Geçen Pazartesi günü Fatih Altaylı tutuklama kararından sonra Silivri Cezaevi’ne girerken, Tahran’ın kuzeyindeki bir cezaevinde ilginç bir olay yaşandı.
Bu cezaevi Tahran’ın Kuzeyinde, Elbruz dağlarının eteklerinde kurulu Evin Hapishanesiydi.
Molla rejiminin Sednaya’sında olay
Bütün dünya orayı Molla rejiminin, Sednaya’sı olarak biliyor.
Esad rejiminin muhalifleri kapattığı hapishanenin bir benzeri.
İşte o hapishanede Pazartesi günü, kimsenin anlam veremediği bir olay meydana geldi.
Yani ateşkes anlaşmasının yürürlüğe gireceğinin açıklandığı gecenin akşamüzeri.
O saatlerde İsrail Savunma Bakanlığı bir açıklama yaptı ve “Evin Hapishanesinin bombalandığını” duyurdu.
Habere kimse anlam veremedi.
Kimsenin anlam veremediği patlama
İran’daki Molla Rejimine saldıran İsrail, o rejime muhalif insanların yattığı hapishaneyi niye bombalasın ki…
Duyduğumda ben de bir anlam veremedim.
Nitekim New York Times gazetesi de anlam verememiş olmalı ki, bu haberin ayrıntısını araştırmış.
Anlaşıldığı kadarı ile olayda iki önemli ayrıntı var.
Birincisi, cezaevi havadan bombalanmamış.
Sadece ana giriş kapısında bir patlama olmuş.
Ondan kısa süre sonra oradan 550 metre ilerde, hapishanenin bir ek binasının kapısında da ikinci patlama olmuş.
Mossad ajanı avındaki İran’a biz hala buradayız mesajı mı
İran’ın, nükleer tesislerini, askeri hedeflerini vuran İsrail neden böyle bir operasyonu gerçekleştirdi?
İran günlerdir MOSSAD ajanı avında.
100’e yakın insanı gözaltına aldılar tutukladılar.
Bu operasyon gösteriyor ki MOSSAD İran içinde hala operasyon kabiliyetine sahip.
Ama bu da bir cezaevi kapılarına patlayıcılarla saldırıyı açıklamıyor.
Bu esrarengiz olayı anlamak için biraz gerilere gidelim.
Kimler yatıyor bu cezaevinde…
New York Times’a göre kimler yatıyor bu cezaevinde?
New York Times Evin cezaevinde yatan mahkumların listesini şöyle vermiş:
(*) Muhalif siyasi parti üyeleri
(*) Toplantı ve gösteri yürüyüşüne katılanlar
(*) Gazeteciler
(*) Avukatlar
(*) Çevre aktivistleri
Bu tutuklu profili size bir yeri hatırlatmıyor mu?
Her kategoriye Türkiye’den bir isim koyun, geri çekilip bakın
Kafanızdan her kategoriye Türkiye’den bir isim koyun, geri çekilip bakın. Karşınıza bir “Evin hapishanesi” profili çıkmıyor mu…
İsrail son gün niye böyle bir operasyon yaptı sizce?
Bu cezaevi 1971’den Şah Rıza Pehlevi tarafından açıldı.
İlk kötü şöhretini de o zaman kazandı.
Ama dünyanın gözünün önüne gelmesi 1979’da Molla rejiminin kurulmasıyla oldu.
Bakın bu molla rejimi işte muhalifleri buraya tıkan pespaye bir diktatörlüktür
Bugün İnsan Hakları savunucularının gözünde Esad’ın Sednaya’sı ne ise Evin de aynısı.
Bu cezaevinin sicilindeki en kötü hatıra 1988 yılına ait.
O yıl İslamcı rejime karşı çıkan binlerce insan bu cezaevinde idam edildi.
Tahminim İsrail son gün, “Molla rejimi, işte aydınları, muhalif siyasetçileri, başını örtmek istemeyen kadınları, gösteri ve yürüyüşlere katılan gençleri bu hapishaneye atıp, işkence eden, öldüren pespaye bir rejimdir” demek için olabilir.
Her otoriter rejimle özdeşleşen özel bir hapishane vardır
Otoriter rejimler mutlaka sembolik bir hapishane ile anılıyorlar.
Türkiye’de 12 Eylül darbe rejiminin sembol hapishanesi Mamak’tı…
Bir de Diyarbakır.
O iki cezaevinden 12 Mart ve 12 Eylül rejimi zulmü ile ilgili devasa bir edebiyat ve siyaset kütüphanesi çıktı.
Hala okunun romanları var o cezaevindeki zulümler konusunda.
Ergenekon Silivri’sinden kaç roman çıktı
Ankara’da sağduyulu insanlara seslenmek istiyorum.
Silivri de hızla böyle bir statüye doğru gidiyor.
Silivri bu kötü ününü Türkiye tarihinin çok karanlık bir döneminde edindi.
FETÖ’nün “Ergenekon zulmü” döneminde.
O günlerde de aynı uyarıyı yapmıştım.
