Cannes Film Festivali dün akşam düzenlenen törenle 78. kez perdelerini açtı. Festivalin Ana Yarışma ve Belirli Bir Bakış Bölümleri ile son yıllarda eklenen Cannes Premiere, Geceyarısı Gösterimleri ve Özel Gösterimler gibi yan bölümlerine seçilen filmler, bu yıl da dünya sinemasının önemli isimlerini bir araya getirecek.
Ustalar yerlerini aldı
Festivale 2909 film başvurmuş, ancak Ana Yarışma’da her yıl olduğu gibi festivalin müdavimi olarak nitelendirilebilecek Wes Anderson, Richard Linklater, Kelly Reichardt, Mario Martone, Jean-Pierre-Luc Dardenne kardeşler, Sergei Loznitsa, Joachim Trier ve Jafar Panahi gibi tanıdık isimler var. Zaten festival yönetmeni Thierry Fremaux da basın toplantısında festivali “yazarlarının yeni eserlerini merakla bekleyen bir yayınevine” benzetti. Eğer Ken Loach, Ashgar Farhadi, Michael Haneke (ve tabii ki Nuri Bilge Ceylan) bu yıl bir film yapmış olsalardı, onlar da Ana Yarışma’da kendilerine yer bulurlardı.
Festivalin yan bölümlerinde de Kristen Stewart, Spike Lee, Sebastian Lelio, Ethan Coen ve Pierre Richard gibi tanıdık isimlerin filmleri yer alıyor. Bu yıl Belirli Bir Bakış Bölümü’ne sekiz ilk filmin seçilmiş olması bir yenilik olarak kabul edilebilir. Görünen o ki Ana Yarışma’da ünlü isimlerden ve bol yıldızlı Amerikan yapımlarından vazgeçemeyen festival yönetimi Belirli Bir Bakış Bölümü’nde yeni yetenekler arayışında.
Leo’nun elinden Onur Ödülü
Festivalin dün akşamki açılış töreninde Robert de Niro’ya Altın Palmiye Onur Ödülü verildi. Hem de Leonardo DiCaprio’nun elinden. Tom Cruise da ‘Görevimiz Tehlike’ serisinin son filminin dünyadaki ilk gösterimi için Cannes’a geldi. Daha ne olsun? Yıldızlar geçidi bu iki ünlü isim ile sınırlı değil. Farklı bölümlerdeki filmler nedeniyle Jodie Foster, Paul Mescal, Joaquin Phoenix, Emma Stone, Tom Hanks, Benicio del Toro, Scarlett Johansson, Benedict Cumberbatch ve U2’dan Bono da festivale katılacaklar. Bu isimlere festival sırasında yenilerinin ekleneceği kesin.
Fatih Akın’ın son film Cannes’da
Fatih Akın’ın yeni filmi ‘Amrum’ da festivalin Cannes Premiere Bölümü’nde gösterilecek filmler arasında. 1945 yılında, şavaşın son günlerinde Almanya’nın Amrum adasında geçen filmde Diane Kruger de var.
Festivalin programında ağırlıklı olarak Fransız yapımı ya da Fransız ortak yapımı filmler bulunuyor. Bu eğilim her yıl artarak sürüyor. Geçen yıllarda film seçkisi çok eleştiriliyor ve Cannes “Yabancı konukları olan bir Fransız Film Festivali” olarak niteleniyordu. Ben de bu konuda çok yazdım, ancak artık böyle bir eleştiriyi gereksiz görüyorum.
Fransızlar hala sinemayı seviyor
Geçen yıl Fransa’da sinemaya 1,44 milyar Euro yatırım yapılmış. (Yazı ile bir milyar, dört yüz kırk milyon Euro) Bir yılda üretilen film sayısı 309. Uzun metraj filmlerin ortalama bütçesi 5,3 milyon Euro. Atilla Dorsay Fransızların “sinefil bir millet” olduğunu söyler. Gerçekten de Fransızlar sinemayı çok seviyor, bu sanat dalına yatırım yapıyor ve filmleri sinemalarda izlemekten hoşlanıyor. Sinema Fransa’da hayatın önemli bir parçası, olmazsa olmazı. O zaman Fransa’da düzenlenen bir festivalde çok sayıda Fransız yapımı filmin yer almasına şaşmamak gerek.
‘Bir Kadın Bir Erkek’ iki afiş
Afiş seçimi her film festivali için sorun yaratan bir konudur. Genellikle herkesin beğenisini kazanan, özgün ve ilginç bir afiş bulmak çok zordur. Eskiden film bobinleri ve iki kenarı delikli 35 mm film şeritleri çok sık olarak afişlerde kullanılırdı. Dijital çağda artık onlar da yok.
“Bir kadın bir erkek… Terk edilmiş bir kumsal… Fırtınalı bir gökyüzü… Hoş bir müzik… Üç ay önce yazılmış bir senaryo… Üç haftalık bir çekim süreci… 20 saniye süren bir sahne… Ve birkaç saniyeye sığan sonsuzluk… 60 yıl önce, iki kırık kalpli insan tanışırlar, birbirlerinden hoşlanırlar, direnirler ve sonunda Claude Lelouch’un coşkulu kamerasının önünde birbirlerine sarılırlar”
Cannes Film Festivali bu yıl çok hoş bir çözüm bulmuş. Claude Lelouch’un yönettiği 1965 yapımı “Bir Kadın, Bir Erkek” filminden iki görüntüyü bu yılki festivalin resmi afişi olarak belirlemiş. 1966 yılında Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye Ödülü’nü kazanan, bir yıl sonra iki Oscar’a layık görülen ve dünyanın farklı ülkelerindeki festivallerde birçok ödül alan ‘Bir Kadın, Bir Erkek’, bir sinema klasiği olmanın yanı sıra sinema tarihinin en iyi aşk filmlerinden biri olarak kabul ediliyor.
Festivalin basın açıklamasında “Birbirini seven bir kadın ve bir erkeği ayıramazsınız. Bu kadın ile bu erkeği ayıramayacağınız için Cannes tarihinde ilk defa iki festival afişi sunmaya karar verdi” cümlesi yer alıyor. Bu karar aynı zamanda, ikisi de Cannes Film Festivali’nde En İyi Oyuncu Ödülü’nü kazanmış olan ve artık yaşamayan filmin oyuncuları Anouk Aimee ve Jean-louis Trintignant’a bir saygı duruşu niteliğinde.