İlişkim var ama ilişkiye giremiyorum!
31 Mayıs 2025

Selam İrem Hanım, Ben 36 yaşında, bekar bir erkeğim. 6 aydır biriyle çok güzel bir ilişkimiz var. Onu hem zihinsel hem duygusal olarak çok çekici buluyorum. Ama konu fiziksel yakınlığa gelince… Evet, o an geldiğinde… geldim diyemem. Yani gelemiyorum. Hiçbir şey olmuyor. Bazen başlarken moralim yerinde, ama saniyeler içinde moralim de motivasyonum da düşüyor. Sonra “biraz yorgunum”, “stresliyim” gibi klasik bahanelere sığınıyorum ama bu artık tekrar etmeye başladı. Kendimi “bozuk kahve makinesi gibi” hissediyorum: fişe takıyorsun ama çalışmıyor. Benimle ilgili yanlış bir şey mi var?

Değerli Okurum,
İtiraf edeyim: “fişe takıyorsun ama çalışmıyor” benzetmesine kahkahayı bastım! Keşke herkes böyle mizahıyla birlikte derdini anlatabilse. Ama şimdi gelelim o fişe neden elektrik gelmediğine… Senin motor arızalı değil. Büyük ihtimalle sigorta atmış. O da performans anksiyetesi dediklerimizden biri. Yani kafan diyor ki “hazırım”, ama beynin sahneye çıkınca “ya alkışlamazlarsa?” diye panik yapıyor. Sonuç? Perde açılmıyor.

Erkeklik hormonları ve kan dolaşımı da bu işin elektrik kabloları gibidir. Bazen yıllık bakım ister. Bir endokrinoloji uzmanı ya da ürolojiye görünmek, kan tahliliyle testosteronuna ve damar sağlığına baktırmak iyi olur.

Partnerine açık ol. Çünkü tahmin et ne oldu? O da ne yapacağını bilemiyor. Sana çaktırmadan YouTube’a “ilk gece erkek kaçarsa ne yapılır?” yazıyor olabilir.

Bu utanılacak, saklanacak bir konu değil. Tam tersine: Bu konuşulmadığı sürece “bozuk plak” gibi tekrarlar yaşanır. Seks, sadece ereksiyonla ilgili değil. Erkeklik de öyle. Bu kadar baskı, bu kadar “işlev” takıntısı hem zevki kaçırır hem seni kilitler.

Senin görevin “performans sanatçısı” olmak değil, partnerinle birlikte doğal, yargısız bir alan yaratmak. Anlayacağın kahve makinesi tamir edilebilir. Ama önce fişi panikten değil, hazdan takmak gerek.

Sabahları aslanım, geceleri kedicik…

Merhaba İrem Hanım, 42 yaşında, evli bir erkeğim. 8 yıldır evliyiz, eşimle aramız çok iyi. Ama son 1 yıldır tuhaf bir durum var. Sabahları uyanınca sanki hormonlarım Tarkan çalıyor: Kendimi dinç, enerjik ve… hani dürüst olayım, “aslan gibi” hissediyorum. Ama ne zaman akşam olunca, işler tam tersi… Enerji sıfır, istek yok, bazen eşim yanaşıyor ama ben resmen kaçıyorum.Sabah horoz, akşam baykuş gibi hissediyorum. Kafamda bin türlü soru: Acaba gizli bir sorunum mu var? Sabah iyi olan adam, akşam neden pasif? Eşim “başka biri mi var?” bile dedi geçen gün. Ama yeminle yok.

Değerli Okurum,
Sana “geceleri neden yoksun?” diye değil, “sabahları neden bu kadar iyisin?” diye sorsam? Çünkü orası işin ipucu. Sabahları testosteron seviyesi zirvede olur. Erkek vücudu, sabah saat 6-8 arası hormonel olarak “şov zamanı” der. Bu biyolojik gerçek. Akşam ise, hele bir de gün boyu stres, trafikte korna, Zoom toplantısında donan ekran derken… O hormonlar artık kaçıyor.

Yani: sorun yok, doğa var. Ama sorun doğayla sınırlı değilse, şunlara da göz at: Fiziksel ve zihinsel tükenmişlik libidoyu sabaha bırakır. Akşamları hafif bir yürüyüş, bir duş, telefonları kapatma gibi küçük ritüellerle enerji dengesini değiştirebilirsin. Uykusuzluk, hem hormonlarını hem isteklerini sekteye uğratır. Bedenin geceleri kapanışa geçiyorsa, bu da doğaldır ama uykunu iyileştirmek gerekebilir.

Eşin “başka biri mi var?” diyorsa burada bir güven, bir açıklık ihtiyacı var demektir. Sabah saatlerini “flört fırsatına” çevirerek aranızdaki dengeyi yeniden kurabilirsiniz. Seks geceye ayarlı olmak zorunda değil! Aslında şunu söylüyorum. Seks, bir “görev nöbeti” değil. Bazen gece değil, sabah buluşmak gerekir o duyguyla. Hatta belki kahve yerine öpücükle güne başlamak en güzel enerji olabilir. Bu gayet normal. Yeter ki eşinle bu durumu samimiyetinle paylaş.

“Ben mi çok hızlıyım, dünya mı yavaş?”

Merhaba İrem Hanım, 29 yaşında, bekar bir erkeğim. 3 aydır birlikte olduğum harika bir kadın var. Her şey çok güzel gidiyor… ta ki yatağa girene kadar. Ben daha “bismillah” demeden, olay bitiyor. Gerçekten, o kadar kısa sürüyor ki, partnerim bazen “şaka yapıyorsun değil mi?” diyor. Ben de “yok canım, fragmandı asıl film sonra” diye espriyle geçiştiriyorum ama içten içe çok üzülüyorum. İnternetten baktım, erken boşalma diyorlar. Ama bu kadar mı erken olur?Ben ne yapayım?

Değerli Okurum,
Cinsellikte utanmak değil, anlamak ve anlatmak iyileştirir. Seninki çok yaygın bir durum. Erken boşalma, erkeklerin en sık yaşadığı cinsel işlev bozukluklarından biri.

Ama panik yapma: Erken gelenler için kapılar kapalı değil, aksine rehberler yazılmış. Şimdi gelelim “neden”ine: Genetik yatkınlık olabilir ama çoğu zaman bu bir “koş, yakalanmadan!” psikolojisinden gelir. Yani beden değil, zihin hızlıdır. “Ya başaramazsam?” korkusu, süreci kısaltır. Beyin kaçma moduna geçer. Yani bir performans anksiyetesi bu.

Kendini suçlama, sistemini anla. Senin gibi düşünen birçok erkek, “partnerimi tatmin edemiyorum” baskısıyla daha da kilitleniyor. Ama çözüm suçlamakta değil, süreci genişletmekte. Yani odak “boşalmayı geciktirmek” değil, “yakınlığı uzatmak” olmalı. Ön sevişmeyi unutma, ara ver, konuş, dokun… Bunların hepsi zaman kazandırmaz sadece, güveni de artırır. Pelvik kaslarını çalıştırmak (Kegel egzersizleri), nefesle süreci kontrol etmek ve boşalma eşiğini tanımak zamanla fark yaratır. Gerekiyorsa bir cinsel terapi uzmanından da destek alabilirsin.

“Yardım istemek” utanç değil, bilinçtir. Sen hızını bir ahenge dönüştürmeyi öğrendiğinde, hem senin hem partnerinin yolu çok daha keyifli olur.

ÇOK OKUNANLAR