İlk hava şehidi kadının mezar taşı müzesini bekliyor
31 Temmuz 2025

18 yaşındayken atlayıp paraşütünün açılmaması nedeniyle ölen “ilk hava şehidi Türk kadını” Eribe Kartal Hürkuş’un mezar taşı Vecihi Hürkuş adına açılacak müzede sergilenecek. 

Eribe Kartal Hürkuş, babası ve annesini bebek yaşta kaybettikten sonra Türk havacılık tarihinin en önemli isimlerinden olan dayısı Vecihi Hürkuş tarafından yetiştirildi.

Henüz 18 yaşında, 29 Ekim 1936’da düzenlenen Cumhuriyet Bayramı kutlamalarındaki atlayışı sırasında paraşütünün açılmaması nedeniyle yere düşerek yaralanması sonucu kaldırıldığı hastanede 1 gün sonra hayatını kaybeden Hürkuş, ilk hava şehidi Türk kadını olarak tarihe geçti.

Cebeci Askeri Şehitliği’ne defnedilen Hürkuş’un mezarı 2007 yılında yenilendi.

Bir süre sonra hasar gördüğü için molozların içine atılan 71 yıllık mezar taşı bulunduğu yerden Tayyareci Vecihi Hürkuş Müzesi Derneği Başkanı Bahadır Gürer ve beraberindekilerin girişimleriyle alındı.

Avukat Gürer tarafından ihya edilip, dernek binasında korunan mezar taşı, sponsor bulunması halinde kurulacak Vecihi Hürkuş Müzesi’nde sergileneceği günü bekliyor.

Dernek binasında oluşturulan köşedeki duvarda sabitlenen mezar taşında, Eribe Kartal Hürkuş’un fotoğrafının yanı sıra havacılık okulundan arkadaşı Sait Bayav’ın onun için kaleme aldığı, “Ziyaretçi! Dur. Burada, gömdüler bir yıldızı. Burada Eribe yatar, göklerin ilk Türk kızı. Eribe: Bulutlara sarıldın, kalbimizdesin bütün, ne çıkar sana kefen olduysa paraşütün” dizeleri de bulunuyor.

Bayav tarafından yaptırılan mezar taşında Hürkuş’un doğum tarihi 22 Kasım 1919, ölüm tarihi 29 Ekim 1936 olarak yer alıyor. Ancak hem Vecihi Hürkuş’un hatıratında hem de bu konuda yazılan kaynaklarda Eribe Kartal Hürkuş’un doğum tarihi 30 Ekim 1918, ölüm tarihi ise 30 Ekim 1936 şeklinde yer alıyor.

Vecihi Hürkuş’un kızı gibiydi

Tayyareci Vecihi Hürkuş Müzesi Derneği Başkanı Bahadır Gürer, AA muhabirine, Vecihi Hürkuş’un yeğenine “kızım”, Eribe Kartal Hürkuş’un ise dayısına “baba” diye hitap ettiğini söyledi.

Eribe Hürkuş’un babası Binbaşı Bedrettin Bey ve annesi Remziye Hanım’ın 1921 yılında Kurtuluş Savaşı’nda birer hafta arayla şehit düştüğünü belirten Gürer, “Vecihi Bey, annesi ve Eribe Hanım, Remziye Hanım’ın ölümünden sonra bir arada yaşıyorlar. Vecihi Bey, Nihir Hanım’a, annesine ‘anne’ diye hitap ettiği için Eribe de ‘anne’ diyor. Vecihi Bey’e de ‘baba’ diyor. Sanki anne, baba ve çocuktan oluşan bir aile gibi, hayatları bu şekilde. Eribe sürekli Vecihi Bey’in yanında, Vecihi Sivil Tayyare Mektebi’nde pilotluk eğitimi alıyor.” diye konuştu.

Havacılık faaliyetlerinin 1936 yılında yükselmesi, Türk pilotların yurt dışına gönderilmesi, yurt dışından pilotlar ve eğitimciler getirilmesi sebebiyle 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı törenlerine ayrı önem verildiğini aktaran Gürer, Eribe Kartal Hürkuş’un havacılık gösterilerine katılarak paraşütle atlamak istediğini ancak buna karşı çıkan Vecihi Hürkuş’un dönemin Türk Hava Kurumu Başkanı Fuat Bulca’nın isteği üzerine buna rıza gösterdiğini kaydetti.

