CHP kritik dava öncesi Ankara’da 1 milyon kişiyle miting yaptı
15 Eylül 2025

Cumhuriyet Halk Partisi bugün Ankara’da bir Asliye Hukuk Mahkemesinde görülecek olan parti tüzel kişiliği ve 2023’teki kurultayıyla ilgili dava öncesinde Ankara’da dev bir miting düzenledi. Tandoğan Alanında yapılan mitinge katılımın çok büyük olması dikkat çekti.

“Vesayet Değil Siyaset! Kayyuma, Darbeye Hayır!” adı verilen mitingde konuşan CHP lideri Özgür Özel, “Direneceğiz” dedi. Özel,”Bugün sarayında oturup bu meydandan korkanlar da var. 12 metrelik hücrelerinden bu meydana coşanlar da var. Sarayından bakana sesleniyorum. Ey Erdoğan, Tandoğan Meydanı’nı hiç böyle gördün mü? Meydana varan bütün sokaklar sonuna kadar dolu, kimse ayrılmıyor görüyor musun? Bu meydanda senin gibi korkanlar değil, senden korkmayanlar var. Bu meydan direniyor, mücadele ediyor” dedi. 

Özel, CHP İstanbul İl Başkanlığı’na kayyım atayan hakimin eşinin İBB’nin AKP’de olduğu dönemde belediyenin avukatlığını yaptığını açıklayarak; “İstanbul 45. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde birini buldular. Kim o? 5 yıl boyunca eşi, İBB AK Parti’deyken avukatı, AK Parti rozeti taşırken sınava girdiler. Karı koca hakim yapıldılar! Talimatı almış bir avukat, gününde başvurdu. Talimatı almış bir mahkeme, normalde o davayı Ankara’ya gönderecekken orada kabul etti. Eylül sonunda ‘mahkeme açtım’ demişken adli tatil dönüşü ilk gün işlemini yaptı ve İstanbul İl Başkanlığına kayyım atadılar” dedi. 

CHP’den istifa ederek AKP’ye geçen Beykoz Belediye Başkanvekili Özlem Vural Gürzel’e de tepki gösteren Özel, “Daha üç gün önce Beykoz Belediye Başkanımız çıktığında “Bu AK Parti’yle anlaşacak” diyen, tekrar tutuklandığında kendisi AK Parti’ye geçecek haysiyetsizliği gösterenleri de tarih yazacak, hepsinden hesap soracağız” diyerek seslendi. “AKP’ye teslim olanlar tarihteki yerini aldı” diyen Özel, Bayrampaşa Belediye Başkanı Hasan Mutlu’ya AKP’den üç kez teklif gittiğini belirterek; “Hasan başkan ‘Haysiyetsizlik yapmam’ dedi, dün sabah gelip evinden aldılar!” ifadelerini kullandı. 

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin Ankara’da “Vesayet Değil Siyaset! Kayyuma, Darbeye Hayır!” sloganıyla düzenlediği mitingde konuştu. Özel’e eski CHP lideri Hikmet Çetin, ABB Başkanı Mansur Yavaş ve CHP Ankara İl Başkanı Ümit Erkol eşlik etti. 

Özel’in konuşmasından öne çıkanlar şöyle: 

“Türkiye İttifakı’nın tüm renkleriyle kol kola bu meydandayız. Bugün ‘vesayet değil, siyaset’ diyenler burada. ‘Kayyuma, darbeye hayır’ diyenler, 19 Mart darbesinden sonra 54’üncü kez bu meydanda direnenler burada. Bugün burada eylem için toplandık. Saraylar saltanatlar çöker, kan susar bir gün. Zulüm biter. menekşeler de açılır üstümüzde. Bugünleren geriye bir yarına gidenler kalır bir de yarınlar için direnenler. Bugün bu meydanda ekmeği küçülen, geleceğinden kaygı duyanlar var. Bugün bu meydanda emeği çalınanların bir dayanışması, omuz omuza durması ve yarına güvenle bakmaları için birlikte olmaları var.

Erdoğan’a seslendi: Tandoğan’ı hiç böyle gördün mü?

