Türkiye’de yargı tarihine geçecek nitelikte bir dava 8 yıllık hukuk mücadelesinin ardından sonuçlandı. Sık sık Türkiye’ye gelerek altın ve tekstil ürünleri satın alan Cezayirli kuyumcu Salah Mennaoui, ülkesinde “7 bin 500 Euro’dan fazla para için bildirim yapma zorunluluğu” bulunduğu için 2017 yılında jelatinlere sardığı 144 bin euro nakit parayı doktor yardımıyla özel bölgesine yerleştirerek Türkiye’ye getirdi.
Mennaoui 5 Temmuz 2017’de İstanbul Havalimanı’ndan ülkeye giriş yaptı. Mennaoui Fatih’teki otele giriş yaptıktan sonra parayı doğal yollardan çıkaramaması üzerine Bakırköy’deki özel bir hastaneye gitti. Mennaoui’nin vücudundan cerrahi müdahaleyle kendi rızası doğrultusunda tam 144 bin 200 euro çıkarıldı. Mennaoui’nin özel bölgesinde jelatine sarılmış rulolar halinde paraya ulaşan doktorlar polise ihbarda bulundu, Mennaoui gözaltına alındı. Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından adli soruşturma başlatıldı.
Polis tarafından sorguya alınan Salah Mennaoui, paralarla altın alıp ülkesine döneceğini söyledi. Mennaoui “Altın ve tekstil işi yapıyorum. Kuyumcu dükkânım var. Sık sık Türkiye’ye gider gelirim. Her geldiğimde yaklaşık 50 bin euro para getiririm. Bu parayla Türkiye’de altın ve tekstil ürünleri alırım. Bu sefer yüksek miktarda altın almak istedim” dedi.
İstanbul Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği, Kaçakçılıkla Mücadele Kanununa Muhalefet suçu kapsamında paraya el koydu. Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı ise yurt dışından para getirmenin yasak olmadığı değerlendirmesiyle 13 Aralık 2017’de soruşturmayı takipsizlikle sonuçlandırarak dosyayı İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderdi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı da olay tarihinden 3 yıl sonra 17 Kasım 2020’de soruşturmayı takipsizlikle sonuçlandırdı.
Paralar iade edildi, manevi tazminat için dava açtı
Paralar, Salah Mennaoui’ye iade edildi. Ancak büyük sorun buradan sonra başladı. Euro banknotlar turistin vücudundan çıkarıldığı için kanlı ve tahrif edilmişti. Ayrıca paralar, el konduğu 3 yıl boyunca işletilecek yasal faizden de mahrum bırakılmıştı. Mennaoui, bu nedenle Türkiye Cumhuriyeti Hazine ve Maliye Bakanlığı’na karşı 500 bin lira el koyma nedeniyle 100 bin lira da manevi tazminat ödenmesi için dava açtı.
Sabah’tan Atakan Irmak’ın göre, dava, İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Mahkeme, “paraların zarar görmesinde davacının kendi kusuru bulunduğu” gerekçesiyle tazminat talebini reddetti. Karar, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Dairesi tarafından da onandı.
“Zararın devlet tarafından karşılanması gerekiyor”
Dava dosyası Yargıtay 12. Ceza Dairesi’ne taşındı. Yargıtay, alt mahkemelerin kararlarını düzelterek bozdu ve davacının uğradığı zararın tazmin edilmesine hükmetti. Kararda, güvenlik gerekçesiyle yapılan müdahalelerden doğan zararın devlet tarafından karşılanması gerektiği belirtildi.
Faizi de tazminatı da alacak
Yargıtay, devletin, paraların fiziksel durumundan doğan zararı ödemesi gerektiğine hükmetti. Toplam 600 bin liralık tazminatın ve paraların el konulduğu süre zarfındaki işletilmesi gereken yasal faizin, bilirkişi tarafından hesaplanarak Mennaoui’ye ödenmesi gerektiği belirtildi.
Bu karar, Türk yargısında bugüne kadar çok az görülen örneklerden biri olarak kayıtlara geçti.