Fatih Altaylı konuştu ama savcıya göre Cumhurbaşkanına fiili saldırıda bulundu!
22 Haziran 2025

Gazeteci Fatih Altaylı, YouTube kanalındaki konuşması gerekçe gösterilerek, “Cumhurbaşkanına fiili saldırı” ve “Tehdit ve hakaret” iddialarıyla dün akşam saatlerinde evinden göz altına alındı. Altaylı gece poliste ifadesini verdi, bugün de büyük olasılıkla savcının karşısına çıkacak.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Fatih Altaylı’nın gözaltına alınmasıyla ilgili yaptığı açıklamasında Türk Ceza Kanunu’nun 310. maddesinin 2. fıkrasına atıfta bulundu. Bu madde Cumhurbaşkanına doğrudan suikastleri cezaya bağlıyor, ikinci fıkrada ise “Diğer fiili saldırılar” yine suikast suçu kapsamına alınıyor. Ancak burada söylenen “fiili saldırı” ile YouTube’da yapılan bir konuşmada kullanılan kimi cümle ve kelimeler nasıl aynı şey oluyor, belirsiz.

Altaylı, kendi YouTube kanalında dün yayınlanan günlük yorumunda tarihten bazı örnekler vermiş, Osmanlı sultanlarının bazılarının bile boğularak öldürüldüğünü anlatmıştı. Altaylı’nın bu sözleri dün sabah saatlerinden itibaren sosyal medyada çok konuşulmuş, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın danışmanlarından biri olan ve son günlerde ismi çok sık duyulmaya başlanan Oktay Saral da Altaylı’ya “Suyun ısınmaya başladı” demişti. Bu sözlerden birkaç saat sonra Altaylı’nın evine polislerin gelip onu gözaltına alması dikkat çekici bulundu.

Altaylı’nın gözaltına alınmasının ardından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yaptığı açıklamada TCK 310/2 maddesine de atıf yapılması ve burada atılı suçun tutuklamaya yol açan suçlardan olması iyice kafa karıştırıcı bulundu. Çünkü söz konusu TCK 310. madde aynen şöyle:

“Madde 310 – (1) Cumhurbaşkanına suikastte bulunan kişi, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılır. Bu fiile teşebbüs edilmesi halinde de suç tamamlanmış gibi cezaya hükmolunur.

(2) Cumhurbaşkanına karşı diğer fiili saldırılarda bulunan kimse hakkında, ilgili suça ilişkin ceza yarı oranında arttırılarak hükmolunur. Ancak buy süratle verilecek ceza beş yıldan az olamaz.”

Maddede kastedilen “diğer fiili saldırılar” öldürücü olmayan silahlar ve yöntemlerle yapılan ama yine de fiili olan saldırılar. Oysa Fatih Altaylı sadece konuşma yaptı.

Fatih Altaylı akşamı poliste geçirdi ve bu arada sorgulandı da.  Altaylı emniyet sorgusunda, söz konusu yayın ve cümlelerin kendisine ait olduğunu ancak Cumhurbaşkanı’nı tehdit ve hakaret maksadı olmadığını ifade etti. Programlarında tarihi bilgiler ışığında yayın yaptığını söyleyen Altaylı, “Açıkçası bu tarihi bilgilerden mevcut Cumhurbaşkanına bir tehdit algısı çıkabileceği aklımdan dahi geçmezdi” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı şahsen tanıdığını da söyleyen Altaylı, “Olayın bu şekle büründürüldüğünden ve sadece tarihi bilgi vermeye yönelik sözlerimin bilinçli bir çarpıtma ile sanki Cumhurbaşkanını tehdit ediyormuşum gibi algılatılmasından ben sorumlu değilim” ifadelerini kullandı.

Altaylı ifadesinde, Başsavcılığın “Cumhurbaşkanı’na suikast ve fiili saldırı” maddesine işaret etmesine de dikkati çekerek, “Savcılık sevk yazısında TCK 310/2 uygulanabilmesi için fiili bir hakaret olması gerekir, bu durumda bile herhangi bir tehdit ve hakaret kastım olmamasına rağmen savcılığın bu talebi hukuksuzdur ve yasaya uygun değildir” dedi.

Altaylı, Bağlı Kamu Güvenliği Büro Amirliği’nde verdiği ifadesinde şunları söyledi:

“Söz konusu yayın ve cümleler bana aittir, ancak Cumhurbaşkanını ne tehdit nede hakaret maksadım vardır. Bir araştırma şirketinin yapmış olduğu ankette vatandaşlara Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kaydı Hayat şartı ile Cumhurbaşkanlığı yapmasına onay verip vermedikleri sorulmuş, vatandaşların yüzde yetmişi de böyle bir Anayasa değişikliğine onay verip vermeyeceklerini söylemişti. Bende bu konu ile ilgili yorumumda Türk halkının tanzimattan bu yana oy kullanarak devlet yönetiminde etkin olmayı sevdiğini ve benimsediğini ve herhangi bir kişiye kendi isteği ve denetimi dışında devlette üst düzey görev yapma iznini peşinen vermekten hoşlanmadığını söyledim.

Ve Türk halkının kendini yönetenlere karşı her zaman eleştirisel bir tutum takınabildiğini Padişahlık döneminde bile Cuma selamlıklarında Padişahları eleştirdiğini tarihe meraklı bir Erhan Afyoncu gibi yakın tarihimiz üzerine uzman bilim insanları ile de defalarca televizyonlarda entelektüel kimliğimle ifade ettim. Bu gibi örnekleri daha önce gerek Murat Bardakçı gerek Erhan konuşmuşluğumuz vardır. Açıkçası bu tarihi bilgilerden mevcut Cumhurbaşkanına bir tehdit algısı çıkabileceği aklımdan dahi geçmezdi.

Olayın bu şekle büründürüldüğünden ve sadece tarihi bilgi vermeye yönelik sözlerimin bilinçli bir çarpıtma ile sanki Cumhurbaşkanını tehdit ediyormuşum gibi algılatılmasından ben sorumlu değilim. 45 yıllık meslek hayatımda son 30 yılda sayısız televizyon programı ve sayısız köye yazısı kaleme aldım.

Bunların herhangi birisinde bırakın Cumhurbaşkanını herhangi bir vatandaşı dahi tehdit etmişliğim yoktur.

Bu suçlama ile hakkımda dava dahi açılmadı. Burada da tehdit maksadım olmadığı gibi şahsen tanıdığım Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik herhangi bir tehdit veya hakaret aklımın ucundan dahi geçmez eleştiri hakkımı her zaman kullanmışımdır ancak tehdit benim asla yaptığım bir şey değildir.

Söz konusu suçlama ile ilgili olarak da görmüş olduğum savcılık sevk yazısında TCK 310/2 uygulanabilmesi için fiili bir hakaret olması gerekir, bu durumda bile herhangi bir tehdit ve hakaret kastım olmamasına rağmen savcılığın bu talebi hukuksuzdur ve yasaya uygun değildir.

Şunu da göze almak gerekir ki suç olduğu iddia edilen konuşmam da ilk cümlem Türk halkı sandığı sever olmuştur, bu bile demokrasiye olan inancımızın ve komuşmamuzdaki niyeti göstermektedir. Bu yüzden de hakkımda koğuşturmaya yer olmadığına karar verilmesini talep ederim.”

ÇOK OKUNANLAR