İlgilenen ilgilenmeyen herkesin haberdar olduğu üzere Jeff Bezos Venedik’te evlendi. Düğün alışkın olduğumuz gibi hepsi birbirinden ünlü davetlilerin kıyafetleri ile değil, İtalyan halkının tepkisi ile gündeme geldi. Yerel halk “Düğününüz için Venedik’i kiralayabiliyorsanız, daha fazla vergi de ödeyebilirsiniz” yazılı bir pankart açmak da dahil olmak üzere, çok sayıda eylem düzenledi. Halkın kanalları ulaşıma kapama tehdidine kadar varan yoğun tepkisi düğün planlarında ufak değişikliklere yol açmayı başardı.
Yerel ekonomiye katkı argümanı tepkileri dindirmedi
İtalyan yetkililer ve Venedik’in köklü yerel işletmeleri tarafından yapılan çeşitli açıklamalar tepkileri dindirmeye yetmedi. Bezos’un Venedik lagününün sürdürülebilirliğine ilişkin bilimsel çalışmalar yapan Corila konsorsiyumuna, UNESCO’nun Venedik ofisine ve Venedik Uluslararası Üniversitesi’ne birer milyon Euro bağış yaptığı belirtildi. Davetlilerin de çifte hediye almak yerine Venedik yararına bağış yapmaya yönlendirildiği ifade edildi.
Yapılan bağışların yanı sıra düğün ile bağlantılı harcamaların da oldukça yüksek olduğu duyuruldu. Reuters’ın haberine göre İtalyan yetkililer otel, ulaşım, yemek hizmeti vb. harcamaların tutarının yaklaşık 46 milyon Euro olduğunu açıkladı. Düğün için pek çok yerel işletmeden hizmet alındığının altı yalnızca İtalyan yetkililer tarafından değil işletmelerin bizzat kendileri tarafından da çizildi. İtalyan Turizm Bakanı da düğünün İtalyan turizmine 1.85 milyar Euro civarında katkı sağlamasının beklendiğini açıkladı. Bu rakamın içerisinde, düğün sayesinde oluştuğu ifade edilen “medya görünürlüğünden” elde edilen ekonomik fayda da bulunuyor.
Peki yerel ekonomiye ve genel olarak Venedik’e önemli ölçüde katkı sağladığı düşünülebilecek 200 kişilik bir düğüne bu denli tepki verilmesinin sebebi ne?
Protestoların sebebi ultra zenginlere duyulan antipati mi?
Akla ilk gelen ve pek çok haber kaynağında da bahsi geçen temel neden ultra zenginlere duyulan antipati. Süper zenginler arasında sessiz lüks modasının yerini zenginliği mümkün olduğu kadar göstermeye bıraktığının altı çiziliyor. Giderek büyüyen gelir ve servet eşitsizliği ultra zenginlerin gösteriş merakıyla birleşince, halkın tepkisinin de katlandığı ifade ediliyor.
Ultra zenginlerin harcamalarının detaylarının halk tarafından bilinmesinin olumsuz bir etki yarattığı tartışmasız. Forbes’un haberine göre, Bezos’un düğününün maliyeti yaklaşık 20 milyon dolar ve bu miktar ortalama bir Amerikan düğünü maliyetinin 600 katı. Tabii ki sorun ortalama bir Amerikalının düğününe 20 milyon değil de sadece 33.000 dolar harcayabilmesi değil. Sorun, ortalama bir insanın 20 milyon doları hayatı boyunca bir arada göremiyor olması. Dünyada açlık ve yoksulluk sınırının altında kalan kesim giderek artarken, az gelişmiş ülkelere ayrılan yardım fonları da giderek azalırken, bir düğüne harcanan 20 milyonun geçmişe kıyasla çok daha olumsuz bir tepkiye yol açması doğal.
