Korkulu hatırlatma: Dünyada 30 kişiden biri hepatitli, Türkiye’de dört kişiden birinde virüs var
28 Temmuz 2025

Sağlık Bilimleri Üniversitesi (SBÜ) Gülhane Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Cumhur Artuk AA muhabirine yaptığı açıklamada, hepatitin bulaşıcı virüsler ya da bulaşıcı olmayan etkenlerin neden olduğu bir karaciğer iltihabı olduğunu belirtti.

Hepatitin karaciğer hasarı ve kanser de dahil olmak üzere bir dizi sağlık sorununa yol açtığını vurgulayan Artuk hepatit virüslerinin A, B, C, D ve E olmak üzere 5 ana türü bulunduğunu, bu virüslerin hepsinin karaciğer hastalığına neden olabilse de bulaşma yolları, hastalığın şiddeti, coğrafi dağılım ve korunma yöntemleri gibi önemli noktalarda farklılıklar gösterdiğini söyledi.

Doç. Dr. Artuk, hepatitin B ve C türlerinin yüz milyonlarca insanda kronik hastalığa yol açtığına, bu türlerin aynı zamanda karaciğer sirozu, karaciğer kanseri ve viral hepatit kaynaklı ölümlerin en yaygın nedeni ve önemli bir halk sağlığı sorunu olduğuna dikkati çekti.

Bulaşıcı hastalıklara bağlı ölüm nedenleri arasında üst sıralarda yer alan hepatitin yılda tahmini 1,8 milyon kişinin ölümüne neden olduğunu ifade eden Artuk “Dünya çapında tahmini 304 milyon insan hepatit B veya C ile yaşamaktadır ve çoğu için test ve tedavi henüz mümkün değildir.” dedi.

Artuk, hepatit virüslerinin neden olduğu hastalıklar hakkında küresel farkındalık oluşturmak amacıyla 28 Temmuz’un “Dünya Hepatit Günü” ilan edildiğini bu yılki temanın “Hepatitleri Adım Adım İnceleyelim” olarak belirlendiğini dile getirdi.

Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) küresel sağlık stratejisine değinen Artuk, “2022-2030 yıllarını kapsayan strateji ile 2030 yılına kadar yeni hepatit enfeksiyonlarının yıllık 520 bine, hepatit kaynaklı ölümlerin 450 bine düşürülmesi hedefleniyor. Acil ve sürdürülebilir bir eylemde bulunulmazsa, viral hepatitin 2030 yılına kadar 9,5 milyon yeni enfeksiyona, 2,1 milyon karaciğer kanseri vakasına ve 2,8 milyon ölüme neden olması bekleniyor. Hepatit B aşılamasının yaygınlaştırılması, hepatit B ve C için önleme, test ve tedaviye erişimin iyileştirilmesi ve farkındalığı artırmak ve bulaşmayı azaltmak için hedefli halk eğitimi kampanyaları yoluyla büyük ölçüde önlenebilir.” diye konuştu.

“Aşı ve hijyen önlemleri hastalıktan korunmada etkili”

Hepatit A’nın genellikle kirlenmiş (kontamine) su ve besinlerle bulaştığını ve kötü hijyenik koşullarda salgınlara neden olabildiğini belirten Artuk, çocukluk çağlarında hafif belirtilerle geçirilen hepatit A enfeksiyonunun, ileri yaşlarda daha ağır seyrettiğini ve şiddetli karaciğer hastalığı ile ölümlere yol açabildiğini vurguladı.

Doç. Dr. Artuk, Türkiye’de hijyen kurallarına ve temizlik koşullarına uyum, temiz su kaynaklarına ulaşımın artışı, sosyoekonomik koşullarla ilgili diğer göstergelerin iyileşmesi ve 2012 yılı sonu itibarıyla başlayan hepatit A uygulamaları sonucunda enfeksiyonun görülme sıklığının azaldığını hatırlattı.

Hepatit B ve C’nin kan yoluyla, sterilize edilmemiş tıbbi aletlerle, ortak enjektör kullanımı, korunmasız cinsel temas ve anneden bebeğe geçiş gibi yollarla bulaşabildiğini aktaran Artuk, şu bilgileri verdi:

“Hepatit B hastalığından korunmanın en etkili yolu aşılanmadır. Ülkemizde Hepatit B aşısı 1998 yılı itibarıyla rutin çocukluk çağı aşı takvimine eklenmiştir. Aşılanmayla ülkemizde hastalığın görülme sıklığı azalmakla birlikte, halen mücadele edilmesi gereken bir halk sağlığı sorunu olmaya devam etmektedir. Hepatit C virüsüne karşı aşı henüz bulunmamaktadır ancak kullanılmaya başlayan yeni ilaçlarla tedavide yüzde 95’in üzerinde iyileşme sağlanmaktadır. Aşı dışında hepatitlerden korunmanın en etkili yolu, bulaş yoluna ilişkin koruma önlemlerinin alınmasıdır.”

