Şu son 25 yılda Cumhuriyet Halk Partisi’nin kendini mağdur ve saldırı altında hissettiği çok şey oldu. Ama son birkaç gündür yaşananlar, 19 Marttan beri yaşananlarla birleşince herhalde bu partinin başına gelen en ağır şey, hatta belki en gerçek şey.
CHP’nin böyle durumlarda, yani kendini mağdur hissettiği durumlarda sık sık ergen tepkileri verdiğini kim bilir kaç kere burada eleştirdim. CHP defalarca Meclis’i boykot etti, sonra döndü vaz geçti mesela.
Şimdi ilk defa, 19 Marttan beri böyle sürdürülemez tepkilerin yerine daha kalıcı bir yöntem buldular. Partinin İstanbul il örgütüne kayyum atandığında da soğukkanlılıklarını kaybetmeden bir sürdürülebilir mücadele yolu seçtiler.
Yüksek Seçim Kurulu’nun dünkü kararı çelişkili gözükebilir, beğenmeyenler de var ama önemli bir karar aslında. Kararın özü, CHP’nin olağan kurultayı için ilçe kongrelerini sürdürmesi.
Şimdi CHP meşruiyet içinde kalarak bu yolu yürüyecek. Yani bir yandan mesela İstanbul için, mesela genel merkez için kongre başvuruları yapıldı, iki ayrı olağanüstü kongre yapılacak. İstanbul kongresi, Asliye Hukuk’un kayyım kararını boşa düşürecek, genel kongre veya kurultay ise gelecekte parti tüzel kişiliği için alınacak bir kayyım kararını peşinen yok etmeyi amaçlıyor.
Ardından zaten olağan kongre geliyor. İstanbul’da örneğin kasım sonuna kadar yeni il kongresi yapılacak, yeni delegeler ve yeni ilçe yönetimleriyle. Bütün iller de kongrelerini tamamladığında CHP’nin bu kez olağan kurultayı yapılacak ve böylece geçmişin üzerine sünger çekilecek.
Eğer CHP’ye karşı kasıtlı bir yargı kuşatması varsa, bu kongrelere rağmen yargı hareketlerine devam edecekse bu da kamuoyuna sergilenecek.
Sekter ergen tepkileri yerine bu yolu seçti CHP yönetimi.