Burnumuzun dibinde bir savaş devam ediyor. İsrail her gün İran’a uçaklarıyla saldırıyor, 1500 kilometreden çok yol gidip başkent Tahran’dan ülkenin diğer kentlerine kadar pek çok yerde kendince “askeri” dediği hedefleri vuruyor.
Elbette İran’ın da eli armut toplamıyor. Gerçek anlamda bir hava Kuvvetleri olmayan, olsa bile o uçaklarını İsrail’e kadar uçurma şansı bulunmayan İran mecburen İsrail’e uzaktan fırlatabileceği füzelerle saldırıyor. (İlk gün dronlarla da saldırdı ama dronlar yarı yolu bile geçemedi, yolda çeşitli ülkelerin uçakları tarafından imha edildiler, İran da bir daha dron yollamadı.)
Dünyada böyle şeylerin hesabını tutan çeşitli kurumlar var. İran’ın İsrail’e yönelik saldırılarının hesabı da tutuluyor. İran her gün kaç füze gönderdi, bunlardan kaçı İsrail hava savunma sistemini aşıp yere düştü ve ne ölçüde zarar verdi hesabı gün be gün tutuluyor.
Bunlara baktığınızda İran’ın ilk gün olan 13 Haziran günü fırlattığı 200 füzeden sonra hızının giderek yavaşladığını ve bir hafta boyunca toplamda israil’e 400 civarında füze fırlattığını görüyorsunuz. Sayı giderek azalıyor.
Bir kıyaslama için söyleyeyim, İran Ekim 2024’te İsrail’e füzeleriyle saldırdığında bir kerede bu kadar füzeyi ve 1000’e yakın da dronu göndermişti İsrail’e.
Fakat yine de, İran daha az sayıda füzeyle saldırmasına rağmen İsrail’de bugün daha belirgin hasar yaratıyor ve daha çok insanın ölmesiyle yaralanmasına neden oluyor. Bunun nedeni İran’ın hedef seçme stratejisini değiştirmesi. Ekim 2024’te İran İsrail’in yerleşim yerlerinden uzaktaki bazı askeri tesislerini hedef almıştı, bu kez yerleşim yerlerine daha yakın, hatta doğrudan yerleşim yerlerini hedef alıyor İran.

İran’ın savaşın başından bu yana İsrail’e attığı füze sayıları
Peki neden daha az füze fırlatıyor?
Bunun iki sebebi var.
Birinci sebep, zaten İran’ın elindeki füze sayısının sınırlı olması ve tahminlere İran’ın ayda en fazla 50 füze üretebilmesi. Yani 200 füzeyi bir gecede yolladığınızda ülkenizin 4 aylık üretimini harcamış oluyorsunuz. Kaldı ki Ekim 2024’te İsrail gelip İran’ın iki tane füze üretme tesisini de vurdu. Bu da üretim kapasitesini daha da düşürmüş olmalı.
İkinci sebep ise İran hava savunmasının artık olmaması ve fırlatılan her füzenin potansiyel olarak o füzeyi fırlatan rampanın imhasına yol açması. Nitekim İsrail ordusu bir haftada 120’den fazla İran füze rampasını imha ettiğini iddia ediyor. Sayı elbette doğrulanmaya muhtaç ama İran’ın füze fırlatma kapasitesinin çok sınırlandığı rakamlara da yansıyor zaten.
Bir de şuna bakmak lazım: Ekim 2024’te İran’ın saldırıları İsrail’i daha az yaralamıştı, şimdi daha çok füze İsrail toprağına düşüyor, neden?
Bunun da iki sebebi var.
Birinci sebep, İsrail’in hava savunma sisteminin “efsane”liği çok kısa menzilli Hamas füzelerini engellemesinden geliyor. Oysa orta ve uzun menzilli savunma tamamen başka bir spor. Aslında çok kısa menzile karşı etkili sistem kurmak daha zor ve İsrail bunu başarmış ama işte bundan daha kolayı olan orta ve uzun menzile bugüne kadar yeterli yatırımı yapmamış, bunu görüyoruz.