Tüm otokratlar meydanlardan korkar. Bugün sarayında oturup bu meydandan korkanlar da var. 12 metrelik hücrelerinden bu meydana coşanlar da var. Sarayından bakana sesleniyorum. Ey Erdoğan, Tandoğan Meydanı’nı hiç böyle gördün mü? Meydana varan bütün sokaklar sonuna kadar dolu, kimse ayrılmıyor görüyor musun? Bu meydanda senin gibi korkanlar değil, senden korkmayanlar var. Bu meydan direniyor, mücadele ediyor.

Muhalefet ‘omuz omuza’ mesajı 

Son günlerde yaşadığımız bütün süreçlerde iktidarı ilk devrettiğimiz Demokrat Parti’nin ziyaretiyle başlayan, DEM Parti’nin, Zafer Partisi’nin ziyaretleriyle, Yeniden Refah Partisi’nin ziyaret talepleri ve iyi dilekleriyle, İYİ Parti’nin, DEVA’nın, Gelecek Partisi’nin, Saadet Partisi’nin paylaşımları, telefonlarıyla, sahadaki dostlarımız gibi Türkiye İşçi Partisi’yle, EMEP’le, SOL Parti’yle omuz omuza Türkiye’nin bütün demokratları, demokrasinin tarafındayız. 

Bu ceberut iktidar, zeytinlere saldırdığında bütün partiler birleştik direndik. İmzalarla AYM’ye gideceğiz. Zeytini korurken de demokrasiyi korurken birlikteyiz. CHP ana muhalefet partisidir ama muhalefetin patronu değildir. Bütün kardeşleriyle omuz omuzadır. partimiz yıllarca darbelerin hedefi oldu. Kapatıldı, genel başkanlarımız tutuklandı ama her zorluğu milletimizle yendik. 47 yıl sürdü, ikinci parti olduk, birinci parti olamadık. Ancak demokrasiden şaşmadık. 

“47 yıl gösterdiğimiz saygıyı 47 gün gösteremediler”

Bu savaş değil, yarıştı. Bu gece bitti dedik. Bu seçimin kaybedeni yok, kazananı var dedik. Hizmet, yoksula sahip çıkmak dedik. Başkanların ceplerinde şehrin altın anahtarı yok, CHP iktidarının anahtarı var dedik. İstanbul’da Ekrem Başkan, Ankara’da Mansur Başkan hep birlikte çalışıp milletin gönlüne girince, anketlerde önde sonuç alınca karşımızdakiler bizim 47 yıl gösterdiğimiz sabrı, metaneti, demokrasiye saygıyı 47 ay göstereceklerdi. O günden genel seçimlerin takviminin başlamasına 47 ay vardı. Değil 47 ay, 47 gün sabredemediler. Daha ilk yenilgide demokrasi treninden indiler. Dünyadaki diğer otokrasileri aşan bir saldırıya giriştiler. önce seçimle otoriterlik kuranlar şimdi seçimsiz bir otokrasiye geçme hevesindeler. Çok partili rejime saldırıyorlar. bu iktidar demokrasi istemiyor. biliyorlar ki demokrasi olsa sandıktan çıkmayacaklar, adalet olsa kendi suçlarını örtemeyecekler, barış olsa bu milleti kutuplaştıramayacaklar. And olsun ki demokrasiyi de barışı da biz getireceğiz.

“Ayakkabı kutularından çıkan paraları önce FETÖ’cüler koydu dediler, sonra faizi ile geri istediler”

AKP bu ülkeye iyi gelmedi. Emekliye, gençlere, çocuklara, kadınlara, ormanlara, sokaktaki can dostlarımıza iyi geledi. Önce cumhuriyetin tüm kazanımlarını şirketleştirdiler. FETÖ ile ortak oldular devletin tüm kadrolarını ele geçirdiler. FETÖ ile birlikte anayasayı değiştirdiler. Balyoz’daki Ergenekon’daki zulümleri bu ülkeye yaşattılar. Bu ülkenin bilim insanlarına, iş insanlarına, askerlerine kumpaslar kurdular. o tarihlerde bizler Ergenekon kumpası, Balyoz kumpası derken ateş olmayan yerden duman çıkmaz, darbeyi savunuyorsunuz mahcup olacaksınız dediler. Sonra kendi şımarttıklarının darbesini yediler. 17-25 Aralık belgeli hırsızlıklarının üzerini örttüler. Erdoğan dedi ki para milletin cebinden mi çıkıyor ki yolsuzluk olsun. Ayakkabı kutularından çıkan paraları önce FETÖ’cüler koydu dediler, sonra faizi ile geri istediler.

