Yine aldık elimize cetveli pergeli siyaset mühendisliği yapıyoruz
16 Temmuz 2025

Türkiye’nin nüfusu 85 milyon 664 bin 994 kişi.

Peki kaçımız Kürt?

Bu sorunun cevabını bilmiyoruz; çünkü doğan bebeklere de yetişkinlere de etnik köken sormuyoruz. Sorulmaması da daha doğru zaten.

Ama yine de merak ediyoruz: Türkiye’de kaç Kürt yaşıyor?

Geçmişten gelen bir iddia, nüfusun kabaca yüzde 15 ila 20’sinin Kürt olduğunu söylüyor.

Yüzde 20 çok büyük bir oran elbette. Eğer bu oran doğruysa 17 milyon Kürt var.

Fakat bu yüzde 20 oranı abartılı. Zaten bu konuda sadece tahmin yürütülebiliyor ve tahminler de biraz keyfe keder izlenimi veriyor.

Örneğin Amerikan istihbarat örgütü CIA’nın web sitesine göre Türkiye nüfusunun yüzde 17’si Kürt.

‘Kürt İnsan Hakları Projesi’ için yazılan bir kitapta bu oran yüzde 18 olarak veriliyor.

Bir başka Kürt sitesine göre Türkiye’de 22 milyon Kürt yaşıyor, yani neredeyse nüfusun yüzde 25’i, hatta tahminin yapıldığı zaman açısından bakarsak neredeyse yüzde 28’i.

Bu kafa karışıklığının nedeni, Türkiye’nin 1965 yılından beri nüfus sayımlarında ana dil ve etnik köken sormaması. O yüzden isteyen istediği oranı “Kürt” olarak söylüyor. Oysa bakın 1965 sonuçlarına göre Kürtçeyi ana dili olarak söyleyenlerin çeşitli şehirlerimizde nüfusa oranı neymiş:

Rahmetli Tarhan Erdem’e göre Türkiye’de Kürtlerin sayısı nüfusun yüzde 15’inden azdı. Ama ne kadar azdı? Tarhan Bey, dürüst bir insan olduğu için “Yüzde 12-15 arasında olduğunu tahmin ediyorum” diyordu. 

Dönelim oylara bakalım. 2015 Haziran ayında yapılan seçim, o zamanki adı HDP olan Kürt milliyetçisi partinin oylarını maksimuma çıkardığı seçimdi, 6 milyon oy aldılar. Ama aynı partinin oyları o yıl Kasımda yeniden yapılan seçimde 5 milyon 150 bine indi. 2018’deki genel seçimde 5,9 milyon oy aldılar, 2023’te ise 4,8 milyon.

Kürt milliyetçisi partinin oylarındaki bu yüksek dalgalanmaya rağmen (2015 ile 2023 arasındaki 1,2 milyon fark çok büyük bir oranı ifade ediyor, kaldı ki aradan geçen 8 yılda nüfus ve seçmen sayısı da arttı zaten) hatırı sayılır miktarda oyu olduğunu ve bu partinin artık seçimlerde yüzde 8 barajı aşma gibi derdinin bulunmadığını görmeliyiz.

Fakat yine de HDP oylarındaki dalgalanmayı görmezden gelmemeliyiz. Bu dalgalanma tek başına, Kürt seçmen içinde hatırı sayılır bir kesimin öyle her seferinde gözü kapalı bu partiye oy vermediğini gösteriyor.

Bugünlerde siyasi analiz yapmayı seçmen kesimlerini lego bloku gibi görüp o lego bloklarını oradan kaldırıp buraya koymaktan ibaret sanan meslektaşlarımızın sayısında yeniden bir artış var.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, “Yolumuza Cumhur İttifakı ve DEM Parti olarak devam edeceğiz” dediği için bunun  hemen bir seçim ittifakına evrileceğini düşünüyorlar ve DEM Parti’nin 5 ila 6 milyon arasında dalgalanan oyunun da otomatik olarak bu ittifaka akacağı kanısındalar.

Oysa durum öyle değil, siyaset de üzerinde “Kürt oyları” yazılı bir lego blokunu bir yerde kaldırıp diğerine koymak basitliğinde hiç değil.

Tarafların zaten ortada böyle bir ittifak olmadığını söylemelerini ve kimsenin onları dinlememesini bir kenara bırakın, böyle bir ittifakın bırakın seçmen nezdinde gerçekleşmesini parlamento zemininde olması bile kolay değil.

Hiç kuşkusuz PKK’nın silah bırakması sonrası bir dizi yasal ve anayasal düzenleme gündeme gelecek. Bunlar gündeme geldiğinde Cumhur İttifakı Kürt sorunu için gereken anayasa değişikliklerinin yanına kendi dar amaçlarına hizmet edecek başka anayasa değişiklikleri de ekler mi? Veya Cumhur İttifakı kalkıp “Toptan yeni Anayasa yazalım” demeye devam eder mi? Soru bu.

O zaman PKK’nın silah bırakmasıyla diyelim Tayyip Erdoğan’ın siyasi bekası arasında bir paralellik kurulması durumu ortaya çıkabilir. Bu durum ortaya çıktığında kimler gönül huzuru içinde bu pazarlıkların içine girer? Ak Parti’de bile itiraz eden çatlak sesler duyabiliriz böyle bir şeye.

O yüzden bugünden bakıp büyük siyasi sonuçları öngörmek bana göre imkansız. Ortada henüz ne bir gündem var ne de pişirilmeye hazı hale gelmiş bir yemek.

Siyaset mühendislerine biraz daha sabır tavsiye ederim.

ÇOK OKUNANLAR