Her sabah kendimi bir Kafka varlığına dönüşmüş buluyorum.
Çünkü herkes gibi ben de “Son dakika sendromu” yaşıyorum.
Cep telefonuma her üç dakikada öyle zincirleme haberler geliyor ki, bunlar benim kafamda zincirleme reaksiyonlara yol açıyor.
Bir anda kendimi daldan dala atlayan Kafkaesk bir varlığa dönüşmüş buluyorum.
Kitap dergisinde gördüğüm fotoğraf sosyolog yanımı afallattı
Mesela dün sabah uyandığımda beni hayretler içinde bırakan bir fotoğrafla boğuşurken buldum kendimi.
Dünyanın en ünlü kitap dergilerinden biri olan The New York Rewiev Of Books’un 24 Temmuz tarihli son sayısına bakıyordum.
Birden karşıma öyle bir fotoğraf çıktı ki, hayretten donup kaldım.
Ama tam ona konsantre olmuşken, bu defa önüme beni hayretler içinde bırakan bir başka haber geldi.
CHP İstanbul İl Başkanı ifadeye götürülürken koptum
CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik polis nezaretinde ifade vermeye götürülmüş.
Gerekçesi de 2023 yılında yapılan İstanbul Kongresi’nde seçime hile karıştırmak.
Tabii dergideki fotoğrafı bir anda unutup bu olaya takıldım.
O fotoğrafa döneceğim ama seçim hilesi lafını duyunca, zincirleme reaksiyon yine başladı.
2023’teki CHP il kongresini YSK denetlememiş miydi?
Benim bildiğim kongre seçimlerine hükümet komiserleri gelir, Yüksek Seçim Kurulu denetler.
O seçim 2023…Yıl 2025…
Ne oldu da. Savcılık da bu işe girdi…
Demek ki savcılar parti içinde gelen ihbarları çok ciddiye alıyor
Haberi okuyorum.
Bir “İhbar” varmış.
Ve en önemlisi bu “İhbar”, “CHP içinden gelmiş…”
Kendi kendime diyorum ki;
“Demek ki bir parti içinden gelen ihbarlar savcılar tarafından özellikle dikkate alınıyor.”
Birden aklıma AKP içinde gelen o çok daha vahim seçim hilesi ihbarı geldi
Bir dakika ben çok daha ciddi çok daha vahim bir seçim ihbarı hatırlıyorum.
Hem de “Yakasında AKP rozeti olan” birinden gelen bir ihbar.
İhbarı yapan AKP’li açık açık şunu demişti:
“ 2017 referandumuna hile karıştı…”
Yani bugün 19 Mart rejiminin temelini kuran 2017 Referandumu ile ilgili bir ihbar bu.
İhbarı yapan kim?
AKP MKYK üyesi Serap Yazıcı.
AKP’ye katılmadan hemen önce yapmıştı bu ihbarı
Serap Yazıcı, AKP’ye katılmadan önce Gazeteci Cansu Çamlıbel’e verdiği mülakatta 2017 Referandumu ile ilgili aynen şunları söylemişti:
“Benim orada çok ciddi kaygılarım var. 2017 Referandumunda (İki bakımdan) gayrımeşruluk gölgesi vardır.
BİR: Biliyorsunuz, mühürsüz oy pusulaları bizim seçim mevzuatımıza aykırı olarak geçerli kabul edildi. O seçim mevzuatında açık hüküm vardı, “Geçerli değildir” diye.
İKİ: Böylece aslında belki de seçmenin “Evet” demediği bir metin seçmen “Evet” demiş gibi takdim edildi. O referandumun üzerinde ciddi bir gayrimeşruluk gölgesi vardır.”
Yazıcı artık AKP’nin en yetkili kurulunun üyesi
Yazıcı bu sözleri söylediğinde, o referandumu hazırlayan partinin içinde değildi.
Ama şimdi AKP Merkez Karar ve Yürütme Kurulu üyesi.
Yani partinin en üst karar organında.
Bu durumda savcıların yeni tarz değerlendirmelerine göre artık “Ciddiye alınması gereken bir ihbar bu.
‘O tartışmalı referandum sonrası Türkiye fakirleşti’
Üstelik orada kalmıyor…
Devam ediyor:
“Ben Nisan 2017’de alelacele o değişikliği halkın önüne sunanların bugün cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminden çok memnun oldukları kanısında değilim. Bakın, çok somut bir veri sunacağım size. 2018’de bu değişiklikle Erdoğan yeni hükümet kurduğunda dolar kuru 4 TL civarında seyrediyordu. O tarihten sonra dolar kuru tedricen yükseldi, önce 6 TL’ye, sonra 8, 10, 20 derken bugün 30 TL seviyesinde.