Terörsüz Türkiye süreci değerlendirmesi: Barışın umudunu siyasete alet ettiler

İşlerine gelince müzakere ettiler, işlerine gelince sivil siyaseti hedef gösterdiler. Barışın umudunu da siyasete alet ettiler. Gün geldi akan kandan medet umdular, gün geldi akan kanı durduracağız diye akan kandan medet umdular. Bu kumpasçılara karşı biz kazanacağız. Bu meydan kazanacak, Türkiye’nin demokratları kazanacak. 

‘Sendikalı olun’ çağrısı 

Emekli AKP öncesine göre, altına göre 4’te 1 maaş almaktadır. zaten bu yoksulluğu da iliklerine, kemiklerine kadar hissetmektedir. En düşük memur maaşı AKP öncesi 14,5 çeyrek altın alırken şimdi sadece 5,5 çeyrek altın alabilmektedir. 

Türkiye’yi bu duruma getirenler Türkiye’deki en zengin %20’ye servetin yüzde doksanını kalan %80’e servetin yüzde onunu layık görmüşlerdir. En zengin %1 servetin yüzde kırkını geri kalan 99 geri kalan %60’ı paylaşmaktadır. işte AK Parti’nin kara düzeni böyle bir düzendir. Bu kara düzende hayat pahalı, emek ucuzdur. Ekmek pahalı, emek ucuzdur. Örgütlenme özgürlüğü, grev özgürlüğü tehdit altında değildir saldırı altındadır. Bu iktidar işçi düşmanıdır, grev yasakçısıdır. Bugün Türkiye’de işçilere bir maaş zammında üç kere kazık atılmaktadır. TÜİK‘in enflasyon oranları, Tayyip’i üzmeyen istatistik kurumu TÜİK‘in enflasyon oranları alınacak denir.

Burada TÜİK’in makyajlı yarı yarıya enflasyonu hesaba katılmaktadır. Diğer taraftan TÜİK‘in enflasyonu da alınmayıp enflasyonun 15 puan altında beklenti enflasyonuyla zam verilmektedir. Ayrıca büyüyoruz diye övünenler büyümeden emekçiye de emekliye de pay vermeyip onların iyice küçülmesini sağlamaktadırlar. Buradan Ankara’dan hem memleketin başkentinden hem bürokrasinin başkentinden ama hem de emeğin başkentinden Türkiye’deki bütün emekçilere sesleniyorum. Mutlaka sendikalı olun, mutlaka sendikalı olun. En kötü sendika sendikasızlıktan iyidir. Sendikalara üye olun ama böyle dedim diye de en kötü sendikaya da gitmeyin birazcık hakkınızı arayanlara sahip çıkın.

“Bizim cumhurbaşkanı adayımız Ekrem İmamoğlu”

Millet bu iktidardan desteğini çekmiştir, millet kendi dertleriyle dertlenen bir iktidar umuduna bel bağlamıştır. Veresiye defterlerini kapatan, 762 tane kreş açarak yoksulun çocuğuna da erken yaşta eğitim hem de annesine istihdam olana sağlayan CHP’li belediyelere, 77 öğrenci yurdu açarak yoksulun çocuğunu cemaatlere tarikatlara değil eşit hizmet alacakları belediye yurtlarına yönlendiren CHP’li belediyelere, yoksullara süt verenlere, beslenme çantalarını dolduranlara, kırtasiye desteği verenlere ‘hoşgeldin bebek paketi’ ile yoksulun çocuğuna hoşgeldin diyenlere ve yatağındaki yaşlıya da kundaktaki çocuğa da bu milletin evlatları diye sahip çıkan belediyelere sarılmış son seçimlerde kendi değişen Türkiye’ye değişim vaat eden Cumhuriyet Halk Partisi’nde karar kılmıştır. Partimiz 47 yıl sonra Türkiye’nin birinci partisi olmuştur. AK Parti kurulduğu günden itibaren ilk kez yenilmiştir. Milletin kararına saygı duyması, hatayı kendinde araması, bizimle hizmette yarışması gerekirken en kötü yola en berbat yola tenezzül etmiştir.

