Gençliğin sırrı genlerde mi yoksa edindiğimiz güzellik alışkanlıklarında mı? Günümüzde bir ticarete dönene güzellik alanı bilimsel süzgeçten geçirildi. Genetik testlerden, Geroprotektif moleküllere, anti-aging kürlerinden biyolojik yaş hesaplamalarına kadar gençlik vaat eden tüm detaylar incelendi.
Yaşlanmayı geciktiren “Geroprotektif” adı verilen ilaçlar, güzellik alanında yeni bir sınıf. Bu sınıfta Metformin, Rapamisin ve NAD+ gibi moleküllerde yer alıyor. Bu ilaçlar hayvanlarda yaşam süresini artırırken insanlarda ise hala deney aşamasında. Asıl sorun ise bu moleküllerin çoğu, hücre yenilese de insan verileri için çok kısıtlı ve oldukça çelişkili. Yaşanan biyolojik değişimler uzun ömürlü olmak anlamına gelmiyor. Bundan dolayı bilim dünyası bu duruma temkinli. Ama sektör ise gün geçtikçe büyüyor.
Kozmetik sektörü bilinmezlik satıyor
Kolajenlerin cildi gençleştirdiğine dair her gün yeni bir bilgi öğreniyoruz. Fakat piyasada satılan bu tozları kapsüller ya da içecekler doğrudan cilde gitmiyor. Ağzıdan alındığında ise kolajen molekülleri parçalanıyor aminoasitler kana karışıyor. Ve bu aminoasitler her yere dağılmaya başlıyor. Fakat tüm bunlara rağmen bunun ciltte garantisi yok. Ciltte işe yarasa bile etkisi genetik, yaş ve yaşam tarzına göre de değişebiliyor. Tüm bu bilinenlere rağmen kozmetik sektörü güzellik arayışındakilere bir bilinmezlik satıyor.
Yaşlanma karşıtı antioksidanlar ise vücuda giren serbest radikalleri nötralize eder. Fakat fazlası vücudun doğal savunma sistemini baskılar. Yani fazlası koruma değil aksine bir engellemedir.
Düşük kalori uzun ömrün anahtarı değil
Zayıflayanların uyguladığı yöntemlerden biri olan kalori kısıtlaması da uzun ömrün anahtarı olarak biliniyor. Bu fareler ve meyve sineklerinde işe yarıyor ama insan biyolojisi bunun için çok karmaşık. Kaloriyi kısıtlamak bazılarında iltihabı azaltırken bazılarında ise kas kaybı, regl düzensizliği, bağışıklık düşüşü ve zihinsel çöküntüye neden olabilir. Hatta 50 yaş üzeri bireylerde kalori kısıtlamak kemik erimesini de tetikleyebiliyor. Yani ‘Az ye uzun yaşa’ sözü tüm koşullara uymuyor.
Moda olan detoks ürünlerinin de bilimsel olarak vücudu temizleyen bir etkisi yok. Aksine bazı detoks programları düşük protein ve kaloriyle kas kaybına, sıvı kaybına ve yorgunluğa neden olabilir. Arınmak değil, yorulmak mümkün.
En çok merak edilen konu ise akşam 8’den sonra yemek yemek gerçekten göbek yapar mı? Bilim bunun için şunları söylüyor:
Sabah güçlü kahvaltı, öğlen dengeli öğün, akşam ise hafif ve erken yenen yemek biyolojik saati destekliyor. Metabolizma akşam yavaşladığı için geç yenen yemekler yağlanmayı artırabilir, özellikle karın bölgesinde. Ancak herkes için aynı reçete geçerli değil.
Yaşlanmayı hızlandıran faktörler
FOXO3, SIRT1, APOE gibi genlerin bazı varyantları uzun ömürle ilişkilendirilmiştir. FOXO3, hücresel tamir mekanizmalarını aktive ederken; SIRT1 DNA onarımı ve iltihap kontrolünde rol oynar. APOE ise özellikle Alzheimer’a yatkınlığı etkiler.
Bugün bazı testlerle bu genetik yatkınlık analiz edilebiliyor. Ancak uzmanlar uyarıyor: Bu testler bir kader değil, sadece olasılık sunar. Yale ve Cambridge araştırmalarına göre, yaşlanmanın % 25–30’u genetik; gerisi çevresel.
Yani iyi genleriniz varsa şanslısınız ama kötü alışkanlıklarla avantajınızı silebilirsiniz. Tersine, riskli genlere rağmen, uyku, stres, egzersiz ve doğru beslenmeyle biyolojik yaşınızı yavaşlatmanız mümkün.
Uzun yaşam için beş alışkanlık
– Her gün 7–8 saat kaliteli uyku: Melatonin döngüsünü korur, hücre yenilenmesini destekler.
– Haftada 3–4 gün tempolu yürüyüş veya egzersiz: Kas kütlesini korur, iltihabı azaltır, biyolojik yaşınızı düşürür.
– İşlenmiş gıdalardan uzak, liften zengin beslenme: Bağırsak mikrobiyotanız yaşınızı belirleyen ana faktörlerden biri.
– Stresi yönetmeyi öğrenin: Kronik stres telomerleri kısaltır, hücre yaşlanmasını hızlandırır.
– Yılda bir sağlık taraması: Sessiz ilerleyen hastalıklar, uzun yaşamın en büyük tehdididir.
Uzak durulacak beş uygulama
– “Detoks” adı altında açlık kürleri: Kas kaybı, baş dönmesi ve hormonal bozukluk riski yaratır.
– Yüksek doz C ve E vitamini takviyesi: Antioksidan dengesini bozabilir, hücre yenilenmesini yavaşlatabilir.
– “Gençleştiren enjeksiyonlar” pazarlayan influencer’lar: Bilimsel veri olmadan uygulanan her enjeksiyon risktir.
– Sürekli kalori kısıtlaması: Özellikle ileri yaşta kas ve bağışıklık sistemi zayıflar.
– Kendi başına metformin veya NAD+ kullanımı: Kanser, karaciğer hastalığı gibi riskleri göz ardı ederseniz, faydadan çok zarar görebilirsiniz.