Bununla birlikte, Venedik’teki eylemlerin sebebini sadece ultra zenginlere duyulan antipati ile açıklamaya çalışmak, konuyu çok basite indirgemek olur.
Tepki düğüne ya da ultra zenginlere değil, Amerikan devlerinin iş modeline
Protestocuların açıklamalarına ve eylemlerin geneline bakıldığında, tepkinin Bezos’un şahsına ya da genel olarak süper zenginlere yönelik olmaktan ziyade Amazon’un iş modeline karşı olduğu anlaşılıyor. The Guardian’ın eylemcilerin açıklamalarına geniş yer verdiği haberinde, Amazon’un satış stratejileri nedeniyle kapanmak zorunda kalan İtalyan işletmelerinden bahsedilmesi bu durumun en somut göstergesi. Amazon’un gereksiz tüketimi arttırdığına yönelik genel kanaat de etkili. Instagram üzerinden yapılan “Amazon’da bir senede harcadığım para nedeniyle düğüne davetiye bekliyordum” paylaşımları da buna işaret ediyor. Amazon’un yeteri kadar çalışanının olmadığı ve çalışma koşullarının son derece olumsuz olduğuna ilişkin haberlerin de etkisi yadsınamaz.
Vergilere gelince… “Düğününüz için Venedik’i kiralayabiliyorsanız, daha fazla vergi de ödeyebilirsiniz” pankartı, sadece servet vergilerine bir atıf içermiyor. Amazon’un ve genel olarak dijital ekonomi sektöründe aktif olan Amerikan şirketlerinin, hizmet sattıkları ülkelerde yeteri kadar vergi ödememesi eleştiriliyor. Bu durumun da yalnızca süper zenginlerden nispeten düşük bir oranda servet vergisi alınması ile düzeltilebilmesi mümkün değil. Bu yüzden, tartışmaya açılması gereken konu Bezos’un şahsi malvarlığı, Amazon’un hisselerinin ne kadarına halihazırda sahip olduğu ya da ne kadar servet vergisi ödediği değil. Aslında tartışılması gereken konu Amazon’un uyguladığı ve yasal sınırlar içerisinde kaldığı tartışmasız olan çeşitli satış stratejileri ve vergi planlaması da değil. Tartışılması gereken yaşanan sorunların henüz ortaya çıkmadan nasıl engellenebileceği ve yasal düzenlemelerle engellenmesi mümkün olmayan sorunların yarattığı etkilerle nasıl baş edilebileceği.
“İntikam vergisi” ve başlangıç noktasına dönüş…
İşte bu noktada Trump ve “intikam vergisinden” bahsetmek gerekiyor. Dijital ekonomiyi vergilendirme alanında yirmi seneye yakın süredir yürütülen uluslararası çalışmalar tam bir nebze sonuç üretecekken, Trump’ın “intikam vergisi” tehdidi bizi yine en başa döndürdü.
Amerikan iç hukukuna Amerikan şirketlerine ayrımcılık uygulayan ülkelerin yatırımcılarına yönelik olarak ekleneceği açıklanan düzenleme “sayesinde”, ülkeler dijital hizmet vergilerinden bir kez daha vazgeçmeye başladı. Daha da önemlisi, Amerika’nın küresel asgari kurumlar vergisi uygulamasının temellerini oluşturan bazı düzenlemelerden muaf olacağı açıklandı. Diğer bir anlatımla, sistem aynı tas aynı hamam devam edecek.
Özetle, Trump Amerikan şirketlerinin vergi ile karşı karşıya kalma olasılığının intikamını aldı diyebiliriz. Dünyanın geri kalanına kalan ise bir kez daha sorunun nasıl çözülebileceğini düşünmek. Bu gidişle tek alternatif Venedik’i örnek almak. Amerikalı her süper zengin ve çocukları her sene farklı bir ülkede düğün yaparsa, tahsil edilemeyen vergi geliri bağış ve harcama yoluyla elde edilebilir.