‘Cumhur Reyonu’ yerine ‘Cumhur Marketi’ açsalar daha iyi olmaz mı?
22 Ağustos 2025

Perşembe sabahı biraz meşguliyetim vardı, gazetelere üstün körü baktım ve Yeni Şafak’ın cin fikirli haberini kaçırmışım.

Öğlenden sonra memlekette olan bitene hakim olmaya çalışırken bir türlü içinden çıkamadığım haberlerle karşılaştım. 

Haberlere göre bütün zincir marketlere (55 ayrı zincir) ‘Cumhur Reyonu’ adı verilen, daha çok taze meyve sebze satan reyonlar açılacaktı, bunların ismi de belirgin biçimde gözükecekti, burada üreticiden halka doğrudan ve market fiyatından daha ucuza ürün satılacaktı. 

Benim okuduğum haberler sanki bu proje gerçekmiş ve yarın sabah başlıyormuş gibi ona tepki gösteren muhalefet temsilcilerinin açıklamalarından oluşuyordu. Oysa ben bu reyonların açılacağına dair bilginin kaynağını arıyordum, kim demişti, kimin projesiydi bu?

Maalesef artık bizim web medyamız sanki herkes her şeyi her an biliyormuş da tek eksikleri son dakika gelişmesine ulaşmakmış gibi davranıyor, o yüzden haberin ucunu bulmak epey zamanımı aldı ama sonunda bunun YeniŞafak gazetesinin bir haberi olduğunu ve projenin de esasen bu gazetenin bir cin fikirliliği olduğunu, konunun hükümetle bir bağının bulunmadığını öğrenmeyi başardım.

Bir gazetenin haberinin nasıl ve neden sanki iktidarın bir projesiymiş gibi peşinen kabul gördüğü, kabul görmeyi bir kenara bırakın buna koca siyasi parti temsilcilerinin tepki verdiği konusu bence başlı başına üzerinde durulması gereken bir konu.

Bir gazete veya gazeteci iktidara yakın, hatta neredeyse militan bir iktidar destekçisi olabilir, dünyanın her yerinde böyle tipler var ve çoğunlukla onlar ciddiye alınmazlar. Ama bizde öyle değil. Necip Türk medyası mesela “Abdülkadir Selvi açıkladı” diye başlık atmaya bayılıyor. Yahu, ne demek “açıkladı”? Olsa olsa iddia eder, haber verir Abdülkadir Selvi.

Aynı mantık devam etmiş, “YeniŞafak açıkladı” olmuş ve ‘Cumhur Reyonları’ açılacağı gerçek bir proje sanılmış.

Bu deli saçması durum neyse ki Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın “Hükümetin böyle bir projesi de, hazırlığı da yok” açıklamasıyla ortadan kalktı ama bence bu konu en çok iktidar iletişimcilerinin üzerinde düşünmesi gereken bir konu.

Türkiye’de 2018 yılında ekonomi bakanı olarak Berat Albayrak’la tanıştığımızdan beri artık hiçbir cin fikre “hayatta olmaz” demiyoruz, diyemiyoruz. Patates-soğan depoları jandarma tarafından basıldı bu ülkede. Devlet sokaklara tanzim satış dükkanları açtı ucuz meyve sebze satmak için. Sözde özel ve özerk olan ama bir nevi devlet kuruluşu olan Tarım Kredi’ye marketler açtırıldı. Daha ne olsun?

Bütün bunların yaşandığı ülkemizde ‘Cumhur Reyonu’ saçmalığının hemen gerçekleşmiş gibi kabul görmesi biraz da bundan.

Türkiye’de enflasyon çok büyük bir sorun. Bu sorun herkesi ilgilendiriyor. Enflasyonu oluşturan önemli parçalardan biri gıda enflasyonu. İşte gıda enflasyonu da en çok ama en çok toplumun en yoksul kesimlerini ilgilendiriyor, onları vuruyor.

TÜİK rakamlarına göre Tayyip Erdoğan’ın Başkan, damadı berat Albayrak’ın da ekonomi bakanı olarak göreve başladığı Temmuz 2018’de, tüketici fiyatları endeks rakamımız 359,69 imiş. Yedi yıl sonra Temmuz 2025’de aynı endeks 3205,17’yi gösteriyor. Endeksin 7 yıllık artış oranı yüzde 891,1.

Siz enflasyon bu yıl yüzde 30’a düşecek diye sevinin, o yıllık rakamlar da bir avuntu aslında. Bakın esas oran bu, 7 yılda yüzde 891,1 artış!

Peki bu genel enflasyon artışı içindeki gıda kalemi ne kadar ve nasıl artmış? Gelin bir de ona bakalım. Bizim TÜİK’in kategorizasyonunda ‘Gıda ve Alkolsüz İçecekler’ diye geçen kategori tam olarak gıda enflasyonunu ölçüyor. Burada Temmuz 2018’de endeks değeri 409,72 imiş, Temmuz 2025’te endeks 4356,08’e yükselmiş. Artış oranı yüzde 1063,2. Dehşet verici bir rakam bu.

Bu gıda enflasyonun bir alt kategorisi var, taze meyve ve sebze fiyatlarını takip ediyor. Onun Temmuz 2018’de endeks değeri 458,48 imiş, Temmuz 2025’te endeks olmuş 4569,20. Artış oranı yüzde 996,6.

Gıda enflasyonunun, onun içinde de taze meyve sebze fiyatlarının artışının enflasyonun genel artış oranından bir hayli yüksek olduğunu görüyorsunuz. İşte Türkiye’de en yoksul kesimleri özellikle zorlayan şey bu.

Şimdi bu şartlarda hükümetin hayat pahalılığı ve enflasyonun temel nedenlerine yönelmek yerine böyle ‘Cumhur Reyonu’ gibi saçmalıklarla uğraşacağını, böyle cin fikirlerle karşımıza çıkacağını söylediğinizde kimse “Hadi ordan, yapmazlar öyle şey” demiyor.

Bence reyon açmakla yetinmesinler, Cumhur Marketleri açsınlar, bu marketin zararını da Merkez Bankası matbaasından karşılayıp gıdada ucuzluk getirsinler.

Ama öyle de olmaz. Onlar domatesi biberi, soğanı patatesi de kendi partililerinden almak, hatta onlara piyasa fiyatının üzerinde fiyat vermek isterler ve Cumhur Marketi’nden gelen ucuzluk hepimize çok daha pahalıya patlar nasıl olsa…

ÇOK OKUNANLAR