Suriye Demokratik Güçleri (SDG), ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack’ın Rakka, Deyrezzor, Haseke ve Tabka’dan çekilme talebini reddederek silah bırakmayacağını açıkladı. SDG Genel komutanı Mazlum Abdi de Doğu Suriye’nin Deyrezor bölgesinin önde gelen isimleri, kanaat önderleri ve aşiret liderleriyle bir toplantı gerçekleştirerek görüş ve öneriler aldı.
ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, mevcut Şam yönetiminin elini rahatlatmak ve SDG’yi merkezi yönetime entegre etmek için Kuzeydoğu Suriye yönetimi üzerindeki baskıyı arttırıyor. Barrack son olarak SDG’den Rakka, Deyrezzor, Haseke ve Tabka bölgelerinden çekilmesini ve silahlarını teslim etmesini talep etti. Ayrıca bu bölgelerdeki doğal kaynaklar ile sınır kapılarının Şam yönetimine devredilmesini istediği ileri sürüldü.
SDG Temsilcisi Sihanouk Dibo yaptığı açıklamada bu talepleri kabul etmediklerini duyurdu. Dibo, SDG’nin silah bırakmayı düşünmediğini çünkü kademeli olarak Suriye ordusuna entegre olmayı planladıklarını ifade ederek, “ABD ile herhangi bir anlaşmazlığımız yok” dedi.
Dibo, SDG’nin, taraflar arasında bir mutabakata varılması durumunda Suriye Halk Meclisi seçimlerini memnuniyetle karşılayacağını sözlerine ekledi.
Aşiretlerle dikkat çeken görüşme
Sözcünün açıklamaları Suriye sahasındaki güç dengeleri ve SDG’nin gelecekteki siyasi-askeri konumlanması açısından dikkatle izlenirken SDG Genel Komutanı Mazlum Abdi, Deyr Ez Zor’un önde gelen isimleri, kanaat önderleri ve aşiret liderleriyle bir toplantı gerçekleştirdi.
Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) dün resmi X hesabı üzerinden yapılan açıklamaya göre, toplantıya Mazlum Abdi’nin yanı sıra, SDG Genel Komutanlık üyesi ve YPJ Genel Komutanı Rohılat Efrin, Şam hükümetiyle Diyalog Komitesi Eş Başkanı Foza Yusuf ve Komite Sözcüsü Yasir es-Süleyman, Deyrizor Askeri Meclisi ve İç Güvenlik Güçleri komutanlığı, Deyrizor Sivil Meclisi ile çok sayıda aşiret lideri ve bölgenin kanaat önderleri katıldı.
Toplantıda bir konuşma yapan Abdi, Suriye’deki siyasi, askeri, güvenlik ve ekonomik duruma ilişkin son gelişmeleri değerlendirdi. Abdi konuşmasının devamında, “Nefret söylemlerinin terk edilmesi ve toplumsal barışın tesisi için ortak çalışmanın önemine” vurgu yaptı. “Deyrizor halkının ve sivil-askeri kurumlarının Şam hükümetiyle gelecekte yapılacak herhangi bir anlaşmada rol sahibi olacağına dikkat çeken Abdi, “SDG bölgedeki istikrar ve güvenliğin güvencesidir ve görevlerini herhangi bir tereddüt veya gecikme olmaksızın sürdürecektir” diye konuştu.
Tesaa World medya kuruluşunun aktardığına göre Abdi görüşmede “SDG’nin Deyrezzor’dan başlayarak devlet kurumlarını, asker dahil, Suriye hükümetine teslim etme düşüncesini” de açıklayarak bunun Şam yönetimi ile yapılacak görüşmelerde ele alabilecekleri” sinyali verdi.
Rakka ve Deyrizor kentlerindeki 12 önde gelen Arap aşireti ise SDG’ye karşı genel ayaklanma çağrısı yapan bildiriyle ilgilerinin olmadığını açıkladı.
İlham Ahmed: Müzakere değil görüşme, diyalog
Kuzeydoğu Suriye’deki defacto Özerk Yönetimi Dış İlişkiler Eş Başkanı İlham Ahmed, Erbil merkezli Rûdaw’a verdiği röportajda Suriye’deki mevcut duruma ve geleceğe yönelik vizyonlarına dair açıklamalarda bulundu.
Ahmed, Şam ile yürütülen sürecin tam anlamıyla bir “müzakere” olmadığını, daha çok Suriye krizine çözüm bulmayı amaçlayan bir “diyalog” ve “görüşme” olduğunu belirtti. Ahmed, temel hedeflerinin Suriye’nin birliği içinde, tüm kimliklerin tanındığı bir ortaklık kurmak olduğunu vurgulayarak, görüşmelerdeki en büyük anlaşmazlığın “entegrasyon” kavramının tanımı olduğunu; Şam’ın bunu bir “devralma” olarak gördüğünü, kendilerinin ise “karşılıklı tanıma ve iradeli katılımı” esas aldığını söyledi.
Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) Suriye ordusuna entegrasyonunun 10 Mart anlaşmasında yer aldığını ancak bunun bir “teslimiyet” şeklinde olamayacağını ifade eden Ahmed, mevcut koşullarda silah bırakmanın gündemlerinde olmadığını, bunun “intihar” anlamına geleceğini ifade etti.
Adem-i merkeziyetçi bir Suriye talebi
Suriye’yi bölmek istedikleri yönündeki suçlamaları kesin bir dille reddeden Ahmed, asıl amaçlarının merkeziyetçi sistemin yarattığı sorunları aşmak olduğunu söyledi. Ahmed, eğitim, sağlık, iç güvenlik gibi yerel yetkilerin bölgelere devredildiği, “adem-i merkeziyetçi” bir Suriye modeli savunduklarını; sınırlar, pasaport ve dış politika gibi konuların ise merkezde kalabileceğini belirtti.
Türkiye ile “dolaylı” ve “açık bir kanal” üzerinden görüşmelerin olduğunu doğrulayan Ahmed bunu çatışma yerine diyaloğu tercih etmek olarak niteledi. Ahmed, Kürdistan Bölgesi Başkanı Neçirvan Barzani’nin adem-i merkeziyetçi bir Suriye için arabuluculuk rolünü “takdire şayan” ve “olumlu” olarak niteledi.