Meşhur hikayeyi duymuşsunuzdur: Bir seçim gezisi sırasında bir otobüs dolusu SHP’li başlarında genel başkan Erdal İnönü, bir yol kenarı lokantasında yemek molası verirler.
Garson gelir, Erdal İnönü’ye “Ne alırsınız” diye sorar. Erdal Bey bütün nüktedanlığıyla, “Bir şey almayız, biz birbirimizi yeriz” der.
CHP’deki iç çekişmeleri daha güzel anlatan bir örneğim yok.
Geçen hafta parti içindeki iç çekişme iyice arttı. Şunu anlıyoruz, CHP’de en az 10 İstanbul il delegesi, bu yazın başından beri Asliye Hukuk mahkemelerine 2023’teki İstanbul il kongresinin iptali için dilekçe vermiş. Dilekçeler birbirine çok benziyor.
Bunların tamamı mahkemelerden red cevabı almış. Sonunda bir tanesini kabul eden bir Asliye Hukuk mahkemesi bulunmuş. İşte kayyum ataması öyle oldu.
Sadece kongre iptali değil. Ankara’da devam eden 2023 Kasım ayındaki kurultayla ilgili davayı açanlar, ihbar mektupları yazanlar, savcıya gidip “Kurultayda 50 milyon dolar dağıtıldı” diyenler de CHP’li.
Mesele CHP Kurultaylarıyla da ilgili değil.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan defalarca söyledi, 19 Marttan beri devam eden Ekrem İmamoğlu başta onlarca kişinin hapse girmesine neden olan soruşturmalarla ilgili ihbar dosyaları da Ankara’dan, CHP’nin içinden İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına ulaştırıldı.
Bu dosyaların 2023’teki kurultay öncesinde savcılığa gönderildiğine dair ciddi iddialar var; yani amaç aslında İmamoğlu’nun önünü kurultay (ve yaklaşan yerel seçim) öncesinde kesmek, partide Kemal Kılıçdaroğlu hakimiyetini sürdürmekti. Bugüne ve Tayyip Erdoğan’a kısmet oldu o dosyaları kullanmak.
Bütün bu yazdıklarım, medya çevrelerinde çok iyi bilinen “sır”lar. Ama bir CHP Omerta’sı var, bu konular yazılmıyor.
CHP’de Ekrem İmamoğlu-Özgür Özel yönetimi ile o zamanlar (ve bugün) hala CHP’nin başına geri dönme hesapları yapan Kemal Kılıçdaroğlu çekişmesi, CHP’ye yakın medyada da sarsıntılara neden oldu. Mesela Kemal Kılıçdaroğlu’na yakın gözüken KRT krize girdi; HalkTV zorlu bir süreçten geçti. SözcüTV’de Yılmaz Özdil gitti, yerine başkaları geldi vs. Hatta Nefes gazetesi girişimini bu çekişmelerle ilişkilendirenler bile oldu.
Birkaç gün önce bu CHP içi çekişmeleri HalkTV’nin web sitesinde İsmail Saymaz yazdı, sosyal medyada başına gelmeyen kalmadı İsmail’in. CHP’nin iç çekişmesi ile CHP ile Tayyip Erdoğan iktidarı arasındaki mücadele nedense paralel ilerliyor ve bazıları bu paralelliği duymaya bile tahammül edemiyor.
Zaten Tayyip Erdoğan ve ekibinin iletişim stratejisinin temelinde de bu yatıyor: Konuyu getirip CHP içi kavgalara bağlamak, sürekli kendi içinde kavga eden bu partiden ne köy ne de kasaba olacağını söylemek.
CHP içi kavgalar yalan değil ama.
Mesela, kırk yılın Gürsel Tekin’ini nereye koyacaksınız?
Deniz Baykal video skandalı yüzünden istifa ettiği gün gözyaşlarını tutamayan, o sıra daha Kemal Kılıçdaroğlu adı ortada yokken genel başkanlık için adı bile geçen Gürsel Tekin, şu kayyumluk meselesiyle bütün siyasi geçmişini çöpe atmış oldu.
CHP’liler aylardır Kemal Kılıçdaroğlu’na “Kayyum olarak atanırsam görevi kabul etmem” dedirtmeye uğraşıyorlar ama o demiyor, tam tersine sözde “yakın çevresi”ne “Partiyi ortada bırakmam” dediği haberlerini yayıyor.
Gürsel Tekin de göreve “Ortada bir cenaze var, onu kaldırmaya geldim” diyerek başladı, “Partiyi mahkeme koridoruna düşürenler utansın” dedi.
Parti il merkezindeki 5 bin polisin içeri girip tam işgali gerçekleştirmesine kadar arabasında 45 dakika bekledi Gürsel Tekin.
Aslında bu parti içi muhalefetin varlığı CHP’nin zayıflığı değil gücü. Ama muhalefet denen şey fikirle yapılır, belden aşağı vuruşla, iktidarla el altından uzlaşıp polis-adliye marifetiyle değil.
Ortada CHP’deki iç muhalefet adına söylenen önemli bir tane fikir, o muhalefeti mevcut yönetimden ayrı düşüren bir fikri uyuşmazlık söyleyebilir misiniz? Ben söyleyemem.
Güzel örneği dün akşam Özgür Özel 125 bin kişilik Kadıköy mitinginde vermiş aslında.
2023’te yapılan İstanbul il kongresi çok çekişmeli geçti, bugün mahkemenin görevden aldığı Özgür Çelik kongreyi kıl payı denebilecek az bir farkla kazanabildi. CHP İstanbul’da karpuz gibi ortasından bölünmüştü iki aday arasında.
Ama şimdi ne oldu? Partiye kayyum atanınca iki yıl önce karpuz gibi bölünen delege bir araya geldi, hep bir ağızdan olağanüstü kongre için imza verdi.
Bazı durumlar ayrılıkları bir kenara bıraktırıyor. Ama bakın Gürsel Tekin veya Kemal Kılıçdaroğlu için öyle bir şey yok.
Kılıçdaroğlu düne kadar yönettiği, düne kadar üzerinde dev gibi posteri asılı olan partisinin İstanbul il binasına 5 bin polisin girmesine karşı kuvvetli bir mesaj verdi de ben mi görmedim?
CHP içindeki bu iç çekişmeleri, belden aşağı vuruşları görmezden gelmenin kimseye bir faydası yok.