Murat Çalık sessizliğini bozdu: Adli Tıp yaşam hakkımı yok saydı
18 Ağustos 2025

Beylikdüzü Belediye başkanı Murat Çalık kanser sınırında olduğunu gösteren iki hastane raporuna rağmen cezaevinden tahliye edilmedi Çalık, yaşadığı hastane süreçleri hakkında ilk kez konuştu. Çalık, “Adli Tıp Kurumu hiçbir tetkik yapmadan ‘nüks etmez’ diyerek insan hayatını bir cümleyle yok saydı. Yalnızca devletin bana tanıdığı en temel hakkı, yaşam hakkını savunuyorum” dedi.

İBB’ye yönelik tartışmalı soruşturmada tutuklanan Beylikdüzü Belediye Başkanı Murat Çalık geçmişte lösemi ve lenfoma tedavisi gördü. İki kez kanser atlatan Çalık’ın tahlil sonuçlarına göre, yeniden kansere yakalanmanın eşiğinde. Adli Tıp ikinci hastanede raporunda da hayati tehlikesi bulunan Çalık’ın cezaevinde kalabileceği iddiası ile görüş verdi.

Çalık hakkında çıkan Adli Tıp raporu vicdanları yaradı, isyan ettirdi.

Yaklaşık 21 kilo veren ve mama takviyesi ile yaşamını idame ettirmek zorunda kalan Çalık, sağlık sorunları ile ilgili ilk kez konuştu.

“Üçüncü kez yaşam mücadelesi veriyorum”

Tele1’den Ersin Eroğlu’nun haberine göre; Çalık, hastane raporunda açık şekilde hayati riskinin olmasına rağmen Adli Tıp’ın kararının insan hayatının tek cümle ile yok saymak olduğunu belirtti:

“Benim ilk kanser yolculuğum 1999 yılında lösemi teşhisi ile başladı. Hayatımın en zorlu mücadelesini verdim ve aylar süren tedavilerin ardından yeniden hayata tutundum. Ancak bu mücadele, bir daha hiç karşılaşmayacağımı umduğum bir gerçeği yaklaşık 10 yıl sonra yeniden önüme getirdi. Bu kez farklı bir yerde, lenfoma olarak karşıma çıktı. İkinci kez aynı azim ve inançla savaştım, yine kazandım.

Bugün ise, cezaevinde sağlık koşullarının ağır etkisi altında, üçüncü kez bir yaşam mücadelesi veriyorum. İzmir Katip Çelebi Üniversitesi’nin raporlarında açıkça ‘nüks riski, enfeksiyon riski, ciddi kilo kaybı ve sepsis – hayati tehlike oluşturur’ denmesine rağmen, Adli Tıp Kurumu hiçbir tetkik yapmadan ‘nüks etmez’ diyerek insan hayatını bir cümleyle yok saydı. Bu yalnızca benim değil, devletin hukuk ve sağlık sisteminin imtihanıdır.”

Hastane bahçesinde 78 yaşındaki annesi ile pencereden karşılaşması hakkında da konuşan Çalık şunları ifade etti:

“İzmir Şehir Hastanesi’nde tutuklu koğuşunda yatarken, bir akşam pencereden annemi gördüm. 78 yaşındaki annem çaresizlik içinde bana bakıyordu. O an, 1999’da ilk kanser teşhisi aldığım gün acilde annemin yüzündeki korku ve çaresizlik gözlerimin önüne geldi. Bir annenin gözlerindeki acı, aslında toplumun vicdanının acısıdır. Devlet, annelerin gözyaşını dindirmek için vardır; onları büyütmek için değil.”

Böbreklerinin iflas etmemesi için çaba sarf ettiğini belirten Çalık, imtiyaz değil yaşam hakkını savunduğunu dile getirdi. Çalık, şunları dile getirdi:

“Her gün kan değerlerim düşüyor, kilo kaybediyorum. Normalde 4.000-10.000 olması gereken beyaz kan hücrelerim hayati sınırların altında. Lökopeni, nötropeni ve malnütrisyon yaşıyorum. Yani vücudum hastalıklara açık halde. Böbreklerim iflas etmesin diye su içiyorum ama suyu yalnızca terle kaybediyorum. Bugün mama takviyesi ile ayakta durmaya çalışıyorum. Bunu kimseye sitem için söylemiyorum; yalnızca devletin bana tanıdığı en temel hakkı, yaşam hakkını savunuyorum. Ben kimseden imtiyaz istemiyorum. Yalnızca hukukun, devletin, vicdanın var olduğunu görmek istiyorum. Bir insanın hayatı, bir rapordaki tek cümleye indirgenemez. Bu mesele yalnızca şahsi bir dava değil, adalet ve vicdanın davasıdır. Devlet, vatandaşının yaşam hakkını koruduğu sürece güçlüdür. Bugün verdiğim mücadele, yalnızca kendi hayatım için değil, bu ülkenin adaletine olan inanç içindir.”

Çalık tutuklama gerekçesi hakkında da şunları ifade etti:

“19 Mart’ta gözaltına alındım, 23 Mart’ta tutuklandım. Tutuklanmama gerekçe gösterilen olay, 2015 yılında belediyede yalnızca danışman olarak görev yaptığım döneme ilişkindir. O dönemde kamu görevlisi değildim, herhangi bir imza veya tasarruf yetkim de bulunmamaktaydı. Bu iddia hakkında soruşturma yapılmış ve 2021 yılında mahkeme tarafından ‘takipsizlik’ kararı verilmiştir. Buna rağmen, beş aydır ailemden, sevdiklerimden ve görevimden koparılmış durumdayım. Bu tablo yalnızca şahsıma değil, adaletin kendisine zarar vermektedir.”

Çalık, cezaevindeyken ve arasında birçok kez sevk edildi. Bu süreçte sağlık durumu daha da bozuldu, ağır kilo kaybı yaşadı ve fenalaşarak anjiyo olmak zorunda kaldı.

Çalık, ilk biyosinin yeterli ‘görülmemesi’ nedeniyle ikinci kez kemik iliği örneği vermişti. Kemik iliği örneği işlemi en acılı biyopsi işlemlerinden biri olarak biliniyor.

ÇOK OKUNANLAR