Doğanın Sabrını Yitirmesinin Habercileri: Böcekler 
17 Temmuz 2025

Yerküre, bu yaz -bir kez daha bir öncekinden daha fazla olarak- iklim krizinin görünür yüzüyle karşı karşıya.

Artan sıcaklıklar, nem düzeyleri ve kuraklıkla birlikte üremesi hızlanan böceklerin, özellikle agresif türlerinin davranışlarındaki değişim, gittikçe şehirlere doğru kayıyor.

Malûm ‘Dediğim dedik çaldığım düdük kafası’, bu alışılmadık durumları Covid günlerinde tedavüle sokulan “Yeni Normaldayatmasıyla geçiştirip, gene bildiği yolda ‘ilerlemek’ istiyor… 

Ancak kazın ayağı pek öyle görünmüyor.

2025 yazında Avrupa kıtasındaki duruma bakılırsa, iklim krizine doğrudan bağlı ‘Böcek Patlamaları’ yaşıyoruz. 

Bu durum, sadece ekosistemleri değil, halk sağlığını ve günlük yaşamı etkiler düzeye ulaştı bile. 

Güney kasabalarımızda “kışın bile denize girebiliyoruz” heyecanı yaşanıyor, ama o yumuşak geçen kışlar bazı böceklerin kışın hayatta kalmasına neden oluyor. Bir sivrisinek şubat ayında gece yarısı kulağınızın dibinde vızlıyor.

Afrika ve Asya’dan gelen yeni istilacı türler, Avrupa ekosisteminde baskın hale geliyor. 

Kentleşme ve tarımsal değişim, doğanın bugüne kadar süregelmiş kendi düzeni içinde dengelemeleri azaltıyor. Bu da  çoğalmanın artmasına yardım ediyor. 

Karadeniz’de dadandığı fındık bahçelerinde yapraklarını yiyip, suyunu emdiği bitkilerin kökünü kurutan ‘kahverengi kokarca’ adlı bir böceğin bir çifti ile çocukları, sezonda 14 bin tane yumurta bırakıyormuş.

Fransa’nın bazı ormanlarında, deniz çamı ağaçlarını hedef alan parazit istilaları tespit edildi. 

250 yıllık ağaçlar kesilerek enfeksiyon önlenmeye çalışıldı.

2025 yazında Provence ve Occitanie bölgelerinde normalin iki katı kadar karınca istilası bildirildi. 

Özellikle ateş karıncaları (Solenopsis invicta) gibi istilacı türler, tarımı ve altyapıyı tehdit ediyor. 

Gene Güney Fransa’da Hyalomma marginatum cinsi “dev keneler” hızla yayılıyor. 

Bu tür, CrimeanCongo Hemorajik Ateşi (CCHF) riskinin taşıyor, o ülkede 11 bölgede tespit edilmiş.

Ayrıca, Fransa’da keneler tarafından bulaştırılan ensefalit (TBE) vakaları da artıyor. 

Sadece HauteSavoie bölgesinde 2021–23 arasında 71 vakanın bildirildiği görülmüş.

Paris civarında, artan nemle birlikte Asya kaplan sivrisineğinin (Aedes albopictus) yayıldığı açıklanmış.

Bu tür, Zika ve Deng humması gibi hastalıklar taşıyabiliyor.

Kentte metrolar, parklar ve restoran çevrelerinde sıçanlar sık görülen sorun hâlinde. 

Sıçan istilası kamusal sağlık ve temizlik açısından risk oluşturmaya devam ederken alternatif ve ekolojik çözümler bulunmaya çalışılıyor.

Marsilya’da söz konusu 1.5 milyonluk sıçan nüfusu karşısında, zehirsiz ve çevre dostu bir yöntem olarak sürüngen fare avcıları (ferret) kullanılmaya başlanmış.

Ferret projesiyle, 30–60 fare yakalanarak potansiyel 75.000 yavru doğumunun şimdilik önüne geçiliyormuş.

İtalya’nın Lombardiya ve Toskana bölgelerinde, bu yaz sivrisinek yoğunluğu %40 artmış. 

Venedik çevresinde hem turistlerin hem yerel halkın ısırık şikâyetleri nedeniyle her gün sağlık merkezlerine başvurduğu yazılıyor.

Güney İtalya’da zeytinliklerde böcek istilaları (zeytin sineği) nedeniyle rekolte düşüşü bekleniyor. 

Atina ve Selanik çevresinde, aşırı sıcaklarla birlikte böcek popülasyonu fırladı.

Termit ve karınca sorunları, özellikle eski binalarda ciddi yapısal hasarlara neden oluyor. 

Bataklık alanlarda sivrisinek kaynaklı hastalıklar (özellikle Batı Nil Virüsü) artış gösteriyor.

Fransa’nın Tarn-et-Garonne bölgesinde bulunan Varen köyünde, çok sayıda ateş karıncası bir elektrik panosuna hücum ederek sokak lambalarına kısa devre yaptırdı. 

