Yönetmen Tarık Saleh, Mısır’ı terk etmek zorunda kaldığı 2015 yılından bu yana İsveç’te yaşıyor. ‘Kahire Üçlemesi’ adını verdiği serinin son filmi ‘Cumhuriyetin Kartalları / Eagles of the Republic’ festivalin ana yarışma bölümünde. Üçlemenin ilk filmi 2017 yapımı ‘The Nile Hilton Incident’ Sundance Film Festivali’nde Jüri Büyük Ödülü’nü kazanmış, ikinci film olan ‘Boy From Heaven’ 2022’de Cannes’da En İyi Senaryo Ödülü’ne layık görülmüştü.
İsveç, Fransa, Danimarka ortak yapımı üçüncü filmin ön jeneriğinde yapıma destek veren 27 kuruluşun adını sayabildim. Görülen o ki herkes başarıya ortak olmak için çabalıyor.
Sansürden kurtulma uğruna ödenen bedel: Sisi’yi oynamak!
Başroldeki Fares Fares (bakışı ve gülüşü Rıza Sönmez’e benziyor) Mısır’ın en ünlü oyuncusu. Oynadığı popüler filmler nedeniyle halk tarafından çok seviliyor ve ‘Beyazperdenin Firavunu’ olarak tanınıyor.
Artık orta yaşta olan oyuncumuzun özel hayatı da biraz karışık, eşinden ayrı yaşıyor, bağlı olduğu kilise boşanmayı onaylamadığı için eşinden ayrılamıyor. Herkesin kızı sandığı, oğlu yaşında bir genç kız ile beraber.
‘Cumhuriyetin Kartalları’ bir aşk filminin çekimleriyle başlıyor. Film sona erdiğinde yönetmeni, yapımcıyı ve başrol oyuncusunu sansür kurulunun karşısında görüyoruz. Son sahnede üstü açık bir arabada giden iki sevgili birbirlerinin sigarasını yakıyor ve dudaklar yakınlaşıyor. Kurul üyeleri bu sahnenin yeniden çekilmesini istiyor. Çıkan tartışma sırasında Mısırlıların ‘ahlaksız Türk dizilerini’ izlediğini de öğreniyoruz.
Üst düzey bürokratlardan gelen bir teklif ile oyuncumuz büyük bir ikilemde kalıyor. Başkan Sisi’nin iktidarı ele geçirmesini anlatan ‘Halkın İradesi’ adlı bir film projesinde Sisi’yi canlandırması isteniyor. ‘Beyazperdenin Firavunu’ kendi hayatını yaşayan, oldukça apolitik bir insan, ancak Sisi’den hoşlanmıyor.
Ya oynarsın ya da oğlunun başına kötü şeyler gelir
Propaganda kokan bu teklifi reddedince üniversite çağındaki oğlunun başına kötü şeyler gelebileceği konusunda uyarılıyor: ‘Prensipler AİDS’ten bile daha tehlikelidir.’ Bu film yapılacak, kaçış yok. Çekimler başlıyor. Kısa boylu ve saçı olmayan Sisi ile iriyarı olan oyuncunun hiçbir fiziksel benzerliği yok, ancak bu önemli bir sorun değil. Hükümete yakın ‘Sınırsız Medya Grubu’ adlı yapım şirketinin stüdyolarında çekim başlıyor.
Genelde sessiz duran ancak ürkütücü bakışlara sahip bir devlet görevlisi çekimlerde müfettişlik görevini üstlenmiş durumda. Sisi’nin iyi gösterilmediğini düşündüğü sahneler olunca oyuncuyu tehdit ediyor.
Mısır’ın en ünlü oyuncusunun Sisi’yi canlandırması hükümet yetkililerini çok sevindiriyor. Birlikte yemekler yeniyor, ilişkiler gelişiyor. Oyuncumuz gerçek hayatta da ‘oyunun bir parçası’ oluveriyor. İnternetteki bir paylaşımı nedeniyle tutuklanan komşunun oğlu bir telefonla serbest kalıyor. Birçok filmde birlikte oynadığı bir kadın oyuncu kara listeye alınıp işini kaybedince yine üst düzey bürokrasi devreye giriyor. Artık oyuncumuz istese de istemese de sistemin içinde ve çok mutsuz: ‘Ne hale düştük, bize ait olmayan cümleler kuruyoruz, bize ait olmayan duygular içindeyiz.’
Tarık Saleh artık geri dönmesinin olanaksız olduğu ülkesini acımasızca eleştiriyor. Filmin 80. dakikasında 1981 yılında geçen bir olayı anımsatan sürpriz bir sahne ile senaryo çok farklı bir yere evriliyor.
‘Mephisto’ ile meselesi aynı: İktidar ve sanatçı ilişkisi
Filmi izlerken insanın aklına ‘Mephisto’ geliyor. İktidar-sanatçı ilişkisini en iyi anlatan filmlerden biri, Istvan Szabo’nun Klaus Mann’ın kitabından sinemaya uyarladığı 1981 yapımı Oscar Ödüllü ‘Mephisto’dur. ‘Cumhuriyetin Kartalları’ birçok yönden ‘Mephisto’ ile benzerlikleri olan bir film. Eskiden festivallerde ‘İki Film Birden’ bölümleri olurdu. Aynı konuyu işleyen iki filmi peş peşe gösterirdik. ‘Mephisto’ ve ‘Cumhuriyetin Kartalları’nı birlikte göstermek iktidarın sanat üzerinde kurmaya çalıştığı baskının yıllar geçse de hiç değişmeyeceği gerçeğini ortaya koymaları açısından ilginç olabilir.
İyi bir hikayeye sahip, özenle çekilmiş, yapım kalitesi yüksek bir film olan ‘Cumhuriyetin Kartalları’ büyük bir olasılıkla festivalden bir ödülle döner. Mısır’da hiçbir zaman gösterilemeyeceği de kesin.