Nietsche vs Wagner
14 Eylül 2025

Uzmanlar, 19. yüzyılın birinci yarısının Beethoven’a, ikinci yarısının ise Wagner’e ait olduğunu söylüyorlar. Gerçekten de, 19. yüzyılın sonuna gelinirken sadece müzikte değil siyasette, felsefede her konuda Wagner etkisinin olduğu görülür.

Wagner, Bayreuth’ta oluşturmaya girişeceği konser alanı için ilk incelemeyi yaparken beraberinde giden grubun içinde Nietzsche de vardı. Siz de benim gibi, Nietzsche gibi bir adamın inşaat alanı incelemesinde ne işi olabilir diye düşünmüşsünüzdür herhalde. Nietzsche’nin hayatında ve eserlerinin oluşmasında Wagner’in önemli bir yeri vardı. Nietzsche başlarda Schopenhauer’ın yapmış olduğu “dâhi” tanımlamasının bir örneğini Wagner’de bulduğunu söylüyor ve daha da ileriye giderek Wagner ile beraber olabildiği anları “Tanrı katında” olmaya benzetiyordu. Bütün bu övgülerine, aşırı sevgisine rağmen Nietzsche yaşamının sonraki döneminde Wagner’e karşı tavır almış ve ona saldırmaya başlamıştı.

***

Büyük sevginin neden öfkeye dönüştüğünü anlamamız gerekiyor. Büyük filozofun “Tragedya’nın Doğuşu” (1871) ve çıldırmadan tam bir yıl önce yazdığı “Wagner Olayı” çalışmalarında ortak nokta, başlıklardan da anlaşılabileceği gibi hep Wagner ve onun müziğiydi. Filozof hayatı boyunca Wagner’i düşünmüş ve onunla bir düşünce diyaloğu içinde olmuştu. Biraz önce ismini yazdığım çalışmalarını yayın tarihi sırasıyla okursanız baştaki Wagner sevgisinin adım adım bir öfkeye ve ona bir saldırma arzusuna dönüştüğünü görürsünüz. Son çalışması olan “Nietzsche Wagner’e Karşı” (1887) kitabında bu duygular net olarak ortaya konulmaktadır.

***

Büyük filozofun büyük müzik insanına  karşı duygularının neden böyle değiştiği üzerine birçok teori öne sürülmüştür. Bazıları Nietzsche’nin yıllar geçtikçe Wagner’in tekrar dine dönmesine çok öfkelendiği için ona karşı tavır almaya başladığını söylüyorlar. Diğerleri ise Nietzsche’nin öfkesinin fiziksel bir öfke olduğu görüşünde. Bu görüşe göre Nietzsche, Wagner’in müziğinin kendisini fiziksel olarak sarstığını ve vücudunu tahrip ettiğini düşündüğü için ona tepki koymaya başlamıştı. Başka düşüncede olanlar da var tabii. Ben de, onların dile getirdiği açıklamaya daha yakınım. Çünkü bunun çok daha insani bir neden olduğunu düşünüyorum ve ayrıca bu açıklama çok daha magazinsel çok daha eğlenceli yani benim daha seveceğim türde bir açıklama. Nietzsche tamamen çıldırdıktan sonra Almanya’da yatırıldığı tımarhanede bir gün “Beni buraya karım Cosima koydu,” diye bağırmıştı. O bu cümleyi söylediği zaman Cosima ilk kocasından boşanmış Wagner ile çoktan evlenmişti. Tabii akıl sağlığı iyi olmadığından söylediğinin bir anlamı yok diyebilirsiniz. Ama ben bazılarına katılıyorum; bu sözlerin gerçekleşmeyen bir aşk tutkusunun öfkesini yansıttığına eminim. Nietzsche yıllar içinde Cosima’ya adım adım sırılsıklam âşık olmuştu ve Wagner’in yerine geçerek, kendisini Cosima’nın kocası olarak hayal ediyordu. Belki sonunda tamamen çıldırmasında bu aşk acısının da bir etkisi vardır.

