Turizmde Çıkar Çatışması ve Yunan Adaları’na Kaçan “Homo Economicus”
24 Ağustos 2025

Son haftalarda Bodrum-Leros-Lipsi-Patmos güzergahında Ege’nin iki yakasını tekne sırtında dolaşırken şunu sık duydum:

“Deniz aynı deniz, güneş aynı güneş… ama fiyat/kalite dengesi komşuda daha iyi.”

Ekonomide “homo economicus” denen rasyonel insan modeli, keyif ile maliyeti yan yana koyduğunda, doğal olarak Yunan adalarına yöneliyor. Burada mesele sadece ucuzluk değil. Türk turist, artık ödediği paranın karşılığında insani ve adil bir deneyim de arıyor.

Komşu adalarda küçük tavernalarda hesap sürpriz yapmıyor, esnaf güler yüzlü, hizmet standardı istikrarlı. Türkiye’de ise fiyatlar Avrupa seviyesine, hatta daha ötesine, çıkmış durumda, ama hizmet kalitesi aynı hızla yukarıya tırmanmıyor.

Orta sınıf gözden kaçtı

Türkiye turizmi uzun süredir döviz bırakacak yabancı turiste odaklandı. Ancak orada da doyum noktasına gelindi; çünkü “value for money” yani verdiğin paranın karşılığını alma testinde sınıfta kalıyoruz. Bu tercih, yerli orta sınıfı sistemin dışına itti.

Oysa sağlam bir turizmin temeli, kendi vatandaşını da tatilde mutlu edebilmektir. Türk orta sınıfı bugün ya bütçesini zorlayarak yurtiçinde tatil yapıyor ya da valizini toplayıp Yunan adalarına, Balkanlar’a, Kafkasya’ya gidiyor. Haklı.

Bir ülke kendi halkına tatili lüks hale getirirse, turizmini de geleceğini de yabancıların ve fırsatçıların insafına bırakmış olur.

Çıkar çatışmasının gölgesi

Bir de yönetişim sorunumuz var. Turizm politikalarının başındaki isim, aynı zamanda sektörün en büyük yatırımcılarından ve işletmecilerinden biri. Yani hem hakem, hem oyuncu. Bu, ister istemez güven kaybı yaratıyor.

Bir turizm bakanının önceliği sadece kendl işini değil tüm sektörün stratejik çıkarlarını dengede tutmak, yerli ve yabancı turisti kapsayan adil bir sistem kurmak olmalı. Aksi halde hatalar dile getirilemez, sorunlar ötelenir ve büyür.

Aynaya bakma zamanı

Yunan adalarının cazibesi bir tesadüf değil, bize tutulmuş bir ayna:

•Fiyat/kalite dengesi bizde bozuldu. Avrupa fiyatlarıyla, düşük hizmet bir arada.

•Orta sınıf ihmal edildi. Lüks tesis ve yabancı turist odaklı bakış, iç pazarı kuruttu.

•Rekabet yanlış okundu. Yunanistan yalnızca ucuz değil; daha insani, daha öngörülebilir bir deneyim sunuyor.

Yeni yol haritası

Türk turizmi günü kurtarmak için fiyatları şişirerek değil, değer yaratarak büyüyebilir. Bunun için:

•Deneyim odaklı turizm: Gastronomi, butik oteller, doğa ve kültür rotaları.

•Orta sınıfa dönüş: Yerli turist için erişilebilir fiyat politikaları. Yabancılarda da herşey dahil değil kaliteli ve yüksek gelirli turiste harcamasının karşılığını tam vermeli.

•Şeffaf yönetişim: Kamu kararlarının özel çıkar gölgesinden kurtarılması.

•Nitelikli hizmet: Çalışanların eğitimi ve güvencesiyle kaliteyi kalıcı kılmak.

Son söz

Kendi vatandaşını mutlu edemeyen turizm, yabancıyı da uzun vadede elde tutamaz. Homo economicus’un yönünü belirleyen sadece fiyat değil; güven, insani yaklaşım ve kalite duygusudur.

İnsanlarımızı “Yunan adalarına kaçıyorlar” diye suçlamak yerine, “Onları nasıl geri kazanırız?” sorusuna odaklanmak gerek. Bırakalım halk keyfini, bütçesini, tercihlerini özgürce düşünsün; turizmciler ve hükümet de bunun için daha adil bir sistem kursun.

Türkiye’nin önünde iki seçenek var:

Ya günü kurtaran yüksek fiyatlarla hem orta sınıfını hem rekabet avantajını kaybedecek,

Ya da aynaya cesurca bakıp “nerede yanlış yaptık?” sorusunu sorarak turizmini sürdürülebilir ve kapsayıcı bir zemine oturtacak.

Karar bizim.

ÇOK OKUNANLAR