Gökyüzünde Yol Ayrımı: Türkiye’nin Hava Gücü Takviye Arayışı…  Riskler, NATO Güvencesi ve Savunma Geleceğimiz
28 Ağustos 2025

Türkiye’nin etrafındaki ateş çemberi daralıyor. Ukrayna semaları seyir füzeleri ve kamikaze İHA’larla kesintisiz bombardıman altında. Gazze-Doğu Akdeniz hattı kırılganlığını sürdürüyor. Suriye-Irak sahasında İsrail’in ve Rusya’nın hava sahası ihlalleri sıradan hale geldi. Çıplak gerçek şudur: Güçlü hava kuvvetleri ve katmanlı hava savunması olmayan ülkeler gökten vuruluyor; şehirleri, enerji hatları ve kritik altyapıları saatler içinde yerle bir edilebiliyor. Kara ve deniz kuvvetleri ne kadar güçlü olursa olsun, 21. yüzyıl savaşlarında asıl belirleyici unsur hava hâkimiyetidir.

Bu tablo, Ankara’nın önüne hayati soruyu koyuyor: Gökyüzümüzü hangi platformlarla, hangi ittifak dengeleriyle ve nasıl bir savunma sanayii vizyonuyla koruyacağız?

Nesillerin Kapışması: Eurofighter mı, F-35 mi?

Eurofighter Typhoon, Avrupa’nın çok uluslu mühendislik ürünü; yüksek çeviklik, güçlü itki-ağırlık oranı ve Mach 1.2–1.5 bandında süperseyir kabiliyetiyle klasik hava-hava muharebelerinde hâlâ ölümcül. “Yakın dövüşün gladyatörü” denilebilir.

F-35 Lightning II ise beşinci neslin standardı: stealth (radar görünmezliği), sensör füzyonu, ağ-merkezli harekât sayesinde “görmeden görme/vurma” üstünlüğüne sahip. Yalnızca bir uçak değil, hava muharebesinin oyun kurucusu.

Eurofighter yakın menzilde hâlâ rakipsiz çeviklik sunarken, F-35 uzak menzilde “oyunu değiştiren” bir platform. Türkiye’nin önündeki tercih, sadece teknoloji değil; aynı zamanda hangi ittifaka, hangi bağımlılıklara yaslanacağımızın tercihi.

2019 Kırılması: S-400–F-35 Hattı

Türkiye, 2019’da S-400 alımı nedeniyle F-35 programından çıkarıldı. Oysa Eskişehir ve Ankara’da parçaları üretiliyor, yüz adetlik sipariş planlanıyordu. ABD ve AB, o dönemde Türkiye’nin istediği “Patriot veya SAMP/T” hava savunmasını vermemişti.

2025 yazı itibarıyla Washington’un tutumu değişmiş değil: “S-400 ile F-35 bir arada olmaz.” F-35’ler Yunanistan’a, İsrail’e teslim ediliyor; bu da Doğu Akdeniz’de Türkiye aleyhine bir güç asimetrisi yaratıyor.

Köprü Çözüm: F-16 Block 70 ve ÖZGÜR Modernizasyonu

Kısa vadede Türk Hava Kuvvetleri’nin omurgası F-16’lar. 40 adet yeni Block 70 siparişine onay çıktı. Başlangıçtaki 79 modernizasyon kiti alımı 2024 sonunda iptal edilerek, ASELSAN–TAI işbirliğiyle ÖZGÜR modernizasyonuna yönelindi. Paket bedeli yaklaşık 7 milyar dolara indi. Teslimatlar 2028’e kadar sürecek.

En kritik kazanım: ASELSAN MURAD AESA radarı. Halihazırda AKINCI TİHA üzerinde uçuyor, F-16 ÖZGÜR prototipinde entegrasyonu başladı. Bu sayede 2030’ların başına kadar caydırıcılığı ayakta tutacak bir köprü çözüm sağlanacak.

Hızlandırıcı Seçenek: Eurofighter Typhoon

2025 yazında Birleşik Krallık–Türkiye arasında Typhoon için mutabakat zaptı imzalandı. Almanya’nın yıllardır süren vetosunu kaldırmasıyla süreç hızlandı. Masada en fazla 40 uçak var.