“Viral Hepatit Önleme ve Kontrol Programıyla erken tespit sağlanıyor”

Artuk, hepatit D virüsünün ise hepatit B virus (HBV) enfeksiyonu olan kişilerde hastalığa yol açtığını vurgulayarak, “HBV’nin yokluğu enfeksiyon yapmaz. HDV kan ve kan ürünleri temasıyla, kas içi veya damar içi enfeksiyonlarla deri ve mukoza yoluyla ve cinsel yolla bulaşabilir.” ifadesini kullandı.

Hepatit E virüsünün (HEV) de fekal-oral (dışkı ile temas) yol ile bulaşabildiğini vahşi ve evcil hayvanlarda bulunduğunu, akut enfeksiyona yol açtığını dile getiren Artuk, gebelikte geçirildiğinde hepatit E hastalığının daha ciddi seyrettiğini özellikle gebelerde son 3 aylık dönemde düşük, erken doğum, ciddi karaciğer yetmezliği ile ölüm riskinin artmasına sebep olabileceğini, bu virüsün de bir tedavisinin ve aşısının olmadığını anlattı.

Doç. Dr. Artuk, Sağlık Bakanlığı, Türkiye Viral Hepatit Önleme ve Kontrol Programı (2024-2030) stratejileri kapsamında viral hepatitler açısından farkındalığın artırılması, viral hepatit bulaşının önlenmesi, yeni vaka sayısının azaltılması, hastalığın erken tespiti ve hastaların tedaviye yönlendirilmesiyle siroz ve kanser gelişiminin önlenmesinin hedeflendiğini kaydetti.

Prof. Sakarya: Türkiye’de her 100 kişiden 24’ünde hepatit virüsü var

Dünya Hepatit Günü dolayısıyla açıklama yapan Prof. Dr. Serhan Sakarya, Türkiye’de her 100 kişiden 24’ünde hepatit virüsü bulunduğunu söyledi. Hastalığın erken dönemde belirti vermeyebileceğini belirten Sakarya, özellikle Hepatit B’ye karşı aşılama ile ciddi oranda korunma sağlandığını vurguladı.

)Dünya Örgütü (DSÖ) tarafından belirlenen 28 Temmuz Dünya Günü’ne özel açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Serhan Sakarya, hepatit hastalığının iyi tanınması gerektiğinin mesajını verdi. Hepatit konusunda en büyük sorunun kan yoluyla ve cinsel yolla olan bulaş olduğunu söyleyen Prof. Dr. Serhan Sakarya “Türkiye’de her 100 kişiden 24’ünde hepatit görülüyor” dedi.

Dünya Hepatit Günü dolayısıyla hepatit hastalığı hakkında açıklamalarda bulunan  Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Serhan Sakarya, hepatit hastalığını iyi tanımak gerektiğinin altını çizdi.

Prof. Dr. Serhan Sakarya, “Hepatit, karaciğer hücrelerinin hasarlanmasına bağlı gelişmiş olan klinik bir tablo olarak özetlenebilir. Bu tablo birçok nedene bağlı olarak gelişebilir. Enfeksiyon hastalıkları başta olmak üzere otoimmün hastalıklar, yediğimiz içtiğimiz gıdalara bağlı olarak gelişen hepatitler ya da ilaca bağlı toksin olarak gelişen hepatitler bunların hepsi hepatit olarak tanımlanır. Ama toplum içinde akla gelen en önemli şey mikroplarla olan hepatitlerdir. Bu nedenle hepatitleri iyi tanımlamak gerekiyor” dedi.

Grip gibi bulaşıyor

Hepatitlerin bulaşma şekli hakkında bilgi veren Prof. Dr. Serhan Sakarya, “Bulaşıcı hepatitler tıpkı grip, nezle, zatürre gibi bulaşır. Hepatit virüsü denilen A, B, C, D ve E’den oluşan virüsler ve bunun yanında bazı diğer virüsler örneğin; Epstein-Barr, Sitomegalovirüs (CMV), brusella, tüberküloz gibi mikroplar karaciğeri tutaraktan hepatit yapabilir. Fakat bizim çoğunlukla enfeksiyon olarak viral hepatitler dediğimiz bu saydığım A, B, C, D ve E’lerdir. Bunların bazıları ağız yoluyla bulaşır. Yani gıdalar yoluyla bulaşır, bazıları da kan yoluyla bulaşır. Özellikle A ve E, gıda ve suyla bulaşan hepatit türü olup, salgın yoluyla seyredebilir. Bunlar genellikle yaşa ve bağışık yanıta bağlı olarak farklı klinik şekilde seyredebilir. Çocuklarda genellikle hafif seyrederken, büyüklerde ağır seyreder. Çünkü büyüklerde bağışık yanıt daha güçlü olduğu için hastalığa karşı daha güçlü cevap vermekte ve bu cevap da karaciğeri yıkmaktadır. Bağışıklık ne kadar güçlüyse o kadar çok karaciğerde tahribat oluşuyor. Ağız yoluyla bulaşan hepatitlerde klinik değişken olmakla birlikte yüz güldürücüdür çünkü kronikleşme riski yoktur. Hepatitlerde en çok korkulan, kronik karaciğer hastalığı olan siroz ya da kanserdir. Onun için bu saydıklarımızda bu risk yoktur. Ama Hepatit B de ve Hepatit C de bu riskler çok yüksektir. B ve C kendi başına birer virüsken D ise inkoplekt tam virüs olmayan bir bulaşandır” açıklamasını yaptı. Prof. Dr. Serhan Sakarya, hepatitler konusunda en büyük sorunun kan ve cinsel yolla olan bulaş olduğunu vurguladı.

