Soydan Olmak, Yoldan Olmak Demek Değil
29 Haziran 2025

Bazı acıları sessiz yaşarız. Hele ki söz konusu olan “akraba” ise, dile getirmek bile ayıpmış gibi gelir. Ne de olsa “kan çekiyor” denmiş bize, “akrabanın yeri başkadır”, “ayıp olur, ailedendir” gibi kalıplarla büyütülmüşüz. O yüzden çoğu zaman içimize atar, susarız. Ama bazen suskunluk, sadece huzurun değil, saygınlığın da kaybına dönüşür.

Evet, akrabalık değerlidir. Aynı soy ağacına bakmak, aynı geçmişe tanıklık etmek, hatta aynı sofrada büyümüş olmak kıymetlidir. Ama bu bağ, insanı yoran, yıpratan, aşağı çeken ilişkiler için bir “zorunlu tahammül gerekçesi” haline gelmemeli.

Ne yazık ki, hayat gösteriyor ki en büyük kırgınlıklar, en sert kıskançlıklar, en karmaşık çıkar çatışmaları bazen en yakınlarımızla yaşanıyor. Miras kavgaları, dedikodular, pasif-agresif tavırlar, hayatımıza değmektense uzaktan hükmetmeye çalışan “akraba otoriteleri”… Bütün bunlarla mücadele etmek, sadece fiziksel değil, duygusal bir yük haline geliyor.

Ama insan büyüdükçe anlıyor: Akrabalık sadece kan bağıyla değil, can bağıyla yaşanmalı. Sadece aynı aileden gelmek, aynı dünyayı paylaştığımız anlamına gelmiyor. Bazı insanlar bize hiç kan bağımız olmadan ruh kardeşi olabiliyor. Destekleriyle, samimiyetleriyle, varlıklarıyla bizi biz yapan o görünmez ağı örüyorlar.

O yüzden artık kendimize şunu demeliyiz:

“Sırf akraba diye, zarar veren, enerjimi emen, ruhumu boğan insanlara tahammül etmek zorunda değilim.”

Saygı duyabiliriz, mesafeyi koruyabiliriz, geçmişin hatırına bir selam verebiliriz… Ama hayatımıza kimleri yaklaştıracağımıza biz karar veririz. Bu bir vefa değil, bir sağkalım meselesidir. Çünkü her insan, çevresindeki enerjinin toplamına dönüşür. Ve kimi zaman, gerçek korumayı mesafe koyarak sağlarız.

Unutmayalım:
Bazı akrabalıklar soyadında başlar ama kalpte biter.
Bazı dostluklar ise bir tebessümle başlar ve ömür boyu sürer.

Sevildiğiniz, değer verildiğiniz yerde kalın.
Kan değil, gönül bağıdır insanı insan yapan.

ÇOK OKUNANLAR