Haliç Üniversitesi Konservatuvarı Türk Musikisi Bölümü öğretim görevlisi müzisyen Yiğit Deriga ABD’deki “Marvin Hamlisch International Music Awards”ın ana kategorisi olan film müziğinde birinciliği elde etti.
Türkiye’deki senfoni orkestraları için müzik besteleyen ve orkestra yöneten başarılı isimler arasında yer alan Deriga, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Queens College ile New York Şehir Üniversitesinin katkısıyla düzenlenen yarışmada “Oceanmaker” filmi için yaptığı besteyle ödül kazandığını söyledi.
Müzisyen olarak uluslararası anlamda prestiji yüksek bir yarışmanın parçası olmanın kendisi için önem taşıdığını anlatan Deriga, besteci Marvin Hamlisch adına düzenlenen yarışmada önce finalist olarak yer aldığını kaydetti.
Yarışmaya dahil olduğu “Oceanmaker” filmine değinen Deriga, “Bu filmi gördüğümde çok mutlu oldum. Film, dünyanın geleceğiyle ilgili çok etkileyici bir yapım. Dünyanın geleceğinde suyun önemini anlatan bir film. Film beni ilk izlediğimden beri çok etkilemiş bir yapımdı. Burada onu tekrar görmek benim için çok güzel bir duyguydu.” dedi.
Müziğin içerisinde yapıcı bir rekabet olduğuna işaret eden Deriga, şöyle konuştu:
“Bu yarışma, hep daha yeni ve daha iyiyi aramak maksadıyla içerisinde yer almak istediğim bir süreçti. Marvin Hamlisch Amerikalı bir müzik efsanesi ve dünyanın en başarılı müzik ödüllerini birçok kez kazanmış bir isim. Bu yarışma Marvin Hamlisch onuruna gerçekleştirilen bir organizasyon ve onur kurulunda Itzhak Perlman, Lang Lang gibi Batı klasik müziğinden önemli isimlerin yanı sıra seçici kurulda dünya çapında birçok yönetmen, film müziği bestecisi ve aynı zamanda Barbra Streisand, Catherine-Zeta Jones gibi sinema ve prodüksiyon alanlarında dünya çapında efsaneleşmiş isimler var.”
Deriga, yarışma sürecinde dünyanın birçok ülkesinden değerli müzisyenlerle birlikte olma fırsatı yakaladığını belirterek, şu ifadeleri kullandı:
“Bu değerli organizasyonda İsviçre’den İtalya’ya, Kore’den Çin’e, Mısır’dan İngiltere’ye çok değerli müzisyenler vardı. İzleyicilerin de katılımıyla gerçekleşen törende önce yarışmada yer alan diğer kategoriler ödüllendirildi. Gecenin finalinde ise ana kategori olan ‘film müziği’ne sıra geldiğinde heyecan doruktaydı. Törenin sonunda, ‘Şimdi sıra gecenin kazananında…’ şeklinde yapılan anonsta, yarışmanın kazananı olarak ismimi duymak, özellikle ‘İstanbul Türkiye’ olarak başlatılan anons bende tarif edilemez bir mutluluk ve gurur oluşturdu. Bu yarışmada ödül alan ilk Türk olmanın ve böyle önemli bir yarışmada ülkeme bu ödülü getiriyor olmanın mutluluğu tarifsiz. Bu mutlulukta benden desteklerini esirgemeyen Türk Hava Yolları ile Kültür ve Medeniyet Vakfına (KÜME) teşekkürü bir borç biliyorum.”
Prestijli bir yarışmada ana kategori kazananı olmaktan gurur duyduğunu dile getiren Deriga, “Ödülü aldıktan sonra, yarışma sürecinde verdiğim emeğin karşılığını bu şekilde almanın mutluluğu da apayrıydı. Öncelikle müzik hayatımın geldiği noktanın, büyük müzisyenler, sinema sanatçıları ve yönetmenlerden oluşan harika bir jüri tarafından takdir edilmiş olması çok anlamlı ve önemliydi. Yanı sıra bu ödül, heyecanla yeni çalışmalarımı üretmem için sabırsızlanmamı ve motive olmamı sağlıyor.” dedi.
“Önemli olan müziğin bir hikaye anlatıyor olması”
Deriga, müziğin sinemaya eşlik etmesi fikrinin 20. yüzyılın başlarında ortaya çıktığını anlatarak, “Başlarda sadece piyano ile genel olarak canlı performans şeklinde gerçekleşen bu süreç, ilerleyen zamanlarda kademeli olarak büyüyerek orkestra müziği haline gelmiştir. Bu süreç günümüzde elektronik müziğin güncel türlerinin etkisiyle devam etmektedir.” diye konuştu.
Film müziği sektörünün geniş bir yelpazeyi kapsadığını belirten Deriga, “Film müziği etiketi altında kabul görebilecek müzikleri dinlediğinizde, caz, elektronik, geleneksel, Batı klasik müziği gibi birçok türü kapsayabilecek özgün çalışma alanları görebiliriz. Örneğin Saint-Saens’ın bir Batı klasik müziği bestecisi olarak bilinen ilk film müziğini bestelemiş olması, önemli Hollywood bestecisi John Williams’ın birçok müziğinde Tchaikovsky’nin müziğini, temalarını kullanmış olması, Hans Zimmer’in kayıt teknolojileri üzerine yaptığı yenilikler ve oluşturduğu modern film müziği stili, aslında bu müziğin nasıl gelenekten gelip modern sanat içerisinde dönüşmeye devam ettiğinin bir göstergesidir.” dedi.
