Yatakta kilometren kaç?
25 Mayıs 2025

Dün yanıtladığım okur sorularından biri kafama takıldı. Önce soruyu bir hatırlatayım: “31 yaşında, evli bir kadınım. Eşimle 2 yıldır birlikteyiz. Onu çok seviyorum ama içim içimi yiyor… Geçmişte çok kadınla birlikte olmuş. Ben ise onun tam tersi: seçiciydim, eşim ilk ilişkim. Bazen kendimi ‘bu konuda sadece ben mi acemiyim?’diye sorguluyorum. Bu his normal mi? Yoksa biraz toyluk mu?”

Soruya şöyle cevap verdim: “Eşinin geçmişi senin değerini ölçmez. O belki çok kişiyle olmuş ama seninle ilk defa gerçek bir bağ kuruyor olabilir.”

Kafama takılan verdiğim cevap. Çok hakkaniyetli gelmedi sonradan.. Bir ilişkide erkek sevgili olarak tecrübeli mi olmalı, tecrübesiz mi? Niye kadın için de aynı şeyi konuşamıyoruz ve farklı düşünmüyoruz?

Erkek olsun kadın olsun böyle sorunca sanki partner değil de ehliyet sınavına giriyoruz gibi olmuyor mu? Aslında sorulması gereken soru şu değil mi? “Neden çok kişiyle olan erkeğin değeri artıyor da çok kişi ile olan kadının değeri düşüyor?”.

Bu kafamı kuracalayan asıl soru ama bunu tartışmayı başka yazıya bırakacağım..

Ben aslında sorulması gereken ikinci soruyla ilgileneyim: ”Kaç kişiyle birlikte olunca usta olunur? 3 mü, 13 mü, 33 mü?”

Ama kimse şunu demiyor: Yahu seks dediğin zaten hep kadın için de erkek için aynı şeyler değil mi? Biriyle çamaşır yıkayıp diğeriyle yatak çarşafı değiştirmiyorsun. Sağdan bak yaptığın şey aynı soldan bak aynı, teçhizat da aynı.. Peki bu neyin tecrübesi? Acemi şoför gibi kilometre yapınca yatakta hangi direksiyonun hakimiyetini kazanacaksın!

Doğru şu: İki insan bir araya geliyor, biraz temas, biraz hareket, sonra herkes kendi köşesine. Gerisi şehir efsanesi.. Sonuçta aynı bedenler, aynı fiziksel süreçler…Ne olabilir ki, yeni pozisyon mu icat edildi? Ben o Hintlilerin aşk ve cinsellik pozisyonlarını detaylandıran akrobatik Kama Sutra’yı gerçekten uygulayan kaç kişi vardır, merak ediyorum. Pozisyon isimleri kulağa ne kadar afilli gelse de — “Uçan Kartal”, “Ters Lotus”, “Asma Aslan” — iş uygulamaya gelince çoğu kişi kaçıyordur diye düşünüyorum. Büyük ihtimalle çoğu çift hâlâ klasik üç pozisyon arasında dönüp duruyor, o da bir gözü saatte.

Ama tecrübesiyle gurur duyan erkek öyle mi anlatıyor ( bu arada kadın olsa da anlatmaz), ne abart abartı! Vurdukça ses geliyor, abi sanırsınız sevişe sevişe bengal kaplanı oldu! Oysa Aslında özü bir kedi o sanıyor kendini ormanın kralı!

Evet seksin içinde duygu, ritim, güven, şefkat, mahremiyet, fantezi, sınır, hatta utanç bile var! Bu açıdan bakarsak seks, aynı tarifle yapılan ama her seferinde farklı tat veren bir yemek gibi olabiliyor. Bazen aynı malzemeyle lapa pilav yapılıyor bazan lokum gibi risotto.

Evet, erkekler için çok kişiyle birlikte olmak erkek sosyolojisi içinde hâlâ bir çeşit “erkeklik diploması” gibi görülüyor. Sanki ne kadar çok kadınla birlikte olduysan, o kadar kupa kazanmışsın hali bir tür hastalık..Üstelik kadınların çoğu da buna inanın aşkının çok “tecrübeli” olduğunu duyunca kıskançlık krizlerine girebiliyor.

Aslına bakarsanız kadınların aklına böyle bir durumda sadece yatak odası gelmez. Kadınlarda “Acaba beni eski sevgilileriyle kıyaslıyor mu? Benimle yetiniyor mu yoksa eski performanslara mı özeniyor?” gibi düşünceler de devreye girer. Tecrübeden ziyade, “öncelikliyim” duygusunun eksikliği kıskançlığı tetikler. Yani özetle: Kadın tecrübeyi değil, kıyaslanmayı kıskanır. Ve kıyaslanan kadın da özgüvenini kaybeder. (Dediğim gibi “tecrübeli” kadına karşı erkeğin davranışını başka yazıda yazıcam. Gerçi orda da çok yazacak birşey de bulamayabilirim çünkü bizde erkeklere tecrübeleri anlatınca doğrudan davrandıkları silahları oluyor)

Peki tecrübeli olmak iyi bir şey mi? Eğer bu, beden dilini okumayı bilen, rıza almanın önemini kavramış, empatiyle hareket eden biri demekse:Evet, harika! Ama sadece vites değiştirmeyi bilip yol tabelasına bakmayan bir şoför gibiyse… O zaman adı “deneyimli” değil, trafik canavarı olur. Çok sayıda ilişki yaşamak, tecrübe kazandırmaz; aynı hatayı daha çok kişide tekrar etmeyi de sağlayabilir.

Oysa sağlıklı bir cinsellikte asıl mesele: “Kaç kişiyle oldun?” değil, “Kiminle ne öğrendin? Ve bu seni kim yaptı?” Aslına bakarsanız tecrübe, nicelikle değil nitelikle ilgili.Biriyle 100 kez yatmak yerine, bir kişiyle 100 farklı duygu yaşamak çok daha öğretici olabilir. Yani evet, çok vücut tanımak bilgi verir, ama bilgeliği garanti etmez.

Tıpkı çok kitap almanın seni entelektüel yapmadığı gibi.

Sonuç olarak rıza almayı bilen, karşısındakini duyabilen, hangi dokunuşun ne hissettirdiğini fark eden, ne zaman susup ne zaman sorması gerektiğini bilen, orgazmı değil, bağlantıyı merkeze alan kişi demektir. Ve bu bilgiler kitaplardan değil, özenle kurulmuş bağlardan öğrenilir.

Tecrübe, beden sayısından değil, duyarlılıktan gelir.

Seksin mekaniği buz pateni diliyle söylersek zorunlu hareketleri herkes için aynıdır, farklılık estetik hareketlerden gelir. Estetik hareketlerin de çok kilometre yapmakla ilgisi yok arzulamakla ve arzuyu her defasında öğrendiklerinle tekrar tekrar yaşamakla ilgilidir.

Sanmayın ki 3000 kadınla birlikte olduğunu açıklayan Julio Iglesias o işi daha iyi yapıyordu. Daha önce hiçkimseyle birlikte olmayan, aşık bir erkeğin performansının çok daha iyi olacağını tahmin etmek için uzman olmaya bile gerek yok.. Aynı şey kadın için de geçerli..

Anlayacağınız sekste gol kralı aramıyoruz. Aşık, seven, önemseyen, hisseden, kimyasını yatağa yansıtan kral ya da kraliçe olması yeterli. Prens ve prenses de kabülümüz.

ÇOK OKUNANLAR