Çıplak şeytan tartıda!
03 Ağustos 2025

Bazılarımız sadakati gözlerde, bazıları cep telefonunda arar. Ama dijital çağın sadakat dedektörleri artık çok daha beklenmedik yerlerde… Mesela banyodaki tartınızda.

Geçtiğimiz günlerde sosyal medyada viral olan bir paylaşım hepimize “Evdeki eşyaların dili olsa da konuşsa!” dedirtti. Neyse ki artık konuşuyorlar. Bluetooth’la.

ABD’de yaşayan bir kadın, aldatıldığını eşinin kaldığı evdeki akıllı tartı sayesinde anladığını yazdı. Evet, yanlış okumadınız. Ne cepte mesaj, ne yakalanan bir selfie… Olayı aydınlatan, tartı!

Uygulamadaki kayıt gece 00:25 ve 00:26’da, art arda iki kez tartılmış bir “atanmamış kullanıcı” gösteriyor. Kilosu 120 lbs yani 54–55 kilo. Sorun şu ki, evde bu kiloda kimse yok. Kadın o sırada evde değil. Eşi 54 kilo değil.

Bazıları bu hikâyeye burun kıvırmış olabilir. Bir kadın evli sevgilisinin banyosunda tartı görünce hemen bir kilo kontrolü yapar mı? Ama benim gibi bulduğu her tartıda tartılmayı (misafirlikte, otelde, evde sabah akşam) alışkanlık hâline getirenlerdenseniz, bir kadının evli sevgilisinin banyosunda “tartı gördüm, tartıldım” demesi gayet anlaşılır.

Sonuç olarak, parfüm kokusundan değil, tartının hafızasından yakalanan ihanet dönemi… Hoş geldiniz, 2025. Peki, akıllı tartıdan gelen verilerle ihaneti öğrenen biri ne yapar? Uygulamayı silip hayata mı devam eder? Yuh, bir de evimde mi der? Yoksa… “belki hata olmuştur” diyerek tartıya ikinci bir şans mı verir?

İstatistiklere bakarsak tartı sayesinde açığa çıkarılmış bu aldatmada barışma şansı yüksek. Aldatmanın açığa çıktığı ilişkilerde çiftlerin yaklaşık %60’ı birlikte kalmaya devam ediyor. Ama gizli kalmış aldatmalarda ayrılık oranı %80’e kadar çıkıyor.

Aldatıldıktan sonra ilişkinin devam edip etmeyeceği, kesin bir “evet” veya “hayır” sorusu değil; birlikte çalışmaya istekli olmak ilişkiyi kurtarma ihtimalini ciddi şekilde artırır. Ama kolay mı? Değil.

Aldatmadan önce bağı güçlü olan çiftler, bu sarsıntıyı daha kolay atlatabiliyor. Evli çiftler, evli olmayanlara kıyasla daha çok birlikte kalıyor. Ve en önemlisi, çocuk sahibi olan çiftler, ilişkiyi bitirmek yerine toparlama yoluna daha sık gidiyor. Çünkü ihanet sadece iki kişiyi değil, etrafındaki her şeyi—çocukları, aileleri, ortak geçmişi—sarsıyor.

İlişki içindeki denge, sevgi ve güven bir anda bozuluyor; yerini kırgınlık, hayal kırıklığı, öfke ve yas duygusu alıyor.

Bu yüzden, aldatma sonrasında sadece aldatılanın değil, her iki tarafın da bir iyileşme sürecine girmesi şart. Aksi takdirde, o ilişki bir daha asla “biz” olamıyor.

Tabii en zoru da bu ihanetin bir otel odasında değil… kendi evinde yaşanması . İnsana en çok da “güvende hissettiği yerde yalnız bırakılması” koyuyor.

Bazılarımız ilişkiden önce kendine bir söz vermiştir: “Beni aldatırsa bir saniye düşünmem, çıkar giderim.” Ama iş başa geldiğinde, mesele sadece sadakat değil, aynı zamanda hayatla, hayallerle, beklentilerle, hatta çocuklarla da ilgili olur.

“Bir kere aldatan, hep aldatır,” der çevre. Ama içeriden bakınca işler daha karmaşık, daha katmanlıdır. Kalmak da zordur, gitmek de. Terk eden suçluluk duyar, kalan utanç.

Bazen aldatılan affetmeyi seçer, çünkü karşısında pişmanlığıyla kıvranan bir insan görür. Bazen de aldatma, iki taraf için de büyüme, yüzleşme ve dönüşüm fırsatına dönüşebilir.

İyileşen ilişkiler vardır. Ama o yol, kısa ve kolay değildir.

Bu arada tartıdan başka nereyi kontrol edebilirim diyenlere Netflix’in şifresine bir bakmalarını öneririm. Sevgili dizide kaldığı yeri bulmak için kendi şifresi ile giriş yapmış olabilir. A olur mu demeyin, biri yakalanacaksa şeytan dolduruyor ya da dolduran kadın şeytan olabiliyor.

ÇOK OKUNANLAR