İki gündür etrafımdan aynı soru geliyor: “Tayyip Erdoğan’ın derdim adaylık değil demesine inanalım mı?”
Ben de karşımdakileri kızdırmak pahasına soruyla cevap veriyorum: “Neden inanmayalım?”
Hadi başlıyor tartışma, eski defterler vs.
Benim anladığım şu: Çoğu kişi Tayyip Erdoğan’ın “Derdim adaylık değil” demesini bir daha aday olmayacağı yönünde bir sinyal kabul etmiş, “İnanalım mı” diye sormaları bundan.
Tabii bu cümleleri benim etrafım gibi anlayan biri daha var: MHP lideri Devlet Bahçeli. O da hemen açıklama yaptı, “Bırakamazsın” diye seslendi Cumhurbaşkanına.
Oysa Cumhurbaşkanı “Bu benim son dönemim, bir daha aday olmayacağım için adaylık diye bir derdim yok” demedi.
Tek dediği, Anayasa değişikliği çabalarının kendisinin Cumhurbaşkanı adaylığıyla ilişkilendirilmesine itiraz etmekti.
Gerçekçi olmak gerekirse, Erdoğan’ın anayasa değişikliği yoluyla yeniden aday olmasının önünün açılması en düşük ihtimal. Böyle bir anayasa değişikliğinin Meclis’ten 400 oyla geçmesi gerekir ki referanduma gitmesin. (Referandumun kendisi seçim gibi olacağından Erdoğan bunu da göze almak istemez.)
Oysa onun yerine Erdoğan eğer aday olmak istiyorsa Meclis’ten beşte üç çoğunlukla erken seçim kanununu geçirmeyi tercih etmesi daha yüksek olasılık. Çünkü beşte üç çoğunlukla ve açık oyla erken seçim geçirmek, üçte iki çoğunlukla ve gizli oyla Anayasa geçirmekten daha daha kolay.
O bakımdan söylediği doğru ve ona inanmalıyız: Adaylık diye bir derdi sahiden yok, çünkü istediği zaman aday olabilir.