Karadeniz’in gizli hazinesi: Pompeiopolis
14 Eylül 2025

Anadolu’nun saklı hazinelerinden biri olan Kastamonu, artık yalnızca sarımsağı, pastırması, nefis tiridi, banduması, kuyu kebabı, siyez buğdayı, sepetleri, tarihi konakları, Valla ve Horma gibi doğa harikası kanyonları ile değil binlerce yıllık geçmişe sahip Pompeiopolis antik kenti ile adından söz ettirmeye başladı.

6-7 Eylül tarihinde, Kastamonu ve çevresinin doğal, kültürel ve tarihsel mirasına sahip çıkarak bölgenin sürdürülebilir gelişimine katkıda bulunmayı amaçlayan Dünya Mirası Kastamonu İnisiyatifi Derneği (DMKI) tarafından, Pompeiopolis Antik Kenti’nin adını verdiği ve önümüzdeki dönem başlatılması planlanan “Pompeiopolis Müzik ve Tiyatro Festivali”nin lansmanı yapıldı.

Kent Müzesi ve Arkeoloji Müzesi’nde Hitit, Frig, Helenistik, Roma ve Bizans dönemlerine ait sergilen eşsiz eserleri ile zaten tarih severlerin radarına girmiş olan Kastamonu, Pompeiopolis ile resmen bir açık hava müzesine dönüşüyor.

Taşköprü Belediyesi ve Dünya Mirası Kastamonu İnisiyatifi Derneği (DMKI) de arkeolojik alanın bu önemli niteliğinden yola çıkarak, önümüzdeki dönem ilkini gerçekleştirmeyi planladıkları Pompeiopolis Müzik ve Tiyatro Festivali’nin lansmanı, Atatürk’ün Kastamonu’yu ziyaretinin 100.yılı ve 30 Ağustos kutlamaları çerçevesinde Taşköprü’de bir müzik etkinliği ile gerçekleştirdi.

Gerçekleşmesi planlanan festivalin ön görsterimi kapsamında Kültür merkezinde gerçekleşen müzik dinletisine, kariyerini halen Londra’da sürdüren Kastamonu kökenli soprano Oya Ergün, oda orkestrası eşliğinde Sepetçioğlu’ndan Taşköprülü besteci Erol Sayan’ın “Kalbe Dolan O ilk Bakış” eseri ile başladı ve bizlere müthiş bir seyir sevki yaşattı.

İlk kazı 2006’da başladı

Binlerce yıllık geçmişimize ışık tutan Pompeiopolis Antik Kenti, çoğu kişinin “Kastamonu’nun sarımsağı ile ünlü ilçesi” olarak bilinen Taşköprü’de yer alıyor. Sarımsağını biliyoruz ama bu ilçenin aynı zamanda Roma döneminden kalma bir Antik kente sahip olduğundan pek çoğumuz habersiziz.

M.Ö. 64 yılında, Romalı General Pompeius Magnus tarafından kurulmuş Pompeiopolis Antik Kenti, Roma Dönemi’nin ileri gelen şehirlerinden birisiydi. Günümüzde Kastamonu, Sinop, Bartın, Çankırı ve Karabük, Çorum, Bolu, Zonguldak ve Samsun illerini kapsayan Pafloganya Bölgesi’nin başkentiydi.

Paflagonya bölgesinin; kutlamalar, festivaller, şenlikler ve spor müsabakalarıyla ünlü kenti olduğu çeşitli yazıtlar, kabartmalar ve üzerlerinde tiyatro maskları bulunan sikkelerle ortaya kondu.

Taşköprü 1211–1212 yıllarında Çobanoğlu Emir Hüsameddin Bey tarafından alınarak Türklerin idaresine geçti ve antik Pompeiopolis kenti, bu dönemde artık tamamen terk edildi.

Kentin yeniden keşfi, yöreye gelen gezginler sayesinde 1800’lerin ortalarında oldu. Kastamonu Arkeoloji Müzesi tarafından 1983-1995 yılları arasında yapılan kurtarma kazılarında önce nekropol alanı ve mozaikli yapılar tespit edildi.

Bu mozaikler içerisinde biri “Burçlar Mozaiği” olarak adlandırılırken, bir diğeri de muhtemel Gökırmak’ı sembolize eden “Nereid ve Okeanos’un” sahnesidir. Bir diğer mozaikte ise Grekçe “ Eiselte Efagato – έίσέλτέ έπάγάτω” yani “İyilik için iyilikle gir” ifadesi bulunmaktadır.