Millete umut vaat edemeyen iktidar, milleti korkutarak ve baskı altına alarak ayakta kalmayı tercih etmiş. Bunu denemektedir bugün. Türkiye’de demokrasi ile göreve gelen bir iktidarın demokrasi treninden inmesinin ve ülkeyi sandıkla değil baskıyla yönetme tercihinin ağır sonuçlarıyla karşı karşıyayız. Milletimiz ağır bedeller ödemektedir. İşte bu anlayış cumhurbaşkanı adayını belirleyeceğimiz 23 Mart tarihine giderken bundan dört gün önce 19 Mart tarihinde cumhurbaşkanı adayımız Ekrem İmamoğlu‘nu gözaltına almış, tam dört gün gözaltında tutmuş. 15 buçuk milyon seçmenle kendisi cumhurbaşkanı adayı gösterilirken onu demir parmaklıklar arkasına koymuştur. Buradan hep birlikte seslenmek isteriz ki bizim cumhurbaşkanı adayımız Ekrem İmamoğlu.

“Direneceğiz!”

Şu anda Adana’dan İzmir’den Antalya’dan İstanbul’dan 17 belediye başkanımız bizleri cezaevlerinde birer siyasi tutsak olarak izlemektedirler ve bugün Zeydan Karalar‘ın doğum günüdür. Onu buradan sevgiyle selamlıyoruz. İyi ki doğdun Zeydan başkan, iyi ki doğdun! Öyle çok kötülükler var ki hangi birini anlatsak… Geçirdiği kansere ve doktorların kalırsa nükseder demelerine, değerleri bozuluyor demelerine rağmen Mehmet Murat Çalık maalesef tahliye edilmedi. Büyük bir tehlike altındadır. Antalya Büyükşehir Belediye Başkanımız Muhittin Böcek, 14 ilaç içerek yaşam mücadelesi vermekte, sürekli cezaevi ile hastane arasında gidip gelmektedir. Eşinden ayrı tek çocuğu olan kadın bürokratlarımızın önlerine iftiranameler ittirilmekte, ‘Silivri’ye gitme evladına kavuş’ denmekte. Bu iftiraya direnince uzaktaki cezaevlerine gönderilip 28 kişilik koğuşa 42. olarak yatırılmakta, nöbetleşe uyutulmakta. Geri çağrılıp at imzayı denmektedir.

Anneler, eşler, kardeşler, kayınbiraderler sırf iftira atmak istemeyenleri yıldırmak için hasta evlatlar sırf babaları tehdit için şantaj için içeride tutulmakta, iş adamlarının şirketlerine el konmakta. Dededen babadan gelen şirketi geri istiyorsan iftiraya imza at denmektedir. Aynı FETÖ borsası kurulduğu gibi İBB borsası kurulmuş. Adalet araması gerekenler borsalarda pazarlıklara tutuşmuştur. Bunun için bir kez daha şunu ifade etmek isterim ki Tayyip Erdoğan bundan 180 gün önce şöyle dedi; ‘Göreceksiniz bir aya kalmaz birbirlerinin yüzüne bakamayacaklar. Ailelerinin gözüne bakamayacaklar’ Şimdi buradan milyonların içindeyim, 10 milyonların önündeyim. Ankara’nın ve Türkiye’nin gözünün içine bakarak söylüyorum bu dava siyasidir, iddialar iftiradır, arkadaşlarımız masumdur, yapılan darbedir. Geleceğin cumhurbaşkanına, iktidarına darbedir! Direneceğiz direneceğiz direneceğiz!

Mansur Yavaş’a teşekkür

Bu meydana gelen bütün bulvarların sonuna kadar gittik, arkada iken gördüm ucu yok bucağı yok. Muhteşem bir buluşmada milyonlar olarak Ankara’dayız. Teşekkür ederken bu kentin Büyükşehir Belediye Başkanı 19 Mart darbesinden beri hep birlikte verdiğimiz büyük mücadelede Ekrem başkanın en önemli yol arkadaşı. Ona en çok sahip çıkanlardan biri Mansur Yavaş başkanımıza da özel bir teşekkür etmek isterim.

