Bu bayramda en az kaç kişi Ali Yerlikaya’ya hayatını borçlu?
09 Haziran 2025

Yıllar önce, Radikal’in yazı işleri masasındaki arkadaşlarım beni engelledi. Bir uzun bayram tatili öncesiydi ve ben ‘Bu bayram aramızdan 90 kişi ölecek’ diye başlık atmayı öneriyordum.

‘Yapmayalım’ dediler, ısrar ettiler, iyi ki de öyle yapmışlar, bu başlığı atmadık.

Ama benim inadım inat: Her bayram tatili öncesinde bu başlığın versiyonlarının aklımdan geçirdim.

Çünkü insanlar, ben dahil, bayram tatillerinde çoğunlukla kendi araçlarıyla şehir dışına gidiyorlardı ve trafik kazalarında ölüyorlardı.

Benim o yıl söylediğim ’90 kişi ölecek’ lafı kafadan atma bir rakam değildi; oturup çalışmıştık, uzun yıllar ortalamasına bakınca bayram gidiş ve dönüşlerindeki trafik kazalarında Türkiye bu kadar insanı kaybediyordu.

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya ile hayatımda hiç tanışmadım, hatta aynı ortamda bile bulunmadım. Bazı ortak dostlarım var, onun motosiklet kullandığını, artık yapamasa da, motosikletle şehirlerarası yollarda yolculuk yapmaktan hoşlandığını biliyorum.

Yerlikaya, özellikle uzun dini bayram tatillerinde trafik kazalarının artıyor olmasını aynen benim gibi kafaya takmış benim anladığım, Farkını aslında iki bayram önce görmeye başladık ama bu bayram fark gerçekten fark edildi.

Yerlikaya, göreve geldiğinden beri bayram günlerinde düzenli olarak trafik kaza ve ölüm istatistiklerini kendi sosyal medyasından duyurdu. Bu bayram da aynısını yaptı ve gördük ki, bu bayramda ölümlü trafik kazalarında geçmiş bayramlara göre belirgin bir düşüş oldu.

Yerlikaya ben bu yazıyı yazarken arefe gününden itibaren pazar gününe kadar olan rakamları duyurmuştu; 28 kişi kazalarda olay yerinde hayatını kaybetmişti.

28 canın aramızdan erkenden ayrılması büyük bir olay elbette, hiç küçümsememek gerekir ama bir de aramızdan erkenden ayrılma ihtimali olduğu halde başına bu gelmeyen şanslılar var. Onların kendileri farkında değiller ama bence bu çabalarından ötürü Ali Yerlikaya’ya teşekkür borçları var.

Günlerdir Türkiye işi gücü bırakmış trafikteki radar denetimlerini tartışıyor. Normalde böyle tartışmalar hep tek taraflı olur; çoğunlukla insanlar eleştirir. Bu sefer benim dikkatimi çekti, radar denetimlerini ve yollardaki hız sınırlamalarını savunanlar da hatırı sayılır miktarda artık.

Günlerdir elden ele dolaşan bir video var, bir nevi ‘viral’ olmuş durumda; WhatsApp gruplarından Instagram’a kadar her yerde defalarca karşıma çıktı.

Servis aracı olduğunu tahmin ettiğim bir aracın sürücüsü, yolda video çekmiş konuşuyor. Sürat sınırı önce 70’e düşüyor, sürücü hemen yavaşlıyor, 70’e iniyor ama birazdan sınır 50’ye düşüyor, yine yavaşlıyor. 50’ye düşme sebebi bir yaya geçidi ama yaya geçidinden geçmeye imkan yok zaten, belli ki tabela ve yol çizgileri unutulmuş, çünkü yolun ortasındaki demir bariyerler özellikle geçilemesin diye kapatılmış. Tam o olmaması gereken yaya geçidini geçiyor, sürat sınırı yeniden 70’e düşüyor, ardından tekrar 50’ye… Bizim sürücümüz de bu duruma isyan ediyor. Video bu.