İkinci sebep ise Ekim 2024’teki saldırılarda İsrail’e Ürdün’den Suudi Arabistan’a, ABD’den İngiltere’ye kadar pek çok ülke yardım ediyordu. Bu kez sanırım sadece ABD İran’ı savunmaya yardım ediyor, o da Akdeniz’deki Aegis tipi savaş gemileriyle.
Bu gönderiyi Instagram’da gör
Çok çarpıcı bir video var, buraya da koyuyorum. Videoyu Dubai semalarında uçan bir yolcu uçağının pilotları çekmiş, İran’dan fırlatılan füzeleri gösteriyor. Kimi roketlerin birinci aşamadan ikinci aşamaya geçtiği görülüyor videoda.
Amerika’nın Hürmüz Boğazı veya İran Körfezinde bir Aegis sınıfı gemizi olsaydı bu füzelerin çoğunu havada ve daha yollarının başındayken imha ederdi. BAE, Suudi Arabistan gibi ülkeler İsrail’i bu kez savunuyor olsalardı, onların Patriot sistemleri de gidip bu füzeleri vururdu.
İran’ın bazı füzeleri evet çok hızlı ama bu ülkenin süpersonik füzeleri biliniyorken hipersonik, yani ses hızının 10 katından daha fazla uçan füzeleri olup olmadığı konusu tartışmalı. Şu ana kadar bu iddia hep ortada oldu ama tam olarak doğrulanmadı. İşte o hipersonik füzeleri engellemek sahiden zor olurdu. Ama imkansız olmazdı, çünkü çok uzun bir mesafeyi gitmek zorunda o füzeler ve işte görüyorsunuz fırlatıldıkları anda görülüyorlar zaten.
Söylemesi ayıptır ben İsrail’in İran’a saldırılarını hep bu bilgiler ışığında izliyorum, bana o bu bilgileri ve alternatiflerini veren onlarca siteyi birden takip ediyor, kendimce güvenilir bulduklarıma daha fazla bakıyorum.
Ama bir de her sabah bu yazıyı yazmaya oturmazdan önce sürdürdüğüm bir rutinim var: Türk medyasını da tarıyorum.
Şöyle bir başlıklara baktığımda bile, ki bütün bu başlıklara art arda bakınca etkileyicilikleri artıyor, neredeyse kaçınılmaz biçimde savaşı aslında İran’ın kazandığı, her gece İran’ın İsrail’e onlarca füze yollayıp inanılmaz bir yıkıma sebep olduğuna inanası geliyor insanın.
Oysa anlatmaya çalışıyorum, durum böyle değil. Bu savaş birkaç hafta daha sürecek olursa koca İran devleti Hizbullah örgütünün durumuna düşecek, hem elindeki füzeleri hem de bunları fırlatma kapasitesini tamamen kaybedecek, gökten düşen bombalarla Kalaşnikoflarla savaşmaya başlayacak.
Hizbullah, Lübnan’da savaş kapasitesini kaybetti diye ülke tarihinde uzun zamandan beri ilk kez siyaset cephesinde de bu örgütün eli zayıfladı, Lübnan’da Hizbullah’a rağmen bir kişi başbakan olabildi.
İran’da devlet savaşma kapasitesini tamamen kaybettiğinde, koca İran ordusu “Büyük Şeytan” dediği Amerika’ya ve “Küçük şeytan” dediği İsrail’e karşı tamamen açık saha haline geldiğinde (bu duruma gelinmesine çok az zaman kaldı) İran’daki bin yıllık devlet geleneğinin tepesinde oturan mollaların Hizbullah’tan ne farkı kalacak? Askeri gücün kağıttan kaplan olduğu görülünce siyasi güçleri hangi seviyeye inecek?
Okuyuculara masallar ve gurur okşayıcı yalanlar satmak yerine sahadaki gerçek durumu görmek ve göstermek daha iyi olmaz mı?