İrem Hanım,
70 yaşındayım, eşim 60. 5 yıldır evliyiz. Ben artık biraz daha sakinlik istiyorum ama karım sürekli talepkâr. Kapıda karşılarken bile baby doll giyip parmağıyla ‘gel gel’ yapıyor. İlk zamanlar gurur duydum, hatta eğlendim. Ama artık yorulmaya başladım. Ona ‘hayır’ demek istemiyorum, kırılmasın diye susuyorum. Fakat bu tempo beni zorluyor. Karım neden bu kadar istekli, ben neden yetişemiyorum? Ne yapmalıyım?
Değerli “yorgun ama şanslı” okurum,
Şunu bilmelisin: Senin derdin aslında birçok erkeğin gizliden gizliye hayali! 60 yaşında hâlâ arzulu bir kadınla evli olmak büyük şans. Ama senin bedenin 70 yaşında, yani tempon farklı. Bu çelişki çok insani. Kadınlarda 50–60 yaş ikinci bahar olabilir. Menopoz sonrası bazı kadınlarda cinsel özgürlük artar. Gebelik kaygısı yoktur, hayat deneyimi vardır, özgüven yüksektir. Senin eşin tam da bu evrede: Bedenini ve arzularını özgürce yaşıyor.
Erkeklerde de tempo doğal olarak yavaşlar. 70 yaşında cinsel istek kaybolmaz ama hız ve toparlanma süresi değişir. Yani senin “yavaşlaman” yaşının gayet doğal bir sonucu.
Çözüm rekabet değil, uyum. Karına yetişmek zorunda değilsin. Seks sadece uzun maraton değildir; kısa, keyifli temaslar, sarılmalar, öpüşmeler de tatmin edicidir. Ona “her an hazır” olmak yerine “her an yanında” olmayı teklif et. Açık konuş ama incitme. “Senin bu enerjin beni gururlandırıyor, hâlâ beni istiyor olman çok güzel. Ama bazen tempoya yetişemiyorum, gel bunu ikimize uygun hale getirelim” dersen hem sevgini gösterir hem sınırını koyarsın.
Kapıda baby doll ile “gel gel” yapan bir kadın, aslında “bizim aşkımız hâlâ canlı” diyor. Senin görevin bu tutkuyu söndürmek değil, kendi tempona uyarlamak. Çünkü evlilikte en büyük afrodizyak, sevgiyi kaybetmemek.
Sevgilim hep aynı pozisyonda ısrar ediyor!
İrem Hanım,
31 yaşında, bekar bir kadınım, 2 yıldır bir ilişkim var. Sevgilimle birbirimizi seviyoruz, seks hayatımız da fena değil. Ama bir sorun var: Adam hep aynı pozisyonda ısrar ediyor! Hani sanki repertuvarına tek bir şarkı koymuş, sürekli onu çalıyor. Başlarda sorun etmedim, ama artık bana ‘aynı filmi tekrar tekrar izlemek’ gibi geliyor. Onu kırmadan, sıkıldığımı nasıl söyleyebilirim?
Değerli okurum,
Öncelikle yalnız değilsin. Çoğu çift, zamanla güvenli bulduğu pozisyona saplanıp kalır. Erkek için bu “garanti gol” gibidir: Denediğinde işe yarıyorsa, riske girmek istemez.
Ama seks bir maç değil, festival. Hep aynı sahne olursa sıkıcı olur. Yatakta bazen kelime gerekmez. Sen farklı bir pozisyona geçip onu davet edebilirsin.
Çoğu erkek, partnerinin işaretiyle yeni şeyler denemeye daha hevesli olur. Fantezi bir oyun da kurabilirsiniz. “Bu gece yeni bir sahne oynayalım” gibi esprili teklifler, monotonluğu kırar.
Birlikte “pozisyon ruleti” bile yapabilirsiniz: Küçük kâğıtlara yazıp rastgele çekmek gibi.
Tek pozisyona bağlı kalması, bazen de özgüvenle ilgilidir. “Ya beceremezsem?” korkusu olabilir. Sen ne kadar destekleyici olursan, o da yeni denemelerde rahatlar. Seks bir menü gibidir; aynı yemeği her gün yesen doyarsın ama sıkılırsın. Sevgiline menünün diğer lezzetlerini tatlı tatlı hatırlat, birlikte sofrayı zenginleştirin.
Eşim erken boşalıyor
İrem Hanım,
37 yaşındayım, 9 yıldır evliyim. Eşimle birbirimizi çok seviyoruz ama cinsel hayatımızda ciddi bir problemimiz var. Eşim erken boşalıyor. O da mutsuz, ben de mutsuzum. Bazen daha başlar başlamaz bitiyor. Bu yüzden seksten soğumaya başladım. O da kendini yetersiz hissediyor. Konuşmaya çalıştım ama ‘benim elimde değil’ deyip üzülüyor. Gerçekten elimiz kolumuz bağlı mı, yoksa çözümü var mı?
Değerli okurum,
Öncelikle yalnız değilsiniz. Erken boşalma, erkeklerde en sık görülen cinsel sorun. Araştırmalar, her üç erkekten birinin hayatının bir döneminde bu sorunu yaşadığını gösteriyor. Yani eşin bir “istisna” değil, çok yaygın bir durumun parçası.
Erken boşalma kader değil. Eşinin söylediği gibi “elimde değil” doğru ama “çözümsüz” değil. Tıpta hem davranışsal yöntemler hem de ilaç/kremlerle çözüm yolları var. Yani çaresizlik yok.
Kadın tarafı için de yıpratıcı. Senin tatminsiz kalman, zamanla seksten soğumana yol açabilir. Bu yüzden meseleyi “onun sorunu” değil, “bizim ortak meselemiz” olarak görmek lazım.
Basit tekniklerle büyük fark olur. Dur-başla egzersizleri, sıkma tekniği, nefes kontrolü gibi yöntemler çiftin birlikte çalışmasıyla öğrenilebilir. Bazen birkaç haftada bile ciddi ilerleme sağlanır.
Doktora başvurmak ayıp değil. Bir üroloji veya cinsel terapist desteği almak, utanılacak değil; aksine çözümün en hızlı yolu. Birçok erkek bu adımı ertelediği için sorun yıllarca sürüyor.Erken boşalma ne aşkı bitirir, ne evliliği. Ama konuşulmaz ve çözüme yönelmezse, ikinizi de yıpratır. Bunu “yetersizlik” değil, “birlikte aşacağımız bir engel” diye görürseniz, aranızdaki sevgiyi zedelemez.