Dört kişiden üçü bu yalanlara inanmıyor. Bu davaların siyasi olduğunu, bunların iftira olduğunu biliyor. Kendimize güvenimizden halen daha yazılmayan iddianamelerin ne kadar boş söylenenlerin ne kadar yalan olduğunu biliyoruz ve büyük bir özgüvenle tekrarlıyoruz. Buyrunuz, 1 Ekim de açılacak Meclis’te yasal düzenlemeyi yapalım, TRT’de bir kanalı bu mahkemeye tahsis edelim. İsteyen bütün özel televizyonlara yayını verelim, iftiralar da canlı yayında açılsın cevapları da canlı yayında verilsin. Hodri meydan! Belediye başkanlarını sürekli tehdit edenler, yıllar önce gelmiş müfettişler incelemiş ve temiz raporlarını vermiş. Yıllar sonra bir suçtan suçlu aramak yerine bir kişiyi suçlu ilan edip ona suç bulmak için didik didik yapanlar artık siyasete doğrudan müdahale noktasındadır.

Aynı iş adamı 378 kez ihale almış bunların 75’i CHP’den hepsinde soruşturma, Başkanlar içeride. 303’ü AK Parti’den kimseye dokunmuyorlar. MHP’nin Kütahya Belediye Başkanı aynı kişiye ihale vermiş. Bakın, alın onu da getirin içeri atın Silivri’de tutun demiyorum. Dosyasını ayırıp Kütahya’ya yolluyorlar ama bizim Adanalı belediye başkanlarımızı İstanbul’a getirip Silivri’de yatırıyorlar, dosyalarını yollamıyorlar. CHP’li belediyelere gidip sen de çalışmışsın ya AK Parti‘ye katıl ya Silivri’ye.

Bu tehditlere direnen kahramanlar olduğu gibi topuklayıp tabanları yağlayanlar oldu. Yaptıkları işten emin olmayanlar ve AK Parti’ye teslim olanlar tarihteki yerini aldılar. Daha geçen hafta eşinin yanında Bayrampaşa Belediye Başkanımız Hasan Mutlu‘ya AK Parti‘ye katılacaksın ya sen de hapse atılacaksın dediler. Bu bugüne kadar gelen üçüncü teklifti. Hasan Mutlu ben belediye başkanlığını ömrüm boyunca hayal ettim, haysiyetsizlik yapmam dedi. Sabah gelip Hasan Mutlu‘yu aldılar. Bunun için Hasan Mutlu gibi direnenler, Ekrem İmamoğlu gibi direnenler, 17 belediye başkanımız gibi direnenler tarihteki yerini alıyorlar. Açık söyleyelim Recep Tayyip Erdoğan kaybettiği belediyeleri almak için her türlü her türlü oyuna hileye imkan tanımıştır. Rozet taktığı belediye başkanı vekilinin onunla birlikte ayrılanların o kayıtlarda olduğunu bilmeden CHP kongresine ses kaydıyla sataşmaktadır. Oysa AK Parti o ses kayıtçılara kucak açmıştır.

Erdoğan’a sesleniyorum. Gaziosmanpaşa seni istemiyor, Bayrampaşa seni istemiyor, Beykoz seni istemiyor, Aydın seni istemiyor, Türkiye seni istemiyor. Kendine güveniyorsan; ben güveniyorum. Partine güveniyorsan ben partime güveniyorum. Adaylarına güveniyorsan ben hepsine güveniyorum. İki Kasım’da getir sandığı, millet versin kararı. Hodri meydan!

Özel’den Erdoğan’a: Siyasi yan kesici!

Seni gidi siyasi yankesici seni! Milletin vermediğini hileyle almak, milletin vermediğini zorla almak tehditle almak darbecilerin işidir. Türkiye’ye demokrasiyi getiren parti senin gibi darbeciye, senin gibi cuntacıya meydan okuyor.

Erdoğan, Türkiye’de hiçbir partide olmayan yeni bir yol kurmuştur. Bu yolun adı yargı kollarıdır. AK Parti’nin tek umudu yargı kolları başkanı Akın Gürlek‘tir. Onun yargı darbesinin adliye koridorlarında çalışan yargı kolları başkanı ve onun etrafındakiler AK Toroslar çetesi olarak anılmaktadırlar. Bu çete marifetiyle Türkiye’de adaletin terazisi bozulmuştur. Bu çete sadece Cumhuriyet Halk Partisi‘ne değil siyasi partiler sistemine, demokratik hayata, siyasal yaşama ve tüm siyasete tehdittir. En küçüğünden en büyüğüne tüm siyasete en büyük tehdittir.

