İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu koltuğuna sıkıca sarılmış, onu bırakmamak için iki yıldır Gazze’de tarihin gösterdiği en acımasız savaşı yapıyor, koca bir halkı ölüme mahkum etmiş durumda.
Şimdi onun üzerine bir de İran savaşı ekledi. Amacı koltuğunda kalabilmeye devam etmek.
Şimdilik İsrail’de ufukta bir seçim gözükmüyor ama sonunda İsrailliler karar verecek: Netanyahu ile devam mı edelim, yoksa tarihin bu sayfasına bir çizgi mi çekelim?
İran’da ise İslam Cumhuriyeti ve mollalar rejimi herhalde en zayıf dönemlerini yaşıyor. İran’ın yurt dışındaki varlığı büyük ölçüde gerilemiş durumda, işte dün gece İsrail Husi komutanları öldürmeye çalıştı, eğer başarılı olduysa İran açısından bir güç çarpanı daha ortadan kalkıyor olabilir.
İçeride rejimin provoke ettiği insanlar “intikam” istiyorlar ama o intikam kolay değil. İran’ın önünde askeri seçeneğin silikleşmesiyle birlikte terör eylemlerine başvurmak son çare gibi kalabilir. Bu eylemler de dünyanın her yerinde yapılabilir.
Yine de rejim düşmanlarına karşı sembolik zaferler elde etmekte zorluk yaşayabilir ve bu da içeride zaten var olan büyük huzursuzluğu çok katmanlı hale getirebilir.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın söyleyişiyle “iç cephe”sini kuvvetli tutamayan İran’da rejim hiç beklenmedik biçimde çökebilir bile.