İskenderun’da şehit düşen iki askerimizi konuşmaya devam ediyoruz. Dün burada aceleci davrandım, Milli Savunma Bakanlığı’nın yayınladığı otopsi sonucundan hareketle erken bir sonuca vardım, askerlerimizin gıda zehirlenmesinden öldüğünü söyledim.
Böyle söylememin basit bir sebebi vardı: Bir askeri er eğitim alayında, hele de Deniz Kuvvetlerinin er eğitim alayında susuzluktan ölünmeyeceğini varsayıyordum. Olsa olsa gıda zehirlenmesinin neden olduğu aşırı sıvı kaybından öldüklerini düşündüm askerlerin. Bunu söylerken, halen aynı sebeple hastanede tedavi gören beş askerin daha olmasını da gıda zehirlenmesinin bir sonucu olarak yorumluyordum.
Ama sonradan gelen bilgiler, askerlerin o sıcağın altında ağır bir spor ve eğitim yaptıklarını ve sahiden de susuz kalarak öldüklerini ima etmeye başladı. Hem askerlerin koğuş arladaşları hem de siyasetçiler ısrarla bu iddiayı dile getiriyordu.
Açık söyleyeyim, eğer sahiden bu askerler düz bir susuzluk nedeniyle öldüyse Türk Silahlı Kuvvetleri’nin bu ölümlerin hesabını kurumsal olarak vermesi çom daha zor olacaktır.
Umarım bu konuda bir adli soruşturma devam ediyordur ve suçlular ile kusurluları öğreniriz.