Köyle bağlantı kesildi, vatandaşlar birkaç gün boyunca aydınlatmasız kaldı. 

Çöl çekirgesi Sürüleri ise Moritanya’nın Kiffa bölgesine kadar geldi. 

Bitkileri yerle bir eden, bazen bir evin duvarlarını bile silme kaplayan bu sürüler, bazı köylerde mahsûl bırakmayınca halk geçici olarak evlerini boşalttı.

Mayıs 2022’de Sardinya’da da, son 30 yılın en büyük çekirge istilası yaşanmıştı. 

60.000 hektardan fazla tarım alanı yok edildi. Bazı küçük yerleşimlerde tarım yapanlar kendilerini çiftliklerini terk etmek zorunda hissetti.

Banaskantha (Hindistan), Kenya, Somali, Etiyopya… 

Buralarda milyonlarca insan, gene çöl çekirgesi nedeniyle gıda üretiminin durma noktasına gelmesi sonucu yer değiştirdi. Toplu göçler görüldü.

Bu vakalar, böcek istilalarının artık sadece tarımda sorunlara yol açmadığını; altyapılara zarar verebildiğini, halkı yaşam alanlarını terke zorladığını gösteriyor.

2023–24 yıllarında Akdeniz’in güney kıyısında mavi köpekbalığılar (blue shark) ve great white (beyaz köpekbalığı) gözlemleri artış gösterdi. 

Normandiya’da da North Sea kıyısında birkaç kez köpekbalığı görüldüğü için plajlar bir süreliğine kapatıldı.

Son yıllarda Marmara Denizi’nde özellikle mahmuzlu camgöz (Squalus acanthias), dikenli vatoz (Raja clavata) ve çivili köpek balığı (Echinorhinus brucus) gibi türlerin kıyılara yaklaştığı sıkça haber oluyor.

Artış, deniz sıcaklıklarının yükselmesine, yunus ve orkinos balığı gibi av kaynaklarının geri gelmesine bağlanıyor.

Sonuçta böcek yoğunluğu turizm sektöründe, açık hava etkinliklerini ve konaklamaları olumsuz etkiliyor. 

Tarımda ürün hasarları maliyetleri arttırıyor.

Bir halk sağlığı sorunu olarak sivrisinek kaynaklı hastalık risklerini yükseliyor. 

Kent yaşamında park, yeşil alan hatta ‘balkon’ kullanımı düşüyor.

Avrupa Çevre Ajansı’nın 2025 raporuna göre, iklim değişikliği kaynaklı böcek vakaları, önümüzdeki 10 yıl içinde en az 2 katına çıkacak. 

Bazı Bilim insanları, bu durumu “yeni normal” olarak tanımlıyor.

Bu nasıl bir “normal” olarak addediliyor bilemiyorum, sadece boğucu yaz sıcağıyla değil, bir de böcek ve hayvan istilasıyla boğuşulduğunu biliyorum.

Karıncalar evde, Sivrisinekler gece-gündüz her yerde, yaban hayvanları şehirlerde… 

Balıklar oksijensiz denizlerin kıyılarında, ölü.

Bunlar bozulan bir ekolojik dengenin semptomları.

Kırk küsür yıldır yılın en az yarısını geçirdiğim Bodrum’daki bahçemde bu yıl Haziran ayının henüz ilk günlerinde aşırı sıcağa ve sivrisinek sürüleri saldırısına sadece dört gece tahammül edebildim.

Bu da benim naçiz bir gözlemim olsun. 

İklim krizi sadece kutuplarda değil.

Artık yatağınıza, balkonunuza kadar sokuldu.

Ek: 

Kafka’nın, Gregor Samsa’yı neden bir “böceğe” dönüştürdüğüne ilişkin o romanda bir açıklama yok.

Bir internet sitesinde rastladığım yoruma göreyse, “Dönüşüm’ün Almanca orijinal metninde Gregor’un bir “böcek“e değil, “ucube haşere“ye dönüştüğü anlatılıyor.”

Kafka kelimelerini büyük bir özenle seçmiş ve çevirmenler “Ungeziefer” kelimesini ellerinden geldiğince yakın bir karşılıkla çevirmek zorunda kalmışlardır. Bir amatör böcekbilimci olan ancak Almanca’ya %100 hakim olmayan Vladimir Nabokov ise, Gregor’un ‘belirli bir böcek türü’ olduğuna karar vermiş ve bu nedenle kanatlarının olduğunu ve aklına gelseydi uçup gidebileceğini gözlemlemiştir. 

Ama bu bakış, metnin kendisi tarafından desteklenmemektedir” denilmiş.

Yorumda, Gregor’un durumunun Kafka’nın gerçekte kullandığı “Ungeziefer” kelimesi üzerinden düşünülmesi öneriliyor: 

“Onun istenmeyen ve nahoş bir rahatsızlık anlamına gelen tüm çağrışımlarıyla.”

Bunu da, bana biraz fazla rahatlıkmış gibi gelen 

Yeni Normal Soğukkanlılık” için eklemek istedim.

ÇOK OKUNANLAR