***

Nietzsche, Wagner’e hayran olduğu yıllarda sık sık o zamanlar evli olmayan ama birlikte yaşayan Wagner-Cosima çifti ile görüşüyordu. Görüşmeler Wagner’in Cosima ile birlikte oturduğu evlerde oluyordu. Nietzsche bu görüşmelerden bir tanesinde Cosima’ya “Trajedinin Doğuşu” kitabının ilk baskısını hediye etmişti. Cosima, bu çalışma hakkında övgü dolu sözler edince Nietzsche’nin mutluluktan kendinden geçtiği de biliniyor. Daha sonraki buluşmalarda Wagner işi olduğu için ayrıldığında Cosima ile Nietzsche baş başa kalıyorlardı ve ikisinin o anlarda felsefe konuştukları, Schopenhauer dahil birçok düşünürün felsefesini tartıştıkları da biliniyor. Bu noktada Cosima’nın entelektüel derinliğine dikkat çekmek istiyorum. Nietzsche ile baş başa oturup onunla çatır çatır felsefe tartışmak pek de kolay bir iş olmamalı. Bu, Nietzsche’nin kadına âşık olduğu için tartışırken ona karşı hoşgörülü olduğunu varsaysak dahi yine de kolay bir iş değil. 

***

Cosima derinliği olan bir kadınmış, bu belli. Eski dönemlere ait fotoğraflardan bu konuyu tam çıkarmak mümkün olmuyor ama ben Cosima’nın bir cinsel cazibesi de olmalı diye düşünüyorum. Var olan fotoğraflarına, çizimlerine bakılarak bir sonuca varılması imkânsız ve anlamsız çünkü bugünün güzel kadın kriterleriyle 19. yüzyıl kadını değerlendirilemez. Güzellik ve çirkinlik algısının tarihini incelemiş olan Umberto Eco bunu net olarak ortaya çıkardı ve güzellik ve çirkinlik algılarımızın yıllar içinde nasıl sürekli değişime uğradığını gösterdi. Bu nedenle, benim şu an Cosima’nın fotoğrafına veya resmine bakarak güzelmiş veya çirkinmiş dememin bir anlamı yok.

Deyim yerindeyse onun parmağında oynattığı adamlara bakarsanız, o günlerde çekici olarak algılandığını söylemek mümkün.

Franz Liszt, Wagner ile iyi arkadaştı ve ona hayrandı. Cosima, Liszt’in kızıydı ve Wagner ile tanıştığında dönemin büyük piyanistlerinden olan Hans von Bülow ile evliydi. Sonra Cosima babasının ve kocasının gözü önünde Wagner ile flört etmeye başladı.

Wagner kendisini dâhi olarak gördüğünden (büyük ihtimalle haklıydı da) kendisini sıradan insanları bağlayabilecek ahlaki kaygılarla bağlı hissetmiyordu. En yakın arkadaşının kızı ve onun kocasının önünde flört etmekte onun açısından bir sakınca yoktu.

Wagner gayet tabii ki zor bir adamdı ve ilişkilerinde üstün  taraf olmak istiyordu ancak Cosima hayatı boyunca onu istediği gibi yönlendirdi. Hatta bazıları, Cosima olmasaydı Wagner’in Bayreuth’taki konser alanını oluşturmayı başaramayacağını da düşünüyorlar. Bunda haklı da olabilirler.

***

Cosima, Wagner öldükten sonra Bayreuth festival efsanesini devam ettirmek kararındaydı. Bu nedenle Nietzsche’nin kocasına karşı tavır almaya başlamasının, kocasının isminin geleceği için tehdit oluşturabileceğini gördüğünden, o da Nietzsche’nin aleyhine döndü. Hatta bir ara Nietzsche’nin çoktan ölmüş olduğu söylentisini de yaydı. Tımarhanede olan Nietzsche eğer bunları duyduysa, âşık olduğu kadının söyledikleri onu iyice yıkmış olmalı.

Nietzsche’yi kendisine âşık ediyor, Wagner’i de. Egosu hayli yüksek olan ilk kocası Hans von Bülow’un da egosunu paramparça edip ayaklarının altına alıyor. Cosima, Nietzsche ile felsefe tartışacak kadar bilgiliydi, müzik kültürü de tamdı, Wagner’in hayatına yön veriyordu ve aynı zamanda esaslı bir iş kadınıydı.

ÇOK OKUNANLAR