Bugüne kadar sanıyordum ki;
Ülkeme yaz geldi mi…
Ağustos böcekleri, cırganlaşıp ötmeye başladı mı…
Mümkünü yok, Sezen’den, Harula’dan, Ege şarkılarından başka müzik dinlemem.
Akdeniz neşesinden başka hiçbir coğrafya koparamaz beni…
Şam yani, Orta Doğu’nun, ne Şam’ı ne şekeri alıp götürebilir beni bu sahillerden.
Geçen haftaya kadar öyle sanıyordum.
***
İki hafta önce Spotify ve öteki streaming platformlara Mustafa Ceceli’nin yeni bir şarkısını yüklediler.
Şarkının adı “Tutuşmuş Karadeniz…”
Ama ne şarkı…
Önce onu dinleyin, sonra beni…
***
Bana göre “Limon Çiçekleri”nden beri yaptığı en güzel şarkı.
Günlerdir her gün yeniden yeniden dinliyorum…
Beni tanıyanlar görse gözlerine inanmaz…
Odada tek başıma fırlayıp, kollarım yukarda, ellerimi hafif aşağı sarkıtmış, ayaklarım horon koreografisinde, resmen Karadeniz oynuyorum yahu.
Tutamıyorum kendimi…
***
Bu Mustafa Ceceli’de hep beni kışkırtan şeytanımsı bir tüy var.
Zaten, yaş maş dinlemiyorum, her an, her saniye teşneyim…
O da her şarkısında beni bir şeylere tahrik etmeye teşne..
Ne diyordu yıllar önce Limon Çiçekleri’nde.
“Günahını boynuma
Seni koynuma alayım…”
Allahaşkına, insanı böylesine günaha davet bir “İkinci Yeni şiir dizesi” var mı…
Baştan çıkmaya hazır insan, tabi ki baştan çıkarmaya da taliptir.
Bu iki cümle, en muhafazakarımızı bile hem baştan, hem yoldan çıkarıp, hem de sevap işlemiş gibi hissetirmez mi…
***
Limon çiçeklerinin altında doğan insanlar işte öyle yoldan çıkarılır.
Ya Karadeniz’de fındık ağaçlarının altında, çay tarlalarında dolaşanlar..
Onlar nasıl baştan çıkarılır?
Bu şarkıda o da var…
“Ben yoldan çıktım
Bezdum efulim
Hele sen bi evet de
Aşkı görsünler.”
***
O yetmez…
Burası Karadeniz…
Mutlaka bir de silah olacak tabi..
Ama öyle sevgiliyi vuracak kalleş bir tabanca değil.
“Boştur tabancam,
Yoktur kurşunum
Sevdaluk kavgam
Böyle bilsinler”
Tabanca boş, kurşun yok..
Tek kavga sevda…
***
İki haftadır düşünüyorum…
Bir Egeli olarak bir Karadeniz şarkısı beni niye bu kadar etkiler?
Mustafa Ceceli Ankaralı.
Baba Çankırılı…
Anne Romanya göçmeni.
Sezen desen İzmirli…
Yani bu Karadeniz şarkısını, İzmirli Sezen Aksu ve Ankaralı Mustafa Ceceli birlikte yazmışlar.
Şarkıyı çok sevdim. Çünkü arkasında bu ülkeyi bu ülke yapan bütün coğrafya var.
***
Şarkıya devam edelim:
“Ula ula ula seveyirum da
Ula ula ula öleyirum da
Karlı dağlar deleyirum da
Yar seni alıp kaçayirum da”
“Tutuşmuş Karadeniz
Ben mi Söndüreyim…”
***
Ve sonunda öyle bir “Uyyy” geliyor ki…
O “Uyy’u” her duyduğumda aklıma Volkan Konak’ın sıcacık halkçılığı geliyor.
Kazım Koyuncu’nun “Ben Seni Sevduğumi’sini” hatırlıyorum.
Fuat Saka, İsmail Türüt, Koliva, Resul Dindar, Hülya Polat, Karadeniz’in bütün güzel çocukları gözümün önünde sahneye çıkıyor.
Şu karanlık günlerde öyle iyi geliyor ki bu şahane koro, bu şarkı içimde öyle büyüyor ki…
***
İşte o an öteki coğrafya geliyor aklıma…
Orta Doğu’nun bütün melaneti üzerimize çökmüşken, bu şarkı, bu şarkılar beni öyle kendime, bizi, hepimizi kendimize getiriyor ki…
Son günlerin üzerime basan sıkıntısını yırtıp atıyorum, haykırmaya başlıyorum…
Eyy Orta Doğu, Damaşk’ın da senin olsun, Şam’ın da, şekerin de senin olsun…
***
Sonra kendi kendimize konuşuyorum.
Biz bize yeteriz…
Yetiyoruz işte birbirimize…
O 2000 yıldır birbirinin gırtlağına sarılmış Orta Doğu’nun Suveyda’sında, aşireti, aşiretsizi kalaşnikofları doldurup doldurup birbirinin üzerine boşaltırken,
Biz tabancaları boşaltmışız, adres sormayan kurşunları kovanlardan atmışız, belimizde boş tabancalar, aşk şarkıları söylüyoruz işte böyle…
“Bizim en güçlü gerçek iç cephemiz işte bu” diyorum.
***
Yaşşa Sezen…
Yaşşa Musafa Ceceli.
Çok iyi geldiniz bana…
Anlayacağınız, şu güzel Ege yazında durup dururken, şarkıdaki hayali Karadenizli kız beni de yoldan çıkardı…
Siz de bu yaz bu şarkıyla yoldan çıkmak isterseniz…
Hiç durmayın yoldan da baştan da çıkın…
Söz…
Hepinizin günahı da benim boynuma…