Deriga, sinema ile müzik arasındaki ilişkinin gelişmekte olduğunu söyleyerek, “Film müziğinde önemli unsur, müziğin bir hikaye anlatıyor olmasıdır. Sinemada yönetmenin anlattığına benzer bir şekilde müzisyenler de bir hikaye anlatmışlardır. Film müziği, filmin etkisi ve hikayenin derinliğini pekiştiren bir anlama sahiptir. Doğal olarak hala şekil değiştirmeye ve gelişmeye devam etmesi ve sinema sektörünün ayrılmaz bir parçası olması açısından her zaman büyük önem taşımaya devam edeceğini düşünüyorum.” ifadelerini kullandı.
Film müziklerinin oldukça geniş bir alana yayıldığına işaret eden Deriga, kendisinin de belgeselden korku türüne kadar farklı alanlarda ürünler verdiğini dile getirdi.
Deriga, müziğin “hayatın kendisi olduğunu” belirterek, şunları kaydetti:
“Müzik, herhangi bir duyguyu ifade etmenin etkili yollarından bir tanesi. Besteci için süreç bir hikaye anlatmaktır. Burada önemli olan izleyiciye hikayede ne vermek istediğiniz ve onu nasıl desteklediğinizdir. Aslında bizim film müziğiyle birlikte yaptığımız, bu hikayeyi destekleyerek onu anlatmaktır. Dolayısıyla buradaki en önemli unsur, enstrümasyon ve konuya felsefi olarak bakış açınızdır. Çünkü bir film müziğine başlamadan önce, o filmi okumak ve anlamlandırmak işin aslında en zor süreci. Zira burada önemli olan yönetmenin ne istediğini bilmektir. Bu anlamda türün kendisinden daha önemli olan, meseleye, o filme dair bakış açınızdır.”
“Uluslararası alanda varlık gösterebilmemiz çok önemli”
Türk müziğinin geçmişe uzanan birikime sahip olduğunun altını çizen Deriga, “Türk bir müzisyen olarak böyle bir ödülün sahibi olmam uluslararası alanda varlığımızı güçlendirmemiz açısından önemli diye düşünüyorum. Çünkü bu sadece bir yarışmayla sınırlı kalmadan aynı zamanda bundan sonra bu yolda benim gibi ilerlemek isteyen insanlar için de motivasyon olacaktır. Uluslararası alanda varlık gösterebilmemiz, müziğimizin dünya üzerinde gelecekteki pozisyonu açısından çok önemli.” dedi.
Deriga, geleneksel Türk müziğiyle yakından ilgilendiğini vurgulayarak, şöyle konuştu:
“Bunu profesyonel müzik yaşantımda daha detaylı öğrenmiş olmanın olumlu etkisini her zaman müziğime yansıttığımı düşünüyorum. ‘Oceanmaker’da klasik Türk müziği ile Batı müziği enstrümanlarının bir sentezini yapmıştım ve burada aynı zamanda elektronik müzik de bulunuyordu. Bu, Türk müziğinin diğer alanlarla da entegre olabileceğinin ve dünya sahnelerinde yer alabileceğinin bir göstergesi. Sonuçta kökleri eskiye dayanan geleneksel müziğimizin renklerini üzerimizde taşıyabilmek büyük bir zenginlik. Bu size diğer müzisyenlerden daha zengin ve zaman zaman farklı bir bakış açısı sağlıyor.”
Türkiye’de Türk ve Batı sanatları anlamında önemli isimlerin yetiştiğini belirten Deriga, sözlerini şöyle tamamladı:
“Ülkemizi birçok alanda elbette çok iyi temsil eden müzisyenlerimiz var. Farklı müzik türleri içerisinde bu şekilde yer alabiliyor olmamız, Cumhuriyet sonrasındaki müzik sanatının gelişimi göz önüne alındığında çok önemli bir noktada diye düşünüyorum. Dizi ve film sektörünün kültürümüzün yayılması üzerindeki etkisi şüphesiz son yıllarda oldukça büyük.
Ancak bunun yanında, büyük film müziği stüdyolarımızın ivedilikle kurulması ve dünya standartlarına ulaşması gerektiğini düşünüyorum. Sonuçta bu iş, iyi müzisyenler yetiştirmenin yanında fiziksel olarak da mekan ve teçhizat seviyeleri açısından oldukça önemli. Yapılacak yatırımların fiziksel ve manevi boyutları hesaplanırken, sadece Türk dizi ve film sektörünün kendi içerisinde gelişmesi değil, aynı zamanda dünya üzerinde iddialı bir potansiyele sahip olabilme hedefi de göz önünde bulundurulmalı. Bu hem bugün hem de gelecek nesiller için atacağımız temellerin sağlamlığı açısından çok önemli. Çünkü olay, bir duyguyu, bir hikayeyi anlatmak ve bunun için müzik sanatını kullanmak ise film müziğinin her zaman gelişmeye, değişmeye ve sektör olarak büyümeye devam edeceğine inanıyorum.”