İsrail’in cuma sabaha karşı saatlerinde İran’a karşı başlattığı saldırılar devam ederken taraflardan gelen mesajlar netlik kazanmaya başladı. Savaşın iki tarafı da ABD Başkanı Donald Trump’a mesajlar yolluyor ama Amerikan Başkanı vermesi gereken kritik kararı vermiş değil: Savaşa dahil olup İran’ın nükleer kapasitesini yok etmek için dev bomba GBU-57’yi İran’a atsın mı, yoksa İran’ın bu sefer gerçekten müzakere edeceğine ikna olup müzakere masasına mı otursun?
İsrail’in cuma günü sabaha karşı saatlerinde İran’a yönelik başlattığı saldırılar devam ediyor. İsrail dün İran devlet televizyonunu bir canlı yayın devam ederken vurdu. Burada amaç, İran halkına “Rejiminiz çatırdıyor” mesajı vermekti.
Benzer şekilde İran da İsrail’i vuruyor ve İran füzeleri İsrail’de daha önce görülmemiş derecede yıkım yaratıyor. Dün son olarak ülkenin önde gelen bilim merkezlerinden biri olan Weizmann Enstitüsü vuruldu.

Tahran’da benzin kuyrukları var. Tahranlılar şehir dışına çıkıyor.
Dev silahlarla verilen bütün bu mesajlar bir yana, aslında İsrail açısından bu savaşın başlıca amacı olan İran’ın nükleer kapasitesi ilk günkü gibi yerinde duruyor. İsrail bunları vuramıyor, çünkü uranyum zenginleştirme tesisleri ve zenginleştirilmiş uranyum stokları İsrail silahlarının erişemeyeceği yer altı tesislerinde duruyor.
Nükleer programı bu anlamda fiziki zarar almamış olasa bile İran, İsrail’in saldırılarından çok ciddi etkileniyor. Bir yandan ordusunun komuta kademesini, istihbarat örgütünü ve en önemli fizikçilerini kaybeden İran’da molla rejimi 1980’lerin başındaki Irak savaşından bu yana en zayıf dönemini yaşamaya başladı.
O yüzden, Amerika’nın önde gelen gazetelerinden The Wall Street Journal’a göre İran rejimi savaşın başından beri Amerika’ya ve Amerikan Başkanı Donald Trump’a karşı çok dikkatli bir dil kullanıyor ve Amerika ile yeniden nükleer müzakerelere başlamak istiyor.
Müzakerelerde Amerikan tarafı, İran’ın uranyum zenginleştirme programından tamamen vazgeçmesini istiyor. İran’ın bunu kabul edeceğine dair henüz ortada bir ima bile yok ama İran tarafı, Dışişleri Bakanı Abbas Arakçı aracılığıyla “İsrail saldırıları durursa masaya oturacaklarını” birkaç kez açık açık söyledi.
Wall Street Journal bu girişimleri İran açısından “acil çıkış kapısı” olarak yorumluyor.

Trump dün G-7 toplantısına katılımını kısa kesip Beyaz Saray’a geri döndü.
Fakat ABD Başkanı Donald Trump’ın İran’a bu “acil çıkış”ı açıp açmayacağı belirsiz. Trump, bir yandan İran ile İsrail’in aralarında anlaşmaları ve çatışmaların durması gerektiğini söylerken bir yandan da İran’ın kendilerine bazı aracılarla yaklaşmaya çalıştığını da anlattı. Öte yandan İsrail’in Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, “Trump bize durmamızı söylemiyor” dedi. Aslında Trump da saldırıların başladığı ilk gün İsrail’in İran’ı vurmasının İran’ı masaya çekmek için iyi bir şey olduğunu düşündüğünü ima etmişti.
The New York Times gazetesine göre Trump, hem bu konulardaki baş müzakerecisi Steve Wittkoff’a hem de Başkan Yardımcısı JD Vance’e İranlılarla görüşmeleri için talimat vermiş olabilir. Yani gazeteye göre Başkan Trump, yeterince vurulan ve yara alan İran’ın masaya oturmak için “kıvama geldiğini” düşünüyor olabilir.
Ancak yine The New York Times gazetesine göre Amerikan istihbaratı, İran’ın zenginleştirilmiş uranyumlarının ana deposu olan ve en büyük zenginleştirme tesisinin bulunduğu Fordo adlı tesisin yok edilme fırsatının ele geçtiğini düşünüyor. Bu tesis yerin altında ve İsrail bombalarının burayı yok etmesi imkansız.
Gazeteye göre burayı yok edebilecek yegane silah, Amerika’nın elindeki GBU-57 adı verilen, 15 ton ağırlığındaki bir bomba. Bomba bu kadar büyük ve ağır olduğu için ancak Amerikan B-2 bombardıman uçakları tarafından taşınabiliyor. Zaten Fordo’ya kadar ulaşabilecek yegane bombardıman uçağı da Amerikan B-2’leri.
İsrail’in elinde bu bomba olmadığı gibi onu savaş sahasında bu denli ileriye taşıyacak bir bombardıman uçağı da yok.
Dolayısıyla Fordo eğer vurulacaksa bunu sadece Amerika yapabilir ve bu da Başkan Trump açısından çok kritik bir karar. Eğer Amerika Fordo’yu GBU-57’lerle vuracak olursa savaşa doğrudan karışmış olacak.

GBU-57 devasa bir bomba
İsrail kolayca tahmin edilebileceği gibi Amerika’yı bu saldırıyı yapması ve bu silahları kullanması konusunda cesaretlendiriyor. Buna karşılık Amerikan yönetimi de ikiye bölünmüş durumda. Bazıları bu silahın kullanılmasını öneriyor, bazıları ise Irak ve Afganistan’ı hatırlatıp Amerika’nın doğrudan müdahale etmemesi gerektiğini söylüyor.
Başkan Trump da karışık sinyaller veriyor. Dün Kanada’da G-7 toplantısından erkenden ayrıldı, önce “İran’da nükleer silah görmek istemiyorum ve bunun gerçekleşmesi için gerekli adımları atıyoruz” dedi, sonra önemli kararlar vermek için Beyaz Saray’a döneceğini açıkladı. En son olarak da “İran, onlara imzalamalarını söylediğim anlaşmayı imzalamalıydı. Çok yazık, büyük bir insanlık kaybı. İran nükleer silah sahibi olamaz. Bunu defalarca söyledim. Tahran’daki herkes derhal tahliye edilmeli” dedi.
Tabii Tahran’ın tamamen tahliyesi savaşın tırmanacağına, hatta belki ABD’nin de savaşa gireceğine dair bir işaret gibi de yorumlanabilir.
Bu arada İsrail de meseleyi tırmandırmak istiyor. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, İran’ın dini lideri Ali Hameney’in öldürülmesinden söz etti, “Planlarımızı kamuoyu önünde detaylandırmayacağım ama ne gerekiyorsa yapacağız” ifadelerini kullandı.

GBU-57 sadece Amerikan B-2 ağır bombardıman uçaklarından atılabiliyor.
Daha önce İsrail’in bu suikast planının Başkan Trump tarafından engellendiği haberleri çıkmıştı ama Netanyahu bunu “Yanlış haber” olarak yorumlamıştı.
Netanyahu, 13 Haziran’dan bu yana 10 nükleer bilim insanını saldırılarda öldürdüklerini, hedef alacakları birkaç nükleer bilim insanının daha olduğunu aktardı.
“Nükleer hedefleri sistematik olarak yok etmeye devam ediyoruz” diyen Netanyahu, Natanz Nükleer Tesisi’ne şiddetli saldırı gerçekleştirdiklerini belirtti.