Cinsel özgürlüğüne ve haklarına sahip çıkması açısından kadın mücadele tarihinde bence önemli bir yeri olması gereken bir büyük kadın da Lou Andreas Salome’dir. Salome düşünce sistemleri tarihi açısından da önemli bir kadındı.
Lou Andreas Salome (1861-1937) adlı bu güzel kadının erkekleri kendisine aşık edip sonra onlara acı çektirmek gibi bir huyu vardı. Arkadaşlık kurduğu adamlar arasında Friedrich Nietzsche, Sigmund Freud, Rilke ve Paul Ree olan Salome, Rusya doğumlu bir psikanalistti ve çok da iyi bir yazardı.
Sigmund Freud’a göre Salome kendisinin gördüğü en parlak beyinlerden bir tanesine sahip olan bir insandı. Gerçekten de kadınların felsefe çalışmasına izin bile verilmeyen bir dönemde Salome bütün sosyal engelleri yıkmış ve hem filozof olmuştu hem de kadın cinselliği ve anal-erotik hakkında devrimci yazılar yazmıştı. Seks ve evlilik konusundaki düşünceleri 21. yüzyılın ikinci yarısına özgü denilebilecek kadar ileri bir düzeydeydi. Evlilik ve sadakatin sevgiyi öldüreceğini söylüyordu. Kendisine aşık olan erkeklere istemeden de olsa acı çektirmesi de onun bu yönü ile bağlantılı olabilir.
İlk önce, Nietzsche ile arkadaş olan filozof Paul Ree ile tanıştı. Aşık olan Ree’nin evlilik teklifini kabul etmedi. Nietzsche onunla 1882 yılının mayıs ayında tanışınca aklı tam anlamıyla başından gitti. Nietzsche müthiş bir aşk acısı çekmeye başladı. Gerçi ona acılar çektiren ve çok da ilham veren bu tek taraflı aşk hikayesini, Irvin D. Yalom’un “Nietzsche Ağladığında” ve Lance Olsen’in “Nietzsche’nin Öpücükleri” romanlarından biliyoruz. O döneme ait olan ve sonradan çok meşhur olan bir fotoğraf da var. Fotoğrafta Salome at arabasının sürücü bölümünde elinde kırbaçla görülüyor ve atların yerinde ise Nietzsche ile Paul Ree bulunuyor. Bu tabii kurgu bir foto ama biz şimdi en azından biliyoruz ki, “Kadının yanına giderken yanında kırbaç götürmeyi unutmayacaksın,” diye büyük konuşan Nietzsche o kırbacı Salome’nin eline vermiş gibi görünüyor.
Aslında bazı yorumcular, Nietzsche’nin kadınlardan nefret etmesinin sebebinin de Salome’ye duyduğu aşka karşılık alamaması olduğunu söylüyorlar. (Aslında ben onun bu nefretinin kendisinin frengi olmasından kaynaklandığını düşünüyorum.)
30’lu yaşlarındayken Salome henüz 20’li yaşlarda olan ünlü şair Rilke ile tanıştı. Tabii Rilke de ona âşık oldu ama bu defa nasıl olduysa Salome de bu aşka karşılık verdi. Salome’nin isteği üzerine Rilke, Renee olan adını daha erkeksi olsun diye Reiner’a çevirdi. Salome Rilke’yle flört dönemindeyken ansızın Friedrich Carl Andreas’ın evlilik teklifini kabul etti. Ama Rilke ile gizli aşk yaşamaya devam etti. Rilke’nin Tolstoy ile tanışmasına aracı oldu. Andreas, “Eğer benimle evlenmezsen kendimi öldüreceğim,” dediği için onunla evlenmişti ama Salome’nin hayattaki tek gerçek aşkı Rilke oldu.
Dönemin önde gelen entelektüellerinden olan Salome felsefi açıdan uğraştığı sorunların çözümüne yardımcı olsun diye psikanalizle ilgili çalışmaya da başladı. Wiemar’da 1914’de düzenlenen psikoanalitik kongresine katıldı. O kongrede bulunan Sigmund Freud ilk önce Salome’nin aklına ve bilgisine aşık oldu. Salome, Freud’a tanışmak istediğini belirten bir mektup yazdı. Bu ilk mektupla başlayan yazışma, görüş alışverişi süreci 25 yıl boyunca sürdü. Kadın cinselliği üzerine “Die Erotik” (1919) adlı bir eseri bulunan ve ayrıca Ibsen’ın eserlerindeki kadın karakterler hakkında çalışması da olan Salome hakkında Freud şunları söylemişti: (Salome ayrıca Nietzsche felsefesi hakkında da bir analiz kitabı yazmıştı.)
“Korkunç bir zekâ… Onun yanına yaklaşan herkes, varlığının samimiyetinden ve uyumundan çok güçlü bir biçimde etkilenirdi; kadınlara özgü zaafların hiçbirinin hatta insani zaafların bile çoğunun onda bulunmadığını, yaşamı boyunca bunları aşmış olduğunu fark ederdi.”
Lou Andreas Salome 76 yaşında öldüğünde, Freud “Ona duyduğum aşkı ve hayranlığı açıkça söylemiş olmayı isterdim,” diyerek büyük pişmanlığını dile getirdi. Salome’nin yukarıda belirttiğim çalışmalarının yanı sıra “Im Kampf um Gott”, “Ruth”, “Rodinka”, “Ma”, “Fenitschka” ve “eine Ausschweifung ve Das Haus” (1921) isimli “Anneliese’s House” adıyla İngilizcesi bulunan romanı da vardır.
Editörlüğü Ernst Pfeiffer tarafından yapılan “Looking Back” adlı Salome’nin hatıralarını henüz okumadım ama okumaya başlamak için doğrusu sabırsızlanıyorum, gerçekten de son derece ilginç bir kadınmış Lou Andreas Salome.