Yargıtay, kullanılmayan yıllık izin ücretleriyle ilgili içtihadını değiştirdi. 10 yıl olarak uygulanan zaman aşımı süresi artık geriye dönük olarak 5 yıl şeklinde değerlendirilecek.
Kullanılmayan yıllık izin ücretlerinin tahsilinde hangi zaman aşımı süresinin uygulanacağı, uzun süredir çalışanlar ve işverenler arasında tartışma konusuydu. Habertürk’ten Ahmet Kıvanç’ın göre, Yargıtay bu konuda önemli bir içtihat değişikliğine gitti ve belirsizliğe son verdi.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, geçmişte 2012 ile 2017 yılları arasında sona eren iş sözleşmeleri için 10 yıllık zaman aşımını esas alıyordu. Ancak 2020 yılında iş davalarına bakan dairelerin birleştirilmesinin ardından bu görüş yeniden değerlendirildi. Yeni içtihada göre, bu döneme ait kullanılmayan yıllık izin ücretlerinde de artık 5 yıllık zaman aşımı süresi uygulanacak.
Geçmişten bugüne zaman aşımı süresi
Ahmet Kıvanç’ın aktardığı bilgilere göre, 1 Temmuz 2012’den önce yıllık izin ücretleri için 5 yıl olan zaman aşımı, bu tarihte yürürlüğe giren Türk Borçlar Kanunu ile birlikte 10 yıla çıkarılmıştı. Ancak 25 Ekim 2017’de yürürlüğe giren İş Mahkemeleri Kanunu ile birlikte işçi alacaklarında zaman aşımı süresi tüm alacak türlerinde 5 yıl olarak belirlendi.
Kanunda yer alan geçici maddeye göre, 25 Ekim 2017’den önce başlamış olan zaman aşımı süreleri, eski hükümler doğrultusunda (10 yıl) işlemeye devam edecek. Ancak süresi henüz dolmamış alacaklar için, kalan sürenin 5 yılı geçmesi halinde, yeni düzenleme geçerli olacak.
Sözleşme bitince hak başlıyor
İş Kanunu’na göre, işçinin kullanmadığı yıllık izinlerin ücretine hak kazanması, iş sözleşmesinin sona ermesiyle birlikte mümkün hale geliyor. İzin ücreti, işçinin işten ayrıldığı tarihteki brüt maaşı üzerinden hesaplanıyor ve zamanaşımı süresi de bu tarihten itibaren başlıyor.
İşçinin işten çıkış şekli bu konuda belirleyici değil. Yani ister işveren tarafından haklı sebeple çıkarılmış olsun, isterse çalışan kendi isteğiyle işten ayrılmış olsun, kullanılmayan yıllık izin ücretinin ödenmesi gerekiyor.
Yargıtay’ın içtihadında yaptığı bu değişiklik, çalışanların hak arama süresi açısından önemli sonuçlar doğururken, işverenlerin de yükümlülüklerini yeniden gözden geçirmesini gerektiriyor. Ahmet Kıvanç, yazısında çalışanların hak kaybı yaşamamaları için zaman aşımı süresini dikkatle takip etmeleri gerektiğini vurguluyor.