Ben iktisatçı değilim ama azıcık muhakeme edecek olursak şunu görebiliriz; cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçişten sonra biz süratle fakirleşmişiz.”
AKP’li ihbarcıdan ‘Tek Adam’ uyarısı
AKP içinden gelen ihbarı yapan MKYK üyesi orada da kalmıyor ve ihbarını gerekçelendiriyor:
“Demek oluyor ki bu fren ve denge mekanizmasını ortadan kaldıran, tek bir kişinin elinde sınırsız yetki toplayan, hukuk devletini askıya alan, yönetimde keyfiliğe sebep olan bu sistemin yarattığı çok ağır sonuçlar var.”
(*) “Birincisi, hukuksuzluk en büyük sonuç. Bir ülke hukuk devleti değilse ekonomik olarak zenginleşemez. Çünkü zenginleşmek için yatırım yapmanız lazım, istihdam yaratmanız lazım, bunun için de para lazım, sermaye lazım. Bakın, bugün Sayın Mehmet Şimşek ve Merkez Bankası Başkanı kapı kapı gezerek para arıyorlar. Türkiye’de para yok. Neden?”
2017 referandumu Türkiye’yi otoriterleştirdi ve yoksullaştırdı
(*) “Çünkü Türkiye 2016’dan beri, yani olağanüstü halde otoritarizme sürüklendiği andan itibaren ve cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle bu otoritarizmi kurumsallaştırdığı andan itibaren çok ciddi anlamda yoksullaştı.
Yerli ve yabancı sermaye Türkiye’den kaçtı gitti. Siz onu kapı kapı dilenerek geri getiremezsiniz. O sermayeyi ancak Türkiye’yi hukuk devleti yaparsanız geri getirirsiniz. Çünkü para, güvenmediği limana gitmez.
(*) Bugün Türkiye güvenilmeyen bir ülke. Herkes biliyor ki Türkiye yürürlükteki anayasasını çiğneyen bir ülke.”
Bunları söyleyen ben değilim, bir AKP MKYK üyesi
Bu ihbarı yapan kişi bugün AKP MKYK’sında üye.
Bu ihbarına bu ağır gerekçeleri ekleyen kişi de aynı kişi. Yani AKP MKYK üyesi.
CHP’nin “Parti içinden” gelen ihbarlarını çok ciddiye alan savcıların, iktidar partisi içinden gelen ve bugünkü “19 Mart rejimini”sarsacak nitelikteki bu ihbara tepkileri ne olacak çok merak ediyorum.
Çünkü açık açık “2017 Referandumuna hile karıştı” diyor. O referandumda “Hayır” çıkmıştı diyor.
İstanbul il başkanını götüren savcılar bu ihbara ne der?
Dün polisler nezaretinde ifadeye götürdükleri CHP İstanbul il başkanı neticede bir partinin il kongresi ile ilgili bir meselede evinden alınıp götürülüyor…
Peki bir rejimin 2017 referandumundan aldığı “Meşruiyeti” sorgulayan bir “İhbara” sessiz mi kalacaklar?
Aynı gün Amerikalılar Hannah Arendt’i keşfetti
Sabah uyandığımda beni hayretler içinde bırakan bir fotoğraf görmüştüm.
New York Review Of Books dergisinde bir tam sayfa Hannah Arendt fotoğrafı vardı.
Amerika’da bir streaming platformu Arendt belgeseli yayınlıyormuş.
Kimdir Arendt?
İkinci Dünya Savaşı sonrasında Hitler ve Stalin totaliterliğinin teorisin yapan kadın.
Kötülüğün sıradanlaşmasının nasıl bir felaket olduğunu anlatan kadın
Amerika Trump’la birlikte dünyanın en önemli totaliter rejim analistini keşfediyor…
Onun bizlere tanıttığı en önemli kavram şuydu:
“Kötülüğün sıradanlaşması…”
İhbarcıların bile keyfiyete bağlandığı, muhbirliğin sıradanlaştığı bir dünyada yaşıyoruz artık.
Yani AKP’nin en üst organından gelen bu “İç ihbara” devletin sağır kalması beni hiç şaşırtmayacak.
Tesadüf! Aynı dergide Osman Kavala hakkında da bir yazı var, başlığı: “Erdoğan tarafından hapse atılmış.”