Aynı ağrı kesiciyi almazsam diğeri işe yaramıyor gibi hissediyorum.
Saçımı Emrah taramazsa, aynada gördüğüm yansıma bana ait gibi gelmiyor.
Her gün aynı kahve markasını içiyorum çünkü diğerleri sanki mideme değil, kalbime dokunmuyor.
Aynı çay, aynı koku, aynı yol, aynı ritüel…
Alışkanlık mı bu? Yoksa bağımlılık mı?
Her insanın kendine has döngüleri vardır. Sabah ilk çayı nasıl içtiği, hangi yastıkla uyuduğu, kahvesini kaç şekerli sevdiği gibi. Ancak bazı insanlar için bu tekrarlar bir konfor alanından çok bir tutunma ipine dönüşür. Peki, bu bağlılık mıdır, yoksa adı konmamış bir bağımlılık mı?
Bağımlılık sadece maddeyle mi olur?
Hayır.
Bağımlılık, sadece alkol, sigara, ilaç ya da uyuşturucu üzerinden tanımlanamaz.
Bir insana da bağımlı olabilirsiniz, bir rutine de, bir markaya da, hatta bir kuaföre bile…
Bağımlılık; bir şeyin yokluğunda yaşamsal bir huzursuzluk, eksiklik, panik hissi yaratmasıdır.
Bağlılık ise bilinçli bir tercihtir, huzurla var olan bir sadakattir.
İkisi arasındaki çizgi çok incedir ama hayati bir fark taşır.
Peki neden bazı insanlar daha yatkın?
Genetik yatkınlık burada önemli bir başlık. Bazı insanların dopamin sistemleri, yani haz alma mekanizmaları farklı çalışır. O tatmin duygusunu tekrar tekrar yaşamak isterler.
Ama sadece genetik değil mesele.
Çocuklukta yaşanan terk edilme, sevgisizlik, güven duygusunun yeterince gelişmemesi de insanı bir şeye “bağlı” değil, “bağımlı” hale getirir.
Kendi örneğimden yola çıkarsam…
Benim maniküristim, kuaförüm, evdeki yardımcım, asistanım, akşam eve gittiğim yol, eve girince yaptığım işler, hangi çayı içtiğim, hangi köşede oturduğum…
Bunların yerinin değişmesi beni rahatsız ediyor.
Ezberim bozulursa huzursuz oluyorum ama sonra yine bir şekilde “yo-yo” gibi geri dönüyorum aynı döngüye.
Değişiklik beni değil, ben değişikliği zorluyorum.
Yeni şeyler denediğimde içimden bir ses fısıldıyor: “Bu sen değilsin.”
Ama bu beni kötü biri mi yapıyor?
Hayır.
Sadece kendimi güvende hissettiğim alanları kaybetmemek için bazen fazlaca “tutunuyor” olabilirim.
Sonuç: Her bağlılık bağımlılık değildir.
Ama her bağımlılık, bir zamanlar sadece bağlılıktı.
Bu ayrımı yapabildiğimizde, özgürlüğümüzle yüzleşiyoruz aslında.
Bir şey olmadan yapabiliyorsak, yerine yenisini koyabiliyorsak, alternatifleri denemeye açık hissediyorsak: Bağlıyız.
Ama o şey olmadan kendimizi yarım, eksik, güvensiz hissediyorsak: Bağımlıyız.
Belki bu yazıyı okuyan herkesin kendine sorması gereken bir soru var:
“Ben alışkanlıklarıma mı sahibim, yoksa alışkanlıklarım bana mı?”
Ya siz, bağlı mısınız? Yoksa bağımlı mı?