Oğlunuz, gurur kaynağınız yaşı geliyor ve askere gidiyor. Üstelik siz de askersiniz, rütbeniz de tümgeneral. Gururla onun yemin törenine katılıyor, yan yana fotoğrafa poz veriyorsunuz, iki üniformalı olarak.
Sonra aradan biraz süre geçiyor, oğlunuzun ölüm haberi geliyor. Askerliğini yaparken “yüksekten düştüğü ve öldüğü” söyleniyor, savcılık bir soruşturma yürütüyor, sonunda “bu bir intihar” diyor, dosya kapatılıyor.
Siz ise 28 yaşındaki oğlunuzun intihar etmediğini düşünüyorsunuz ve başlıyorsunuz kaybettiğiniz oğlunuz için adalet arayışına.
Emekli tümgeneral Ethem Büyükışık’ın adalet arayışı 10Haber’e de defalarca haber oldu. Son yedi yılını bu adalet arayışına, 28 yaşındayken kaybetttiği oğlu Dorukhan Büyükışık’ın nasıl öldüğünü aydınlatmaya adadı baba Ethem Büyükışık. Ve şimdi nihayet kısmi de olsa bir başarı elde etti.
Büyükışık’ın bu mücadelesini en yakından izleyen gazetecilerden biri olan T24’te Tolga Şardan, savcılığın beş kişi için cinayet davası açtığı haberini verdi.
İzmir’de, Mayıs 2018’de cansız bedeni bulunan Dorukhan Büyükışık’ın ölümüyle ilgili hazırlanan iddianamede, Büyükışık’ın intihar etmediği ve dövülerek yaşamına son verildiği ortaya çıkarıldı. Soruşturmayı yürüten İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı, dosyada adı geçen beş şüpheli Hüseyin Kaya, Hulusi Aras, Tayfun Çakmakçı, Bilal Çelik ve Ali Gülbaşı hakkında “kasten öldürmek” suçundan yargılanmasını talep etti.
Narlıdere ilçesinde 2018’de yaşanan ve Dorukhan Büyükışık’ın (28) cansız bedeninin bulunduğu olayın sır perdesi tam yedi yıl sonra kaldırıldı. Büyükışık’ın intihar ettiği iddiası sonrasında Türk Silahlı Kuvvetleri’nden (TSK) emekli Tümgeneral Ethem Büyükışık tarafından başlatılan adalet arayışı, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen süreç iddianame hazırlanmasıyla tamamlandı.
Büyükışık ailesinin elde ettiği veriler ve ortaya çıkardığı kayıtlar sonrasında Adalet Bakanlığı’nca “kanun yararına bozma” işlemi sonrasında İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nca başlatılan adli soruşturmada, Dorukhan Büyükışık’ın intihar etmediği, Tanyer İnşaat adlı firmaya ait inşaat alanında darp edilerek öldürüldüğü belirlendi.
Soruşturmayı yürüten İzmir Cumhuriyet Başsavcı Vekili Tahsin Kotan tarafından hazırlanan iddianame mahkeme tarafından kabul edildi. Başsavcı Vekili Kotan, 21 sayfalık iddianamesinde, olay anında inşaat sahasında yaşananları “hayatın olağan akışına aykırı” olarak tanımladı.
Çelişkili ifadeler: Hayatın olağan akışına aykırı
İddianamede, dosyada yer alan beş şüphelinin değişik tarihlerde alınan ifadelerinde, birbirleriyle ilgili çelişkiler bulunduğu belirtildi. İddianamede, “bir kısım beyanlarda ‘olay anına ilişkin bağırtı şeklinde insan sesi duyduklarını ancak yaptıkları arama ve gözlemlerine rağmen herhangi bir olumsuzluk tespit edemediklerini’ belirtmiş olsalar da, sahanın kendi kontrollerinde ve dış dünyadan izole edilmiş olması, bir kısmının yanında bulunan köpeklerin de aramaya katılmasına rağmen bu nitelikteki bir ses ve gürültünün sebebinin tespit edememiş olmalarının hayatın olağan akışına aykırı olduğu” görüşü dikkati çekti.
Adli Tıp’ın raporunu yalanlayan iki rapor
Savcılık iddianamesinde, Dorukhan Büyükışık’ın ölümüyle ilgili “ölüm anı”na ait görüntü elde edilememesi nedeniyle sanıkların icrai davranışların hangi şüpheli tarafından ne şekilde gerçekleştiğini tespit edilemediği kaydedildi. Buna karşın, Dorukhan Büyükışık’ın babası Ethem Büyükışık tarafından savcılığa teslim edilen Adli Bilimciler Derneği’ne ait görüşte Adli Tıp Kurumu raporunun aksine ölümün yüksekten düşme ile uyumlu olmadığının belirtildiği vurgulandı.
Raporlar örtüştü
İddianamede, Adli Tıp Kurumu Üçüncü İhtisas Kurulu’nun 27 Şubat 2025 tarihli raporunda ölümün yüksekten düşmeyle gerçekleşmesi ihtimaliyle uyumlu olamayacağı kanaatini güçlendirecek değerlendirme ve tespitlere yer verildiği açıklandı. Bu görüşle birlikte Adli Bilimciler Derneği raporundaki görüşlerin örtüştüğü bilgisi verilen iddianamede, cansuız bedeni bulunan Dorukhan Büyükışık’a yönelik şu değerlendirme yapıldı:
“(…) Maktülün ilk bulunma anındaki sırtüstü yatar vaziyette dik olarak ve kafa kısmı dışa ayak kısmı inşaata bakacak şekilde kafası istinat duvarı üzerine gelecek ve kafa bölgesinin üzerinden paralel olarak geçen inşaat demirinin altına girmiş şekilde olan durumunun düşme ile oluşabilecek doğal bir durum olmayacağı, yine maktulün vücudunda açık yara kafa kol ve bacaklarda kemik kırığı olmaması sadece darbeye bağlı sırt sağ bölgesinde aynı hat üzerinde dikey şekilde kosta kırıkları bulunması da bu ölümün yüksekten düşme ile gerçekleşmediğine dair şüpheleri güçlendirdiği, ölümün bu şekilde mahkumun sırt bölgesine sert ve etkili bir aletle vurma ile gerçekleştikten sonra cesedin belirtilen konuma getirilmiş olabileceğine dair bulguları taşıdığı, bu şekilde sebebi net olarak tespit edilemese de öldürme fiilinin olay mahallinde bulunan şüpheliler tarafından gerçekleştirilmiş olduğunu anlaşıldığı. (…)”
Yeterli delil var
Savcılık iddianamenin son bölümünde ise; “delillerin değerlendirilmesi ve takdiri yargılama makamı olan mahkemeye ait olmak üzere, şüphelilerin öldürme eylemi üzerinde ortak hakimiyet kurarak iştirak halinde üzerlerine atılı müsnet kasten öldürme suçunu işledikleri hususunda haklarında dava açılmasına yeterli delil olduğu anlaşılmıştır” tespitine yer verildi.