Pompeiopolis’te sistematik kazılar 2006 yılında Almanya Münih Üniversitesi öncülüğünde başladı. Kazı çalışmaları günümüzde de devam ediyor ve kazı başkanlığını Arkeolog Doç. Dr. Mevlüt Eliüşük yürütüyor.

Uzmanlar ve arkeologlar tarafından Efes Antik Kenti ve Gaziantep Zeugma’nın bir benzeri olarak nitelendirilen Pompeiopolis Antik Kenti’nde kazı çalışmaları halen devam ediyor.

Arkeolojik verilere göre, yaklaşık 1600 metrekarelik alan içinde bulunan ve M.S. 3. yüzyılın başında inşa edilen Roma Villası, yaklaşık 900 yıl kullanılmış.

Eliüşük, bu haliyle buranın Anadolu’daki en büyük 3 ya da 4 villadan biri olduğunu, son zamanlardaki kazılar ve restorasyon çalışmalarıyla birlikte yapının daha görünür hale geldiğini söyledi.

15 Mayıs 2024’te Roma villasının 4. yüzyılda eklendiği düşünülen odalarının birinde bulunan zemin mozaiği onarıldı. Eliüşük, restorasyon çalışmalarındaki süreci şu sözlerle anlattı:

“Mozaikte aşırı deformasyon ve bulunduğu harçtan ayrılma vardı. Biz bu mozaikleri tamamıyla yerinden kaldırdık. Laboratuvarımızda 3 aylık süreçte bunlar tek tek temizlendi, ayrıştırıldı, düzenlendi. Tekrar yerine yerleştirildi. Uzun soluklu bir çalışma. Neredeyse hiç kayıp vermeden bozulma ya da deformasyona sebep olmadan bu işlemi tamamladık.”

Villanın odalarından birinin tabanını süsleyen bu mozaik, Pompeiopolis’in simgesi olarak görülüyor

Mozaik panoda yer alan kadın büstünün soyut bir kavramın kişileştirmesi olduğu düşünülüyor. İri gözlü kadının saçlarında mavi taşlı bir diadem bulunuyor. Elbisesi sarı, kırmızı ve beyaz renkli taşlarla işlenmiş. Bir eliyle mavi bir asa tutuyor, diğer eliyle boynundaki madalyonu gösteriyor.

Diadem, Antik dönemde sahip oldukları otoriteyi ve statüyü göstermek için başa takılırdı.

Roma villası yaklaşık 1800 yıllık bir geçmişe sahip. Yapılan arkeolojik kazılara göre bu villa MS 170’li yıllarda inşa edilmiş ve 550’li yıllara kadar kullanılmış. Kazı çalışmalarında, yok olmanın eşiğine gelen 1800 yıllık Roma villasına ait mozaikler kurtarılarak gün yüzüne çıkarıldı.

Çalışmalar devam ettiği ve çıkan eserler koruma altında olduğu için pek çok bölümün üstü kapalı ve tekrar toprakla kaplanmış. Biz sadece depoda sergilenen eserleri ve villanın açıkta olan bazı bölümlerini görebildik ama gördüğümüz kadarı bile beni çok etkiledi. Tamamını görebilmek ve burada uzun saatler geçirmek için sabırsızlanıyorum.

Taşköprü Belediyesi, ilçenin çeşitli yerlerine dağılmış antik kente ait birçok yapı malzemesini; heykel, büyük kaplar gibi arkeolojik parçaları Zımbıllı Tepesi eteklerine kurulmuş mini park içerisinde koruma altına almış ve sergiye açmıştır.

Arkeoloji turizminde odak noktası olacak

Kazı başkanı Doç. Dr. Mevlüt Eliüşük, kazı çalışmaları bittiğinde, Pompeiopolis’in Taşköprü ilçesini arkeoloji turizminde odak noktaya taşıması ve bölgenin en büyük antik kenti olacağını, önceliklerinin bazilika yapısında kazıları derinleştirmek, Roma Villası’nın restorasyonunu tamamlayarak tüm mozaik yapısı ile birlikte ziyarete açmak ve Pompeiopolis Tiyatrosu’nu olabildiğince ayağa kaldırmak olduğunu söyledi.