Böyle hızlı akan yollarda (videodaki sürücünün geçtiği yol duble yol, orada otomobiller için sınır 110 km, sürücünün kullandığı araç için 90 km) sert dönüşlerde karayolları o dönüş bölgesinde hızı 70’e düşürmek için işaretleme yapmış oluyor. Aslında sürat sınırı getiren tabelayı o sınırlamanın bittiğini söyleyen tabelanın izlemesi gerekir ama dönüşlerle ve yaya geçitleriyle ilgili sınırlamalarda sınırlama sebebi de işaretle belirtildiği için sınırın bittiğini ayrıca söylemeye gerek yok.

Çoğu sürücü bu sınırlama rakamlarının keyfi olarak konduğunu düşünüyor olabilir ama öyle değiller. 70 km hız sınırı, o virajı güvenli dönme sınırı. Daha hızlı dönmeye kalkan araçlar şeritlerinde durmakta zorluk çekebilirler, içindeki sürücü dahil yolcular merkez kaç kuvvetinden ötürü konforsuzluk yaşarlar ve en önemlisi araç savrulup yoldan çıkabilir. ‘Orada 70 yazıyordu ama ben Ferrari’mle 130’la girdim ve döndüm’ diyenler çıkabilir ama her aracın yol tutuşu aynı değil, daha büyük kütleli araçların merkez kaç kuvvetinden daha fazla etkilendiğini unutmamak gerek. Fizik kuralları, inanmayacaksınız belki ama kara yollarında da geçerli. 70 km’lik sınır da bir genel ortalama araç düşünülerek konmuş bir sınır. (Daha sert dönüşlerde sınırın 30 km’ye kadar düştüğüne de tanık olmuşsunuzdur.)

Yaya geçidinde 50 km sınırı ise aslında yüksek bile. Çünkü bu sınır, yola bir yayanın çıkması halinde sizin durabilmeniz ve ona yol verebilmeniz için konmuş. Unutmayın, yaya geçidi işaretli yerde öncelik sizin değil, yayanın. Yola adımını atsa durup ona yol vermelisiniz.

‘Şehirlerarası yolda yaya geçidi mi olurmuş’ diyebilirsiniz ama demeyin: Belli ki orada bir karşıdan karşıya geçme ihtiyacı var, dünya sizden ibaret değil, sadece sizin aceleniz yok.

Subjektif bir şey ama söylemeden edemeyeceğim: Hem işim hem kendi merakım sonucu Türkiye’nin de başka ülkelerin de çok ücra köy yollarında veya ana otoyollarında, şehirlerarası yollarında araç kullanmış biri olarak söylüyorum, Kara Yolları Genel Müdürlüğü’nün en olmadık uç noktalara kadar gidip yol güvenliği için yaptığı işaretlemeler son derece başarılı.

Kars’tan Iğdır’a doğru giderken dikkatimi çekti, yol kenarındaki arazilerin bazı yerlerinde o tarlanın sahibinin yapmayacağı kadar pahalı ve dayanıklı bazı perde sistemleri yapılmıştı örneğin. Aynı yolu geri dönerken kar bastırınca o perdelerin neden yapıldığını anladım. O perde, yandan rüzgarla yola kar yığılmasını engellemek içindi. Yolu yapmakla kalmayıp yol güvenliği için sizin aklınıza bile gelmeyen önlemi alan bir kurum Kara Yolları Genel Müdürlüğü. Hiç küçümsemeyin.

Trafikte, elbette kamu kurumlarına düşen büyük sorumluluklar var ve benim buradaki övgülerime rağmen bu kurumların işlerini her zaman mükemmel bir kusursuzlukta yaptığını söyleyemem. Ama bizlere düşen sorumluluk da var ve ‘A 70’e düştü, a 50’ye düştü, a daha 70’e çıkamadan yeniden 50’ye düştü’ lakırdılarıyla bu sorumluluktan kaçınamayız.

Klişeyi tekrarlamadan edemeyeceğim: Kara yollarındaki işaret ve işaretçilere dikkat ediniz!

Ömrünüzü böyle uzatırsınız.

ÇOK OKUNANLAR