Demiştim ki, “Bu cezaevinden bir dönemi tarihe gömecek kitaplar, romanlar, şiirler, posterler, filmler, tiyatro eserleri, şarkılar çıkacak.
Nitekim oldu.
FETÖ Silivri’sinden 100’e yakın yayın çıktı
Kesin bir rakam yok ama tesbit edebildiğim, Ergenekon döneminde orada yatan sanıklar 8 kitap yazdı.
Buna Balyoz, Kafes vs sanıklarının yazdıklarını da eklerseniz bu sayı 20’ye ulaşır.
Ayrıca 60’a yakın araştırma, analiz tipi kitap yazıldı.
10’dan fazla da Tv ve internet yayını var.
Sosyal medya paylaşımlarını saymak mümkün değil.
Kimse şüphe duymasın ki 19 Mart rejimi Silivrisi’nden de çok daha fazlası çıkacak ve kalacak.
Bologna’da 20 metre arayla iki pankart
Geçtiğimiz hafta İtalya’nın Bologna şehrine turist olarak giden Türkler şehrin en önemli meydanına bir tarihi binanın duvarında birbirine 20 metre aralıkla iki dev afiş gördüler
Birinde İstanbul seçilmiş Büyükşehir Belediye Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun dev bir fotoğrafı vardı.
Yirmi metre ilerisinde ise “Gazze halkı” ile dayanışmayı anlatan dev bir afiş.
Ülkenizin seçilmiş bir belediye başkanının hapise atılması ile Gazze’de yaşanan dramın yan yana anılması hepimizi düşündürecek, üzecek bir mesajdır.
Üç aydır hapiste tutulan seçilmiş bir belediye başkanının küresel etkisi
Üç aydır Silivri’de yatan, 15 milyonluk bir şehirde üç defa, hem de oyunu devamlı arttırarak seçilen bir siyasetçinin o duvarların dışına taşan küresel etkisidir bu.
Bu ve Avrupa’nın öteki şehirlerindeki böyle pankartlar Silivri adını her gün dünya insanlığının kafasında, Evin ve Sednaya ile aynı haneye yazıyor.
Bu hepimiz, bütün Türkiye için düşünmemiz gereken bir durumdur.
Pop müziğimizin unutulmaz iki şarkısını unutmayın
Ankara’da bazıları “İçeri tıkalım, nasılsa unutulurlar” hesabı yapıyor.
Türk pop müziğinin iki harika şarkısı var.
Biri Mirkelam’ın “Unutulmaz” şarkısı…
Öteki Fikret Kızılok’un “Bu kalp seni unutur mu’su”
Duvarlar sıradan insanları unutturabilir.
Ama bazılarını unutturmaz, tam aksine hatırlatır.
Cezaevinden 20 milyon imza ile adaylık, Türkiye tarihinde bir devrim
Mandela unutulmadı.
Şimdi bir “Tarihi önder” rütbesine terfi eden Abdullah Öcalan bile unutulmadı.
Bu ülkede ölenler bile unutulmuyor.
Bakın Ekrem İmamoğlui’nun Cumhurbaşkanlığı adaylığı için toplanan imza 20 milyona ulaştı.
Türk siyasi tarihinde bu gerçek anlamda bir “Devrimdir…”
Fatih Altaylı dışarıdan silkeliyordu, içeriden düşürüyor
Fatih Altaylı, Silivri’de tek kişilik hücreye girdiğinden beri eskisinden daha etkili bir yayıncılık yapıyor.
“Fatih Altaylı Yorumlayamıyor” yayını 1 milyona yakın seyrediliyor.
Üstelik artık Fatih’in edebi bir üslubunu da keşfediyoruz.
Konuşmalarına çok güzel bir dramatik özellik katıyor ve bu da etkisini arttırıyor.
Bu da Türkiye’deki yeni medyanın yeni bir zaferi.
Eski medyayı dışardan silkeliyordu, Silivri’den eziyor.
İçerdeki muhalif dışardakinden etkilidir
Hep aynı şeyi söylüyorum.
Bir muhalifin sağlam bir tabanı, insanları ikna eden bir itibarı ve bir de karizması varsa…
İçerdeki lider dışardakinden daha fazla zarar verir adil davranmayan iktidara.
Hiç kuşkunuz olmasın Silivri adı ilk seçimde tarihe karışacak
Her siyasi hapishanenin bir sonu vardır.
Sednaya, 37 Toyota kamyonla yapılan bir hareketle bitti.
Birinci Mamak, 1974 seçimleri ile boşaldı.
O hapishaneye girmeyip, sürgüne gidenler döndü.
12 Eylül’deki İkinci Mamak 1983 seçimi ile bitti.
Komünist Parti mensupları bile döndü.
Hiç kimsenin kuşkusu olmasın ki, Silivri de ilk seçimde bitecek.
Bir daha Avrupa şehirlerinin duvarlarında, Gazze zulmü afişlerinin yanında cezaevindeki bir Türk siyasetçinin fotoğrafını görmeyeceğiz.
Silivri 19 Mart rejiminin acı bir hatırası olarak hatırlanacak.