Abdullah Öcalan, 2015’te sona eren çözüm süreci sırasında Türkiye’ye “Lozan’ın ötesine geçme”yi vaat ediyordu; Suriye’deki Kürt oluşumunu Türkiye’ye katmaktan, böylece bir Türk-Kürt federasyonu hayalinden söz ediyordu müzakereler sırasında.
Şimdi aradan 10 yıl geçti. PKK, Türkiye’de siyasete dahil olmak amacıyla silah bırakıyor ama en büyük soru işareti Suriye’deki ABD destekli PKK yapısı olan YPG’nin ne olacağı.
Onu da Amerikan Büyükelçisi dün New York’ta Türk gazetecilere söylemiş: “Biz onlara devlet vaat etmedik.”
Karşımızda İsrail’in 7 Ekim 2023’teki Hamas saldırıları sonrasında kurulmasına büyük ölçüde önayak olduğu yeni bir Ortadoğu manzarası var. Lübnan’da Hizbullah eskisi kadar etkili değil, siyasi ağırlığı da azalıyor.
Suriye’de Esad rejimi gitti ve yeni rejim şimdi İsrail ile barış görüşmeleri sürdürüyor.
Suriye’nin İsrail’le ilgili bu vaadi, bu ülkenin ABD öncülüğünde kotarılan Abraham Anlaşmaları’na dahil olması sonucunu yaratabilir.
Buna karşılık ABD de, Suriye’nin yeni yönetimine destek vermeye başladı. Bu desteğin bir sonucu, Suriye’de kendine federatif bir yapı isteyen YPG’nin zorlu bir seçimle karşı karşıya olması.
YPG bu kaderin uzun zamandan beri farkında ve sonunda yapacağını zamana yayıyor, kendince pazarlık arıyor. Ama sanırım ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Başkan Trump’ın Suriye özel temsilcisi Tom Barack’ın son Şam temaslarıyla zamanın kendileri açısından tükendiğini de gördüler.
Aynen PKK gibi onlar da silahlarını bırakacak ve PYD eliyle Suriye’de siyaset yapacaklar.
Suriye-İsrail barışının doğrudan bir sonucu daha olacak: Türkiye ile İsrail bir kez daha barışacaklar!