‘Videoda konuşan o kişi yüzünden ben şimdi İran’a her an bir operasyon bekliyorum’ başlıklı yazım bu sitede 31 mart 2025 günü yayınlandı.
ilk önce o yazıdan küçük bir bölümü alıntılayım da ondan sonra asıl diyeceğimi söylerim:
***
‘’ABD’den bir arkadaşım bir video yolladı.
Israil’de gerçekleştiği anlaşılan bu mülakatta konuşan kişi bana yıllar önce Pentagon’da bugün kuzey Suriye’de oluşmaya başlayan haritayı gösteren Dr. Harold Rhode.
O gelişmenin 1994 yılında olduğunu bilirseniz o haritanın nasıl ABD devleti içindeki bazı gruplarca bugüne kadar ısrarla savulduğunu ve gündemde tutulduğunu anlayabilirsiniz.
Haritayı gördüğüm dönemde Clinton ABD başkanıydı. Harold ile gazeteci kaynak ilişkisi içinde konuşur ve arada yemeğe de çıkardık.
Dediğim haritanın bana nasıl gösterildiğini daha önce defalarca anlattığımdan ve ‘Donald Trump ve Zamanın Sonu’ adlı kitabımda bunu yeniden açtığımdan konuyu burada yine anlatmamalıyım.
o günlerden sonra Harold ile bağlantımız tamamen kopmuştu. Trump’ın ilk başkanlığı döneminde Washington’dayken onun evanjelist-neocon bir düşünce kuruluşunda bulunduğunu duymuştum. bir email çekip ‘buluşalım’ mesajıma geri dönüş yapmadı.
Şimdi ortaya çıkan bu videoyla görüyorum ki Harold bu defa da İran üzerine çalışmaya başlamış. İsrail’de arada bir Türkiye İsrail açısında İran’dan daha tehlikelidir gibi konuşmalar yapıyor
İsrail’de yapılan bu mülakatta yakında İran’daki rejimin devrileceğini, bunun üstünde çalışıldığını anlatıyor ve Suriye’deki rejimin devrilmesi gibi bunun da hızlı olabileceğini anlatıyor.
anladığım kadarıyla İran halkını rejime karşı tahrik etmek için bazı görüntüler de kullanılan propaganda çalışmalarına çoktan başlamış durumdalar. Harold Rhode aynı mülakatta İran’ın elinde nükleer silah da olduğunu söyledi.’’
***
Mart ayında İran’ın mutlak vurulacağını anlattığım yazımdan alacağım bölüm bu kadar.
ama asıl söylemek istediğim şu:
dünyayı yönetmek iddiası olan devletlerde hiçbir adım hiçbir karar tesadüfi değildir. özelikle bu devletlerin dış dünyaya ilişkin adımlarının hemen hepsinin arkasında bir yapı vardır.
bir çoğunuzun ’derin devlet’ diye sıkça adlandırdığınız bu yapının aslında tam da net ne olduğu hiç bir zaman belli değildir.
ABD ortamında bu hiç net değildir. Çünkü ABD’de devlet ile derin olduğu söylenen yapı iç içe geçmiştir. birinin nerde başlayıp bittiği diğerinin nerede başladığı net değildir.
biraz provokatif olmak isteseydim ‘ABD’de derin devlet yoktur çünkü devlet yapısı tamamen o yapı taratından devralınmıştır’ diyebilirdim ve bu doğru da olurdu.
***
ABD’deki derin yapı içinde neocon fraksiyon ile yükselişte olan evanjelist fraksiyon arasındaki güç savaşı en azından 30 yıldır sürmekteydi.Neocon fraksiyon uzun süre üstünlüğünü sürdürdü. Fakat yıllardır sessiz ve derinden örgütlenen evanjelist fraksiyon özelikle Trump’ın birici başkanlığı döneminde iyice güçlendiler.
bu gibi değişimler kolay olamadığından güç transferi hızlı olmadı ve çözüm neocon ile evanjelist fraksiyon arasında bir koalisyon oluşturulmasında bulundu.
yukarda bahsetmiş olduğum Harold Rhode bu komisyonun hayattaki sembolü gibidir çünkü o Pentagon’daki görevine bir neocon olarak başladığı halde yıllar içinde evanjelist düşünceyi de eski düşünceleriyle birleştirdi.
***
bu tür süreçlerin Washington’da nasıl işlediğini biraz daha anlamanız için bir dipnot vereyim.
örneğin ABD başkanı ‘İran vurulsun mu’ sorusuna hızla cevap istediğini söylemiş olsun.
anında devleti hiyerarşisi harekete geçer. Bu hiyerarşinin en alt düzeyinde yer alan düşünce üretim kurululuşları görüşlerini konularını ilgilendiren bakanlığa aktarırlar. bu bakanlık kendisine gelen her götüşü toparlayıp bilgi akışının daha üst düzeyindeki Pentagon’a, CIA’ye aktarır.
Sonunda ‘Principals’ toplantısında savunma bakanı, genelkurmay başkanı ve CIA başkanı gelen bilgileri gözden geçirip bir kapsamlı dosyayı beklenen cevap ile birlikte başkana ilettmek için hazırlarlar.
tabii bu sürecin en altında başlayarak her düzeyde kendisi de bir düşünce üretim kuruluşunda şu anda çalılsan Harold gibi insanlar devreye girerek dosyanın oluşum yönünü belirler.
sizin adını hiç duymadığınız ve de duymayacağınız orta ve üstü yaşındaki bu insanlar aslında o meşhur derin devlettir.
çok yakın zaman öncesine kadar onların çoğunluğu neoconlardan oluşuyordu. ama şimdi çoğunluk toplumun diğer kesimlerinde de olduğu gibi evanjelistlerin eline geçmiş durumda.
kitabım ‘Trump ve Zamanın Sonu’nda anlattığım bu yeni insanlar mutlaka bir savaş istiyorlar çünkü bunun kendi ‘inançları’ açısından bir anlamı var.
bu gibi dönüşüm süreçlerinde benim gibi takip etmediğiniz takdirde hiç anlam veremeyeceğiniz bazı gelişmeler de olur.
örneğin bir gün Trump Miriam Adelson adlı babaanne görünümlü bir kadına Beyaz Saray’da bir törende Kongre Kahramanlık Madalyasını takar.. sonra bakarsınız Trump ABD büyükelçiliğini sadece bu kadını ve çevresindekileri mutlu etmek için Kudüs’e taşıdığını açıklamıştır. çünkü bu kadın önde gelen evanjelistlerden birisidir ve ikinci döneminde Trump’dan kudüs sözünden sonra Armageddon savaşını çıkarmak için de söz almıştır.
böyle çok örnek var isterseniz savaşın magazini olarak kitabımda okuyabilirsiniz.
Sonuçta iran’a atılan o bombalar İran’ın nükleer gücüyle alakalı değildir.
Trump evanjelistlerin kendisinden beklediği kutsal savaşı çıkarmak için Netanyahu ile birikte uğraşıyor.
çünkü iki çılgın sanıyor ki eğer bu savaşı çıkarabilirlerse İsa bir mesih olarak israil koruması altında Kudüs’e gelecek ve ABD ile İsrail’in ortak hükmünün süreceği bir 1000 yıllık dönem güya açılacak. Trump’ın daima söylediği ben barışı getireceğim lafı da aslında budur işte.
bu olabilir mi. Mantık ve işin doğası gereği mümkün değil ama bunun denendiğini de görmeliyiz artık.