“Vecihi Bey’in hayatındaki en büyük sarsıntılardan biridir”

Vecihi Hürkuş’un yeğenini kendisi gibi havacı yetiştirmek istediğini dile getiren Gürer, şöyle devam etti:

“29 Ekim törenleri için çok ciddi hazırlıklar var, büyük heyecan var. Eribe de orada atlamak istiyor. Vecihi Bey’e söylüyor. Vecihi Bey, ‘Ben seni kendim gibi bir pilot, bir havacı olarak yetiştirmek istiyorum.’ diyor, izin vermiyor. Bir gün Türk Hava Kurumu Başkanı Fuat Bulca bu çalışmalar arasında gezerken Eribe’ye, ‘Ne yapıyorsun, nasılsın?’, ‘Ne istiyorsun, ne olacaksın?’ diye soruyor. O da samimiyetle, ‘Ben paraşütle atlamak istiyorum ama babam buna izin vermiyor.’ diyor. Fuat Bulca bir süre sonra Vecihi Bey’i görüyor, ‘Aslan gibi kızın var, paraşütle atlamak istiyor ve sen izin vermiyormuşsun. Bunu sana uygun bulmadım.’ diyor. Amirlerine, büyüklerine karşı Vecihi Bey her zaman sevgi ve saygıyla yaklaşır. Bu sözler üzerine Vecihi Bey izin veriyor. Eribe Hanım, 29 Ekim’den 2 gün önce başarılı bir atlayış yapıyor ama ondan sonra boğazı şişiyor ve dolayısıyla sağlığı elverişli olmadığı için bir daha atlayış yapamıyor. O kadar ısrar ediyor ki 29 Ekim törenlerinde sabah erken saatte bir atlayış yapıyor. O atlayışta paraşütü açılmıyor ve yere çakılıyor. Hastaneye kaldırılıyor, gece ameliyata alınıyor. Vecihi Bey devamlı başında, arkadaşları başında. Sabaha karşı Eribe Hanım hayatını kaybediyor. Bu durum Vecihi Bey’in hayatındaki en büyük sarsıntılardan birisidir.”

Mezar taşının Ankara’dan İstanbul’a yolculuğu

Eribe Hürkuş’un 1936 yılında yapılan mezar taşının İstanbul’a gelme hikayesini anlatan Gürer, “2007 yılında Vecihi Hürkuş’un kabrine, oradan da Cebeci Askeri Şehitliği’ne gittik. Eribe Hanım ilk Türk kadın hava şehidi olarak orada yatıyor. Her zaman gidip ziyaret ettiğimiz yerdi. Doğrudan mezara gittik, mezar yoktu. Mezarın yerinde bir toprak yığını vardı.” dedi.

Gürer, mezarı o şekilde görünce araştırmaya başladıklarını, muhatap bulamadıklarını, buna ilişkin tutanak tuttuklarını anlattı.

“Bu mezar taşları çok eskimişti. Onun yerine tek tip mezar taşları yapılacak.” dendiğini ifade eden Gürer, işçilerin molozların arasından bulup mezar taşını getirdiğini söyledi.

Gürer, 1936 yılında bunu demir bir çerçeve içine koyduğunu kaydederek, “O demir çerçeve yıllarca paslanmış olmasından dolayı içindeki mermeri sıkıştırarak parçalamış ama dağılmamış, dökülmemiş vaziyette. Molozların arasından gelen mezar taşını minibüsün içine koyduk ve İstanbul’a getirdik.” diye konuştu.

Mezar taşını İstanbul’a getirdikten sonra ne yapacaklarını bilemediklerini aktaran Gürer, şunları belirtti:

“Mezar taşı, iki sene benim yatak odamda kaldı. Çünkü ne yapacağız, nasıl kullanacağız, nasıl değerlendireceğiz, nasıl koruyacağız bilmiyordum. Sonra iyi bir mermer ustası bulduk. Bunu arkasından yapıştırarak dağılmayacak hale geldikten sonra etrafındaki demirler kesildi. Yıpranmış, kırılmış birtakım yerler de vardı, onlar da temizlendi. Bu mezar taşı ileride kurabileceğimiz Vecihi Hürkuş Müzesi’nde Eribe Hanım’ın anısı olarak kalacak. Bunu ileride bir müzemiz olursa oranın canlı tarihi olarak değerlendirmeyi düşünüyoruz. Derneğimizin en değerli objelerinden bir tanesi, hikayesi olan bir taş.”

Gürer, Vecihi Hürkuş ve Eribe Kartal Hürkuş’la ilgili bilgi edinmek veya mezar taşını yerinde görmek isteyenleri dernek binasına davet etti.

ÇOK OKUNANLAR