Bir gün Fatma Aslan’a hastaneden telefon geldi. Yıl 2008’di. Fatma Hanım daha 17 gün önce dünyaya bir bebek getirmişti ama bebeğini henüz eline alamamıştı, çünkü çocuk erken doğmuştu, gelişimini tamamlaması için hastanede bebek yoğun bakımda kuvözde tutuluyordu.
Gelen telefon, “Bebeğiniz maalesef hayatını kaybetti” diyordu. Fatma Aslan bu haberle çok sarsılmadı. Garip biçimde içinde bir his ona bebeğinin aslında ölmediğini söylüyordu. Ama yapacak bir şey de yoktu.
Bebek yoğun bakımda 17 gündür bakılmakta olan, henüz gelişimini tamamlamamış minicik bebekleri Aslan çiftine bir küçük kutu içinde teslim edildi. Onlar da çaresiz bebeklerini toprağa verdiler.
O günleri hatırlayan Fatma Hanım, “Ama” diyor, “Ben hiçbir zaman bebeğimin öldüğüne inanmadım, bebeğimin öldüğü söylendiği halde hiç acı çekmedim.”
İnsan bebeğini kaybeder de acı çekmez mi? Fatma Hanım bir süre sonra kendisinden şüpheye düşmüş ama içinde bir his hep bebeğinin yaşadığını söylüyormuş. Eşi Ercan Aslan’ı da ikna etmiş, bir süre sonra bu şüphesini tamamen gidermek için hukuk mücadelesine başlamış ve en sonunda, aradan 17 yıl geçtikten sonra bebeklerinin mezarını açtırıp DNA örneği aldırmayı başarmışlar.
O DNA İstanbul’a Adli Tıp Kurumu’na yollanmış mahkeme kararıyla ve bir süre sonra sonuç gelmiş: Anne Fatma Aslan haklı çıkmıştı, mezarda atan bebek onların bebeği değildi.
Fatma Aslan, “Bebeğimi hiç ölü hissetmedim, ilk günler biraz kritikti dediler ama sonra her gün iyiye gidiyordu” diyerek 17 yıldır süren belirsizliğin ardından soruşturmanın yeniden başlatılmasını sağladı.
Anne Fatma Aslan, “Eğer ben anneysem, oğlum yaşıyor. Saçları, kaşı, kirpiği vardı ve gayet sağlıklı bir bebeğe benziyordu. İlk iki gün durumunun biraz kritik olduğunu söylediler, sonradan ‘her gün iyiye gidiyor’ dediler. Ben bebeğimi hiç ölü hissetmedim. Kendimi sorguya çektim; bebeğim ölmüşken ben neden acı hissetmiyorum diye düşündüm” ifadelerini kullandı.
Peki ama şimdi soru şu: Ölen bebek kimdi ve kime aitti? Aslan çiftinin bebekleri nerede?
Fatma Aslan ve Ercan Aslan’ın adalet arayışı bitmedi, aksine yeni başlıyor.
