Hayatın Denklemle Kurulan Hali: Ramiz Orhan Ermeç
27 Mayıs 2025

Görünür olmakla var olmak arasındaki fark, zamanla daha da belirginleşiyor. Bugünün dünyasında kendini göstermek, anlatmak ve on planda olmak isteyenlerin çoğunlukta olduğu bir ortamda; sade, ağırbaşlı, tevazu içinde yaşayan insanlara rastlamak bir ayrıcalık hâline geldi. Ramiz Orhan Ermeç işte tam da böyle biri. Hayatı boyunca hesaplayarak, dengeyle, iç sesle ve sadelikle yürümüş; gürültü çıkarmadan iz bırakmayı başarmış bir isim.

Bitirene kadar elimden bırakmak istemediğim Hayatın Matematiği adlı kitabı, yalnızca bir hayat hikâyesi değil. Aynı zamanda disiplinle anlam kazanan bir yaşam felsefesinin içtenlikli bir özeti. Ramiz Bey bu kitapta yalnızca meslekî serüvenini, mühendislik ve yöneticilik dönemlerini değil; aile ilişkilerinden insana bakışına, ülkesine duyduğu sorumluluktan hayata dair gözlemlerine kadar pek çok yönünü paylaşmış.

Kitabı bana hediye eden dostum Ercüment Bayegan’a teşekkür borçluyum; son sayfayı kapattığımda, sanki aynı anda birkaç cilt kitap okumuş kadar doygunluk hissettim.

İş dünyasında kurduğu yapı, geleneksel aile şirketlerinin düştüğü çatışma ve kopukluk tuzaklarına karşı örnek oluşturuyor. Kuşaklar arasında sadece bir görev devri değil, esaslı bir değer aktarımı sağlıyor. Bu aktarımda dürüstlük, tevazu, tutumluluk ve sorumluluk gibi temel ilkeler başrolde.

Okudukça fark ettim ki, bu kitap bir matematikçinin rakamlar arasındaki görünmez ilişkiyi keşfetmesi gibi, insanın hayatla, sevdikleriyle ve kendisiyle kurduğu bağı analiz eden derinlikli bir anlatı sunuyor. Her satırda, her detayda hesaplı ama samimi bir tutum hissediliyor.

Otantikliğiyle etkileyen, iddiasız görünse de düşündüren bir metin.

Kitabın bir bölümünde yer alan, gülümsetirken düşündüren bir anekdot çok dikkatimi çekti. Kızını istemeye gelen damat adayının dayısı Ramiz Bey’e soruyor: “Gelin kızımız akşamları çok çıkar mı dışarı?” Ramiz Bey muzipçe yanıtlıyor: “Hiç çıkmaz benim kızım, zaten hiç eve girmiyor ki çıksın!”

Bu cevabın ardında, otoriteyle değil mizahla kurulan bir bağ, baskıyla değil güvenle beslenen bir ebeveynlik felsefesi yatıyor.

Bugün ailelerin hızla parçalandığı, evlatların ebeveynleriyle bağlarının koptuğu, saygı ve sevginin yerini ekran ışıklarının aldığı bir çağdayız.

Parasal hırsın, gösterişin, yapay ilişkilerin kutsandığı bir toplumda; Ramiz Orhan Ermeç gibi insanlar bir taze soluk, bir umut, bir pusula oluyor.

Çünkü onun yolculuğu sadece kendi ailesiyle sınırlı değil. O, aynı zamanda bir rol model. Hem çocuklarına, hem torunlarına, hem de dokunduğu herkese değerli bir miras bırakıyor. Çocukları, onun taşıdığı bu değerleri kendi ailelerine, kendi çocuklarına da aktarıyor.

Onlar da onun gibi hayata dürüstlükle, sorumlulukla ve nezaketle yaklaşıyor. Bu zincir büyüdükçe, hem şirketleri büyüyor hem de insanlıkları.
Hayat, dört işlemden ibaret değil. Ama o dört işlemin de bir ahlâki var. Toplamada vefa, çıkarmada kibir, çarpmada emek, bölmede adalet gerek.
Ramiz Orhan Ermeç, bu dört işlemi sadece bilen değil, yaşayan bir insan. İşte bu yüzden, onun gibi insanlara çok ihtiyacımız var.