Pompeiopolis Müzik ve Tiyatro Festivali projesinin fikir sahibi ve paydaşlarından DMKI’nin dönem başkanı Zeynep Esen, buranın Türkiye’deki mevcut turizm destinasyonlarından farklı olduğunu, Beylik döneminden kalan nadide bir kültür stoğuna da sahip çok katmanlı kadim bir kent olan Kastamonu’nun, Anadolu’nun saklı zarafetini içinde barındırdığını söyledi ve sözlerine şöyle devam etti:

 “Kastamonu’nun Taşköprü sınırları içerisinde bulunan Pompeiopolis, Batı Karadeniz’in antik Roma varlığı açısından az sayıdaki örneklerinden biri. Sanat, tiyatro, müzik festivallerinin, spor müsabakalarının, şenliklerin yapıldığı bir kültür başkenti olarak öne çıkan bu antik kente daha fazla ne yakışabilir diye düşündük ve bölgede bir ilk olacak bu festival ile işi Taşköprü Kastamonu’dan başlatalım dedik. Böylece ‘Pompeiopolis Müzik ve Tiyatro Festivali’ fikri doğdu.”

Bu yılki etkinlik aslında hayata geçirilecek olan ‘Pompeiopolis Müzik ve Tiyatro Festivali’nin bir ön çalışması niteliğinde.  Ben bu etkinlik kapsamında bu büyüleyici şehri şehri gezdiğim için kendimi çok şanslı hissediyorum.

Bu festival başladığında de ilk ziyaretçisi ben olacağım, bu şehir üzerinden gelip geçerken değil bizzat bu festival için orada bulunacağım.

DMKI’nin dönem başkanı Zeynep Esen& Taşköprü Belediye Başkanı Hüseyin Arslan

Pompeiopolis’i, yalnızca tarihi bir zenginlik değil, aynı zamanda geleceğin kalkınma anahtarı olarak gördüklerini belirten Taşköprü Belediye Başkanı Hüseyin Arslan, bu yörenin antik dönemde kültürde, sporda nasıl bölgenin kalbi olmuşsa, kendilerinin de bu geleneği sürdürme azminde olduklarını, önümüzdeki dönem başlatılacak olan Pompeiopolis Müzik ve Tiyatro Etkinliği’nin de de bu mirası yaşatma isteklerinin bir sonucu olduğunu söyledi .

Mahmut Bey Çivisiz camii

Kastamonu ili, Merkez ilçesine bağlı Kasaba köyünde bulunan Mahmut Bey Cami, üst örtüsünün bindirme tekniğiyle inşa edilmesi nedeniyle halk arasında “Çivisiz Cami” olarak biliniyor.

Tüm iç mekânda, ahşap üzerine kalem işi tekniğiyle yapılan zengin süslemeleri, malzemenin dokusuna uygun kiremit kırmızısı, kahverengi ve sarı tonlarının hâkim olduğu çok sayıda rengin kullanımı söz konusu.

UNESCO Dünya Miras Listesi’nde tescil edilen Mahmutbey Camii’nin bir diğer etkileyici özelliği müthiş bir sanat icra edilerek ortaya çıkan oyma kapısı.

Ankaralı Nakkaş Mahmutoğlu Abdullah tarafından oyma sanatıyla yapılan orjinal ahşap kapı çalındığında o  dönem Show TV’de çalışan Reha Muhtar ve Kastamonu Hürriyet ajansı ve Kastamonu Show tv temsilcisi olarak görev yapan Abdulkadir Akın Kasiad, bu kapının peşine düşüyorlar ve bu müthiş kapınınbulunmasında çok büyük emek sarf etmişler.

Türkiye’de çok az örneği bulunan orijinal kapı Kastamonu Etnografya Müzesi’nde koruma altına alınırken, orijinal kapının yerine, Kastamonu’nun ahşap oymacılık ustalarından Hikmet Değirmencioğlu tarafından yapılan bir benzeri yerleştirilmiş. 

Osmanlı döneminde tımarlı sipahi ocaklarıyla bilinen Daday ilçesi, 2024 yılında tüm kriterleri karşılayarak Cittaslow Türkiye ağına katılmış, böylece Türkiye’deki 26 “sakin şehir” arasındaki yerini aldı.

ÇOK OKUNANLAR