Hepatit C için bir olmadığını ve bu virüsün kan yoluyla bulaştığını ifade eden Prof. Dr. Serhan Sakarya, “Hepatit C’ye karşı aşı yoktur. Kan yoluyla bulaşır ve de siroz ve kanser yapma riski yüksektir. Fakat yeni çıkan antiviraller yüzde 100 edebilme özelliğine sahiptir. Ama B için hasta olduğunuz takdirde yapılacak olan tedavi ile tamamen virüsten kurtulma şansınız yüzde 8 ile 12 arasındadır. Onun için ömür boyu tedavi olma ihtiyacı ortaya çıkabilir” diye konuştu.

Aşılanma çok etkili

Hepatite karşı korunmanın yollarına dikkat çeken Prof. Dr. Serhan Sakarya, özellikle Hepatit B’ye karşı geliştirilen aşıyı hatırlatarak, “Hepatit B’ye karşı yapılan aşılar; Hepatit B’ye ve dolayısıyla Hepatit D’ye karşı koruma sağlıyor. Bu aşılar çocukluk döneminde yapılması gereken aşılardır. Türkiye’de de yapılan çalışmalar göstermiştir ki aşılanma hastalık oranını ciddi oranda düşürmüştür. Buna farklı bir gözle bakarsak, bir kronik karaciğer hastasının tedavi maliyeti yaklaşık olarak 10 binlerce insanın aşılanması maliyeti kadardır. Dolayısıyla aşılanma bu anlamda çok önemli. Özellikle sağlık çalışanları ve gelişen nesil için tamamen temiz bir ülke ve çevre yaratılabilir. Bunun en güzel örneği Küba’dır. Aşılanma sayesinde 2012 yılından beri hiç vaka görülmeyen ülke haline gelmiştir” mesajını verdi.

Türkiye’de her 100 kişiden 24’ünde Hepatit B görüldüğünü aktaran Prof. Dr. Serhan Sakarya, hepatit hastalığının belirtileri hakkında bilgi verdi. Hastalığın akut ve kronik dönemleri olduğunu ayrıca sessiz taşıyıcı diye konuşulan bir dönemi de olduğunu belirten Prof. Dr. Serhan Sakarya, “Akut dönem aynı enfeksiyonlar gibi başlar. Ateş kusma bulantı iştahsızlık gibi… Hemen arkasından gelişen bir sarılık hali olur. İdrar renginde koyulaşma, ciltte ve gözlerde sararmalarla hasta bunu anlar. Hepatitin de her enfeksiyon gibi başlangıcı benzerdir. Hastalığın alevlenme döneminde karaciğerdeki yıkım enzimleri çok artar. Cilt tamamen sararır, idrar rengi koyulaşır, dışkı rengi açılır. Hastada bu dönemde bile çok ciddi bulgular olmaz. Halsizlik dışında bazen hafif bulantı görülebilir. Hasta aksine kendini iyi hisseder. Bu çok sıkıntılı bir tablodur. Çünkü iyi hissettiği için tedavi adına gerekli olan istirahat ve kendine vermesi gereken önemi göstermez. Bu da çok hızlı bir şekilde alevli ve hızla ilerleyip hastanın ölümüyle sonuçlanabilen ve karaciğeri hemen hemen hepsinin yok olduğu organ yetmezliğine varabilir. Ya da kronik fazda kalabilir. Kronik fazın sonunda siroz ya da kanser olarak devam edebilir” ifadelerini kaydetti.

Öte yandan Prof. Dr. Serhan Sakarya, hepatitin belirtilerinin hastayı yanıltmasından kaynaklı bulaş olduğunda pek anlaşılamadığını belirterek, genellikle hastaların ameliyat öncesinde ya da check-up sırasında yapılan testlerle hepatit olduğunu öğrenebildiğini söyledi.

ÇOK OKUNANLAR