Suların altında sessizce süzülen balıklar, doğanın en eski sakinlerinden.
Ancak Türkiye’nin zengin su kaynaklarında yaşayan birçok balık türü, gün geçtikçe yok olma tehlikesiyle karşı karşıya.
Bazıları ise artık sularımızda değil.
Bu ülke, coğrafi çeşitliliği sayesinde birçok endemik balık türüne ev sahipliği yapıyor.
Ne yazık ki bu zenginlik, insan eliyle oluşan tehditler yüzünden hızla yok oluyor:
Aşırı ve bilinçsiz avlanma, barajlar ve su yapılarıyla değişen habitatlar, kirlilik ve atık sular, istilacı türlerin baskısı, iklim değişikliği ve kuraklık. vs.
Alburnus akili – Beyşehir İnci Balığı nesli tükenmiş, artık aramızda olmayanlardan.
Beyşehir Gölü’nün bu göz alıcı balığı artık tarihe karıştı. Su rejimindeki değişiklikler, göldeki yaşamı altüst etti. 2013 yılında IUCN tarafından “tükenmiş” ilan edildi.
Pseudophoxinus handlirschi – Kızılcahamam Dere Balığı yok oluşun ucunda.
Ankara çevresindeki akarsularda yaşayan bu küçük tatlı su balığı, kuruyan dereler ve tarım kimyasallarının tehdidi altında.
Sayısı çok azaldığı için, artık sadece çok küçük habitatlarda hayatta kalmaya çalışıyor.
Squalius kosswigi Güneydoğu Anadolu’ya özgü bir tür.
Sınırlı yaşam alanı ve su kaynaklarının azalması nedeniyle kritik tehlike altında.
Chondrostoma beysehirense – Beyşehir Dişli Balığı kaybı kaçınılmaz olabileceklerden.
Yalnızca Beyşehir Gölü’nde yaşayan bu endemik tür, göl çevresindeki değişikliklerle karşı karşıya. Yerel ekosistemler daralırken, bu tür de kaybolmaya yaklaşıyor.
Barbus oligolepis – Küçük Pullu Kaya Balığı, Batı Karadeniz bölgesinin karakteristik türlerinden biri.
Kirlilik ve su rejimi değişiklikleri nedeniyle nesli hızla azalıyor.
Elbette umutsuz değiliz.
Türkiye’de bazı türler için koruma programları yürütülüyor:
-Van İnci Kefali için yapılan koruma projeleriyle türün popülasyonu yeniden artışa geçti.
-Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü, tehlike altındaki türler için bazı alanları koruma altına aldı.
-Yapay üreme ve doğaya salım çalışmaları bazı türlerde umut verici sonuçlar doğurdu.
-Ayrıca RAMSAR sözleşmesi gibi uluslararası anlaşmalar kapsamında önemli sulak alanlar korunuyor.
Balıklar Sessizdir.
Ama kaybolduklarında deniz de göl de susar.
Öte yanda dünyanın bir başka yerinde, bir grup gönüllü “Balinaların Hakları” için mücadele içinde.
Bu çabayı küçümsemezseniz, aktaracağım bana gelmiş bir mektupla bu yazıyı okumaya devam edebilirsiniz.
“Pasifik Adalarının yerli liderleri balinaların hukuken kişi olarak kabul edilmesini sağlayacak dünyanın ilk yasasının kabul edilmesi için bastırıyor.”
Kabul edilmesi hâlinde insanlar balinalar adına mahkemeye başvurabilecekler.
İki hafta sonra, Fransa’da gerçekleştirilecek BM Okyanus Konferansı’nda küresel bir çağrı başlatacaklar.
Yerli liderlerin bu zirveye arkalarında milyonlarca kişinin desteğiyle gitmelerini sağlayalım.
İsminizi destekçilere ekleyin ve balinalar için tarih yazalım.
Bir düşünün: Bir gemi bir balinaya çarpıyor ve onu kanlar içinde ölüme terk ediyor.
Bir avcı, hamile bir balinayı zıpkınlıyor.
Şimdi daha da inanılmaz bir şey düşünün:
Bunları yapanlar mahkemeye veriliyor; çünkü balinaların yasal hakları var.
Bu bir hayâl değil.
Bu sayede insanlar balinaları mahkemede temsil edebilecek ve onlara zarar verenleri adaletin karşısına çıkarabilecekler.
Ve bugün, tüm dünyanın kendilerine destek olmalarını istiyorlar.
Biz de yerli liderlerin bu vizyonu küresel sahneye, gücün merkezine taşımalarına destek olacağız.
Bu yasa, doğa koruma girişimlerini güçlendirecek, yerli halkların bilgeliğini onurlandıracak ve yıkıcı endüstrilerden hesap sorulmasını sağlayacak.
Yasayı destekleyen bir uluslararası anlaşma ve en iyi hukukçulardan oluşan bir ekip var. Yasa, bir “mavi” yatırım fonunu ve bir dizi balina koruma alanını içeren kapsamlı bir okyanus koruma planının bir parçası.
Ama en büyük iş bize düşüyor – okyanusların en görkemli varlıkları için dünya çapında bir ses gerekiyor.
Bu sesi biz çıkaralım.
Beraberce balinaların sadece sömürülecek bir kaynak değil, yaşam hakkı olan canlılar olduğunu söyleyen bir yasayı hayata geçirebiliriz.
İzlanda’daki balina avcılığıyla mücadeleden Kaliforniya Körfezindeki mavi balinaları korumaya kadar, hareketimiz her zaman denizlerin devlerinin yanında oldu. Bugün, yerli liderler ve Moananui Koruma Vakfı ile elele, okyanuslarımız ve gelecek nesiller için kuralların baştan yazılmasına yardım edebiliriz.
Umut ve yılmaz kararlılıkla…
Miguel, Nate, Antonia, Huiting
ve tüm Avaaz ekibi.
***
Meraklıları için: 1/ Kaynaklar ve daha geniş bilgi:
• IUCN Kırmızı Liste
• Doğa Derneği
• Türkiye Su Ürünleri Araştırmaları
2/ Avaaz dünya halklarının görüş ve değerlerinin karar verme süreçlerini biçimlendirmesini sağlamak için çalışan, 70 milyon kişilik küresel bir kampanya ağıdır. (“Vaaz” birçok dilde “ses” veya “şarkı” anlamına gelir.) Dünya üzerindeki her ülkede Avaaz üyesi mevcut: ekibimiz 6 kıtada, 18 ülkede, 22 dilde çalışmaktadır. Avaaz’ın en büyük kampanyalarından bazılarına Facebook veya X ya da Instagram‘dan ulaşabilirsiniz.