Ege ve Doğu Akdeniz’de hava-hava üstünlüğü kısa sürede takviye edilebilir. Ancak birim maliyeti ~110 milyon $, işletme maliyeti F-16’nın üç katı. Dolayısıyla bu tercih, bütçeye ciddi yük bindirecek.

Uzun Vade: KAAN’ın Takvimi ve İhracat Ufku

Milli Muharip Uçak KAAN, 21 Şubat 2024’te ilk uçuşunu yaptı; 2025’te test kampanyası genişletildi. Temmuz 2025’te Endonezya ile 48 uçaklık, yaklaşık 10 milyar $’lık ihracat anlaşması imzalandı.

Bu, KAAN’ın sadece milli bir platform değil, uluslararası pazarda rekabetçi bir ürün olabileceğini gösteriyor. Ancak kritik riskler var: motor ve aviyoniklerde dışa bağımlılık, bütçeye ağır yük ve programın olgunlaşma hızı. KAAN’ın operasyonel hale gelmesi 2030’ların ortasını bulacak.

Katmanlı Hava Savunması: Çelik Kubbe

Hava üstünlüğünü yalnızca savaş uçakları değil, katmanlı hava savunma sistemi garanti eder.

•SİPER Blok-1 2024’te envantere girdi, 2025’te seri kabul testlerini geçti.

•HİSAR-A+/O+ orta-kısa menzilde görevde.

•Ankara, tüm yerli sistemleri “Çelik Kubbe” şemsiyesi altında bütünleştirmeyi hedefliyor.

Avrupa ise SAMP/T NG–ASTER B1NT hattında başarılı testler yaptı. Türkiye’nin bu sisteme yönelik ilgisi yeniden canlandı; yerli sistemlerin üstünde tamamlayıcı bir katman işlevi görebilir.

NATO Gerçeği: Güvence ve Soru İşareti

25 Haziran 2025 Lahey NATO Zirvesi bildirisi, 5. maddeyi “sarsılmaz” biçimde teyit etti ve 2035’e kadar savunma harcamalarının GSYH’nin %5’ine çıkarılmasını karara bağladı. Türkiye için bu, büyük fırsat ve büyük yük demek.

NATO güvencesi kâğıt üzerinde sağlam, ama siyasî pazarlıklara kurban gitme ihtimali var. Körü körüne bağımlılık, Ankara için risk. Rus ve Çin sistemleriyle ittifaka meydan okumak da gerçekçi değil. Çıkış yolu: NATO’ya yaslanırken, aynı anda kendi özerk hava kabiliyetlerini yaratmak.

Stratejik Yol Haritası: “Bugünü Emniyete Al, Yarını İnşa Et”

1. Bugün (2025–2030):

•F-16 Block 70 tedariki

•ÖZGÜR modernizasyonu + MURAD AESA

•Olası Eurofighter alımıyla Ege–DAkdeniz’de hava-hava üstünlüğünü hızla takviye

2. Yarın (2030’lar):

•KAAN’ı olgunlaştırmak

•İnsansız muharip sistemler (loyal wingman) ile ağ-merkezli mimari kurmak

•Motor ve aviyoniklerde yerlileşmeyi hızlandırmak

3. Kalkan (eşzamanlı):

•SİPER–HİSAR katmanlarını Çelik Kubbe’de bütünleştirmek

•Avrupa ile SAMP/T NG işbirliğini “üst katman” için açık tutmak

Son Söz

Türkiye’nin hava gücü tercihi, yalnızca bir envanter listesi değildir. Bu aynı zamanda:

•Risk algımızın nasıl yönetileceğinin,

•NATO’ya ne kadar yaslanacağımızın,

•dış tedarik darboğazlarını nasıl aşacağımızın,

•savunma sanayiini hangi hızda büyüteceğimizin aynasıdır.

Gökyüzünde verilecek karar, yalnız Hava Kuvvetleri’nin değil, Türkiye’nin 21. yüzyıldaki jeopolitik kaderinin belirleyicisi olacaktır.

ÇOK OKUNANLAR