David Carpenter Londra’daki prestijli King’s College Üniversitesi’nde Orta Çağ tarihi profesörü.
Aralık 2023’te Amerika’da, Boston kentinde Harvard Üniversitesinin hukuk fakültesi kütüphanesinin kataloglarına bakarken bir belge dikkatini çekti. Kütüphanenin tozlu raflarından birinde HLS MS 172 diye kodlanmış bir belgeydi bu.
HLS, Harvard Law School’un kısaltması, MS ise İngilizce “manuscript” yani “el yazması” anlamında. Bu belge 172 numaralı el yazmasıydı.
Tek sayfalık bir parşömendi bu, katalogda Magna Carta, yani ilk olarak 1215 yılında İngiltere Kralı John ile ülkedeki soylular arasında imzalanan, sonra da izleyen krallarca imzalanmaya devam eden meşhur güç paylaşımı anlaşması olduğu söyleniyordu.
Prof. Carpenter bu belgenin çok sayıda örneğini görmüş, yüzyıllar içinde belge pek çok kez çoğaltılmıştı, ilk aklına gelen bu çoğaltmalardan biri olduğuydu katalogdaki belgenin. Yine de görmek istedi.
Önüne gelen belgeyi okumaya başladığında birden şaşırdı. “Hemen, ‘Aman Tanrım’ diye düşündüm, ‘Okuduğum şey orijinal galiba.’”
Hemen cep telefonuyla belgenin fotoğrafını çekti, o sırada Brüksel’de olan İngiltere’deki East Anglia Üniversitesinden tarihçi arkadaşı Nicholas Vincent’e yolladı. Sonra iki tarihçi telefonda yazıştılar. Vincent ona “Neye baktığını çok iyi biliyorsun” dedi. Evet, ona göre de belge orijinaldi.

Belgenin orijinal Magna Carta olduğu kızıl ötesi resimlerle kesinleşti.
İzleyen yıl boyunca pek çok bilimsel deney yapıldı ve bu Magna Carta’nın 1300 tarihli orijinal Magna Carta’lardan biri olduğu artık kesinleşti.
İngiltere Kralının gücünü sınırlayan ve ülkedeki soyluların haklarını belirleyen, o yetmezmiş gibi önce bir Lordlar kamarası, sonra da bugün “Avam Kamarası” diye bilinen iki Meclis’in kurulmasını emreden, hem ilk temel temsili demokrasi hem de insan hakları belgesi olan Magna Carta ilk olarak 1215’te imzalandı. Ama sonra 1225’te bazı maddeler eklenerek 3. Henry tarafından, derken 1297 yılında 1. Edward tarafından ve yine 1. Edward tarafından son kez 1300 yılında imzalanmış.
BBC’nin yazdığına göre böyle kabaca 200 belge var. Ama içlerinden sadece 25’i bugün biliniyor. Bunların çoğu İngiltere’de. İkisi Washington DC’de Ulusal Arşivlerde, biri de Avustralya’da parlamentonun arşivinde. Şimdi bir belge de Harvard’da var.
Belgenin Harvard’a geçmesi de müthiş bir öykü aslında. İki ingiliz tarihçi, belgeyi bulan Prof. Carpenter ve arkadaşı Prof. Vincent, Harvard kütüphanesindeki Magna Carta’nın izini İngiltere’nin Cumbria bölgesinin Appleby kasabasına kadar sürmüş. Burada toprak sahibi bir aile olan Lowther’ların belgeyi 1780 yılında o dönemin İngiltere’sinde önde gelen kölelik karşıtlarından Thomas Clarkson’a verdiğini düşünüyorlar.

1945’te Sotheby’s müzayede evinin kataloğunda Magna Carta
Clarkson ailesindeki belge 100 yıldan uzun sürede bir mirasçıdan diğerine geçerek sonunda 1. Dünya Savaşı’nda İngiliz Hava Kuvvetlerinde savaş uçağı pilotu olarak da görev yapmış Tümgeneral Forster Maynard’a kadar gelmiş. Maynard ailesi 1945 yılında belgeyi satmış, satışı da Sotheby’s müzayede evi gerçekleştirmiş. Londralı ve hukuk kitapları alanında uzmanlaşmış bir kitapçı olan Sweet & Maxwell, Sotheby’s kataloğunda yanlış biçimde 1327 tarihli bir kopya olarak geçen belgeyi 42 pounda satın almış. O sırada 42 pound İngiltere’de ortalama yıllık gelirin beşte biri kadarmış.
Sonra 1946 yılında Harvard Üniversitesinin hukuk fakültesi bu Londralı kitapçıdan başka pek çok şeyle birlikte bu belgeyi de satın almış. Harvard belgeye 27,5 dolar ödemiş. Kabaca bugünün 500 doları yani.
Şimdi bu belgeye fiyat biçmek imkansız. Daha önce Magna Carta’nın bir versiyonu 2007 yılında açık artırmada 21,3 milyon dolara satılmıştı. Bugün fiyatın çok daha yüksek olması gerekir, ama elbette Harvard’ın satma niyeti yok.