Türkiye tiyatrosunun duayeni Haldun Dormen, sanat yolculuğunu, unutamadığı dostlarını ve gençlere mesajlarını paylaştı. Yıllar önce kendisinin Amerika’da kaldığını ve çok ısrarla “Amerika’da kal” dendiğini paylaşan Dormen “Ben Türkiye’ye dönmek istedim. Evet bugünkü Türkiye olsaydı döner miydim bilmiyorum ama o zaman seve seve döndüm. Oradaki bütün iş imkânlarımı bıraktım döndüm. İyi ki de dönmüşüm. Gençlerin daha umutlu olmaları lazım,” diye konuştu. Dormen, “Türkiye’nin sizce en büyük derdi nedir?” sorusuna “Söylersem hapse tıkarlar!” diye yanıt verdi.
Bugün geriye dönüp baktığında okumak için gittiği Amerika’dan “İyi ki ülkeme geri dönmüşüm” diyor Dormen. Bugünün ustaları Dormen’in çırakları. Sanatçı, sahneye ilk kez Galatasaray Lisesi’nde ortaokul öğrencisi iken Demirbank adlı oyununda “Yirmibeş kuruş” rolüyle çıktı. Tiyatro eğitimini ABD’de Yale Üniversitesi’nde aldı. Yüksek lisans derecesiyle mezun oldu. İki yıl süreyle Amerika Birleşik Devletleri’nde çeşitli tiyatrolarda oyunculuk ve yönetmenlik yaptı. Hollywood’da Pasadena Playhouse’da dört oyunda oynadı. İstanbul’a döndüğünde önce Muhsin Ertuğrul yönetimindeki Küçük Sahne’ye girdi ve Cinayet Var adlı oyundaki dedektif rolüyle ilk kez Türk seyirci karşısına çıktı. O sıralarda Beyoğlu Parmakkapı Sokak’ta genç amatörlerle birlikte 60 kişilik bir cep tiyatrosu kurdu.
“- Durmadan sürekli üreten bir sanatçısınız, son projenizden bahseder misiniz?
O kadar çok teklif geliyor ki hepsini zaten kabul edemem. Ufak tefek işler yapıyorum ders verdiğim okullarda çalışıyorum. Sizinle sohbetimizden sonra okula gideceğim. Öğrencilerim var yetiştirdiğim. Orada iki tane oyun hazırlıyoruz. ‘Üç Kız Kardeşi Beklerken’ olacak biri. Talebelerim çok da güzel oynuyorlar. Benim iki tane müzikal, bir tane de oyunum var şu an.
Sizin kaleminizden çıkmış ve yıllar önce sahnelediğiniz ‘Hisseli Harikalar Kumpanyası’ yeniden sahnede olacak, günümüze güncelleme var mı?
Defalarca teklif ettiler en sonunda kabul ettim. İzmir’de Sahne Tozu adlı tiyatro çatısı altında yeniden sahnede olacak. Metnin ana çatısına hiç dokunmadım, sadece ufak tefek güncellemeler yaptım. Bu ay içinde oraya gideceğim çalışmalar için. Oyunu tamamen oradaki ekiple oluşturuyoruz. Nevra Serezli, sahnede çok güzel iz bırakmış bir oyuncu. O dönemde Nevra çok iyi oynamıştı.
Geçmişte Adile Naşit ile Ayşen Gruda da oynamıştı.
– Uzun bir yol sizin yolunuz, yolda devam edenler, duraklarda inenler, unutamadıklarınız, anılar, eski dostlar desem size, ne dersiniz?
Unutamadığım o kadar çok insan var ki maalesef. Kaybettiklerimiz. En son Oya Başar’ı kaybettik. Bu ölümler beni mahvediyor. Anılar çok fazla, hatırlamak şimdi hemen zor. Mesela belgeselini çekiyorlar Adile Naşit’in. O kadar çok iş yaptık ki. Adile Naşit’i tanımak lazımdı. Çok esprili bir kadındı. Çok iyi vakit geçirdik. Çok eğlendik. Çok güzel şeyler yaptık. İşine karşı çok disiplinliydi. Tiyatro çok ciddi bir iştir derdi. Daha sonra televizyoncu oldu bildiğiniz gibi. Türkiye tanıdı onu sonra. Vallahi binlerce insan. Bazılarını hatırlayamıyorum bile. Resim gösteriyorlar bana yine de hatırlamıyorum.
Hâlâ beni dost olarak arayanlar var. Erol mesela. Erol Evgin ile bizim aramız çok iyidir, İzzet Günay’la da.
– Sizin öğrencilerinizin büyük bir kısmı da 30 yaş üstü. Bu yaştaki insanlara tiyatroyu öğretmek nasıl?
Kendini kurtarmış insanlar. Çalışanlar. 50 yaşında olanlar da var. Emekli olmuş talebelerim de var. İçinde kalmış hepsinin, tiyatro yapmak istiyorlar. Ben çok mutluyum. Ben hepsine ‘Yaparsın şekerim’ diyorum. Çalışırsan, inanırsan yaparsın.
– Sizin gençlere öğüdünüz ne oluyor?
Benim en çok itiraz ettiğim şey, biraz fazla karamsar oldular. Mesela şimdi bütün niyetleri bir Amerika’ya gitseler de ya da bir İngiltere’ye gitseler de orada iş yapsalar. Ama Türkiye’de iş yapmak lazım. Ben mesela Amerika’da kaldım. Ve çok ısrarla da otur orada Amerika’da dediler ama ben Türkiye’ye dönmek istedim. Evet bugünkü Türkiye olsaydı döner miydim bilmiyorum ama o zaman seve seve döndüm. Oradaki bütün iş imkânlarımı bıraktım döndüm. İyi ki de dönmüşüm. Gençlerin daha umutlu olmaları lazım.
– Türkiye’nin sizce en büyük derdi nedir?
Söylersem hapse tıkarlar! Türkiye çok iyiye doğru gidecek. Ondan en ufak bir kuşkum yok. Ben hep iyi niyetli olduğum için, ben Türkiye’nin geleceğini çok parlak görüyorum, bu süreçler muhakkak bitecek. Toplumun dertleri aynı, pahalılık var.”