Türkiye İstatistik Kurumu TÜİK dün bu yılın ilk üç ayı için gayrı safi yurtiçi hasıla (GSYH) rakamlarını açıkladı.
Ekonomi, bir önceki çeyreğe, yani 2024’ün son üç ayına göre yüzde 1 büyümüştü ama genel büyüme oranı yüzde 2 olmuştu. Bunun çok düşük bir büyüme olduğunu söylememe bile gerek yok. Ama hepimiz bu rakamı bekliyorduk, çünkü Türkiye enflasyonla mücadele programı gereği yüksek faiz uyguluyor, o faiz ortamında da büyüme hep yavaşlar.
GSYH rakamı iki yöntemle hesaplanıyor. Yöntemlerden birinde paramızı nereye harcadığımıza bakılıyor.
TÜİK’e göre hane halkı tüketimi tam da büyüme rakamı kadar, yüzde 2 artmış. Devlet bir ölçüde kemer sıkmış, onun harcamaları genel büyümeden az, yüzde 1,2 büyümüş. Sabit sermaye yatırımları genel büyüme oranının biraz üzerinde, yüzde 2,1 büyümüş. (Bu büyümede e-ticaret sitesi Hepsiburada’nın Kazak sermaye grubuna satılmasının büyük rolü var; yoksa başka büyük yatırım biz bilmiyoruz.) İthalata yaptığımız harcama ise genel büyüme oranından hayli hızlı artmış, yüzde 3. Buna karşılık ihracatımızın katkısı bir kez daha eksi olmuş harcamalara – 0,01.
Burada sahiden çarpıcı olan şey ithalattaki sıçrama. Bu fakir milletin tam da kemer sıkması gereken zamanda parasını yurt dışına harcaması, uygulanan para politikasıyla bağlantılı. Döviz kurlarının baskılandığı dönemde ithalat artmış.