Bugünlerde herkes oturduğu yerin, sokağın yeniden belirlenen emlak rayiç bedelini öğrenme, artış oranına bakıp dava açıp açmamayı düşünme aşamasında. Ülkede en çok konuşulan konunun bu olduğunu söylemek yanlış olmaz.
Rayiç bedel, bir gayrımenkulün o belediye sınırlarındaki en düşük satış bedeli anlamına geliyor. O yüzden, rayiç bedel aslında çoğu durumda “rayiç bedel” falan değil. Malum “rayiç” geçerli demek. Çoğunlukla gayrımenkullerin o gün için geçerli değeri, belediyenin belirlediği bu “rayiç bedel”in üzerinde.
Neyse o başka bir tartışma. Rayiç bedeller 4 yılda bir güncelleniyor. Bu güncelleme her seferinde bu yıl olduğu gibi tartımaya sebep oluyor. Ama bir kere belirlendi mi, izleyen yıllarda rayiç bedel “yeniden değerleme oranı” denen ve Cumhurbaşkanı tarafından ilan edilen oranın yarısı kadar arttırılıyor, bir nevi otomatiğe bağlanıyor.
Bu bedel iki sebeple önemli: 1. Gayrımenkuller için her yıl belediyeye ödenen emlak vergisi bundan hareketle hesaplanıyor; 2. Gayrımenkulün alım satımında bu bedele dayalı olarak tapu harcı belirleniyor.
2026’da ödenecek emlak vergileri için rayiç bedellerde, özellikle de büyük kentlerin bundan 4 yıl önce tarım arazisi veya düz arsayken bugün konut imarına açılmış bölgelerinde yüzde 5 bine yakın artışlar var. Bu vergiler insanların canını sıkacak miktarlara yükseliyor bu bölgelerde. Ama şehirlerin sadece buraları değil, her yerinde ciddi artışlar var.
Aslında artışın bir bölümü normal. Çünkü hem enflasyon çok arttı buı son dört yılda hem de emlak değerleri. Ama tabii bunu o vergiyi ödeyeceklere anlatmak zor.
Fakat bu rayiç bedel artışlarının bir başka sonucu daha var, esas bence tartışılması gereken konu o.
Türkiye 2019 yılında büyük tartışmaların ardından düpedüz bir servet vergisi olan ve bu yüzden bana göre Anayasaya da, evrensel hukuka da aykırı olan yeni bir vergiyi devreye aldı: Değerli Konut Vergisi.
Bu vergi şu anda değeri 15 milyon 709 bin liranın üzerinde olan konutlara uygulanıyor. 15 milyon 709 bin lira dediğiniz, güncel kurla 400 bin dolar bile etmiyor. Bugün diyelim İstanbul’da 400 bin dolara 3 odalı bir ev bulmak hiç kolay değil. İstanbul’da bu anlamda zaten çok sayıda ev “değerli konut” sınıfına giriyor ve vergisi ödeniyor.
Ama şimdi, rayiç bedel artışıyla birlikte çok daha sıradan apartman daireleri de ansızın “değerli konut” sınıfına girecek ve emlak vergisinin yanısıra bu evler için değerli konut vergisi de ödenecek.
Emlak rayiç bedelleri her yıl devletin ilan ettiği yeniden değerleme oranına bağlı olarak artsa bile işte görüyorsunuz 4 yılda bir yeniden de güncelleniyor. Oysa değerli konut vergisi rakamı hiç böyle bir güncellemeye tabi olmadı, bu rakam sadece yeniden değerleme oranına bağlı olarak arttırılıyor ve öyle olduğu için de neredeyse 1+1 daireleri bile kapsar hale gelmiş durumda. Seneye durum daha da vahimleşecek.
Emlak vergisi artışı neyse ama hiç değilse bu değerli konut vergisi rakamı sahiden “değerli” konutları kapsar hale getirilse…