Çocuklarıyla kurduğu ilişki, iş hayatındaki yöneticiliğinden daha kıymetli. Ramiz Bey için aile, bir sorumluluk değil; bir bağlılık biçimi. Onun rehberliği, her şeyi kontrol etme isteğinden değil, güven verme arzusundan doğuyor. Bu anlayışın hem bir ebeveyn, hem bir eş, hem de bir yurttaş olarak çizdiği profil, bugünün çok yönlü lider figürleri açısından öğretici.

Hayatındaki denge, yalnızca rakamsal ya da mühendislik düzleminde değil. Ahlaki durusunda, ilişkilerindeki doğallıkta, karar alma biçiminde de kendini gösteriyor. Tevazu onun imzası. Sadelik ise tercihi değil, bir yaşam biçimi.

Bu noktada, matematiğin yalnızca formüllerle değil, hayatla da kurulabileceğini gösteren bazı büyük isimler geliyor akla. Gauss, Germain ve Perelman gibi isimler, yalnızca bilimsel katkılarıyla değil, tevazuları, inatları ve değerlerini ödün vermeden yaşamalarıyla da örnek oldular. Matematik onlar için yalnızca bir uğraş değil, bir yaşam felsefesiydi. Tıpkı Ramiz Orhan Ermeç için olduğu gibi.

Türkiye’de bu çizgide yürüyen öncü matematikçiler arasında Cahit Arf’in düşünsel derinliği, Ali Nesin’in öğrenme tutkusu ve Tosun Terzioğlu’nun akademi-toplum koprusunu kurma arzusu dikkat çeker. Ramiz Orhan Ermeç, bu zincirin yeni bir halkası olarak, yalnızca teknik bilgiyle değil; etik, aile, liderlik ve yaşam yönetimi konularında gösterdiği örnek duruşla da bu listeye gönül rahatlığıyla dâhil edilebilir.

Onun yaşamının ardında ne sansasyonel başarılar ne de manşetlere çıkacak olaylar var. Ama derinlik var. Birikim var. Denge, sabır, tutarlılık ve insanî bir içtenlik var. Bugün belki arka planda kalmış gibi görünse de, onun gibiler yarının sessiz mimarları. Hayatı matematik gibi gören, hesaplı ama duygulu; ölçülü ama samimi. Kendi değerlerini sessizce yaşayan, etrafındakilere örnek olan isimler.

Ne mutlu ki hala böyle insanlar var, hayatı yalın ve anlamlı bir şekilde yasayıyor, görünmekten öte “olmayı” tercih ediyorlar. Daha da önemlisi, kendi birikim ve değerlerini nesilden nesile aktarmak için var güçleriyle çaba gösteriyorlar.

Hayatı anlamlandırmak isteyenlere Ramiz Orhan Ermeç’in kitabından üç temel tavsiye çıkarttım:

– Hayat tarzında dengeyi yakalayın: Tüketim yerine üretimi, gösteriş yerine sadeliği, acelecilik yerine sabri tercih edin. Hayat sade yaşandığında daha derin bir anlam kazanır.

– Eğitim ve girişimcilikte merakı besleyin: Ezber yerine sorgulayan bireyler yetiştirin. Eğitimi yalnızca diploma değil, yaşam boyu gelişim olarak görün. Girişimcilik cesaretle değil, plan ve hesapla birleştiğinde başarı getirir.

– Aile ilişkilerinde sevgi ve saygıyı merkeze alın: Çocuklarınızı baskıyla değil güvenle büyütün. Dinleyen, anlayan ve yol gösteren ebeveynler olun. Aile, sadece kan bağı değil, duygusal bağlarla da güçlenir.

Türkiye’nin böyle hikâyelere, böyle rol modellere ihtiyacı var. Ramiz Orhan Ermeç’in kitabı bu anlamda yalnızca geçmişin bir özeti değil, geleceğe de ışık tutan bir rehber niteliği taşıyor.

ÇOK OKUNANLAR