AKP ve MHP seçmenine seslendi 

İçinde bulunduğumuz durumu herkes iyi okumalıdır. Türkiye’de yargı eliyle açılan bu kirli yol canavarlaşmaktadır. Bugün CHP’yi yutan yarın diğer yapıları yutacaktır. Bugün muhalif gazeteciye musallat olan yarın diğer gazetecileri, konuşan sanatçıyı hedef alacaktır. Çünkü demokrasi gittiğinde artık geriye onları durduracak hiçbir güç kalmayacaktır. AK Partili, MHP’li ama bu kara düzenin şartlarından olmayan onlardan medet uman iyi olur diye oy veren vatandaşlarımıza sesleniyorum. Diyelim ki biz teslim olduk bu canavar durur mu? Diyelim ki sandık gitti bir daha senin hatırını sorar mı?

Biz kimseyi sokağa çağırmadık. Biz herkesi baba evine sahip çıkmaya çağırdık; siz baba evinin önünü kapattınız, Atatürk’ün evlatlarını sokakta bıraktınız. Recep Tayyip Erdoğan’a söylüyorum, İçişleri Bakanı müsveddesine söylüyorum; Cumhuriyet Halk Partisi’nin babaevine uzanan elleri biz değil, baba evinin gerçek sahipleri pişman eder. Pişman olursunuz. Demokrasiden nasibini almamış birileri, siyasi parti nedir bilmeyen birileri bir siyasi partinin İstanbul’u il başkanlığını 5 bin polisle çeviriyorlar. Taşıdık öteye gidin diyoruz, yapmıyorlar. Milleti partimize sokmuyorlar. Demokratik yarışı kazanamadıkları için darbeciliğe girişiyorlar ama buradan açıkça söylüyorum Cumhuriyet Halk Partisi kolay lokma değildir.

Hangi adımı atarsanız atın, bizden geri adım görmeyeceksiniz. Ne bir adım geri atarız, ne bir kelime eksik konuşuruz, ne 1 santim eğiliriz. Biliriz ki Cumhuriyet Halk Partisi’nin bir adım geri atması bu millete 100 yıl geri adım attırır. Biliriz ki biz bir kelime eksik konuşursak siz bu milleti susturacaksınız. Biliriz ki biz 1 santim eğilirsek siz bu millete diz çöktüreceksiniz. Bu millete diz çöktürtmeyeceğiz, size teslim olmayacağız.

Bunun için bu meydanı dolduran, Ankara’yı dolduran milyonlarla birlikte buradan açıkça söylüyorum: Bugün hedefte olan sadece Cumhuriyet Halk Partisi değil, Türkiye’deki demokrasidir. Biz Türkiye demokrasisini elbette aslan sosyal demokratlarla, elbette milliyetçi demokratlarla, muhafazakar demokratlarla, liberal demokratlarla, Kürt demokratlarla, sosyalist demokratlarla, Türkiye’nin bütün demokratlarıyla birlikte savunuyoruz. Biz Türkiye İttifakı’yız. 

“Kapıdaki kedimizi bile veterinerlik ettiler”

Yıllardır demokrasi dışı yöntemlere saptılar, 19 Mart’ta darbeye kalkıştılar ama bu mücadeleyle, milletin de ferasetiyle, milletin desteğini alamadılar. Zaten bu millet mağdurun, mazlumun yayında durur ama zalimin yanında durmaz. Milletin desteğini alamayınca bu mücadeleyi kim örgütlüyor? Cumhuriyet Halk Partisi. Partimize karşı ağır bir saldırı başlattılar. Hapiste canımıza, dışarıda malımıza, evimize kastediyorlar. Baba evimize, partimizin binalarına saldırdılar. İstanbul İl Başkanlığımızın binasına dava açtılar. Kongresine dava açtılar.

İl Başkanımız Özgür Çelik’e dava açılar. Kapıda kedimiz var Şanslı, onu da veterinerlik ettiler ama İstanbul İl Başkanlığımızı teslim alamadılar, Özgür Çelik’e baş eğdiremediler, teslim alamadılar. Her fırsatta bir meczup bulup bir yalancı bulup, bir iftirayla partimize saldırdılar. Asliye hukuk mahkemelerinin sayın hakimleri, İstanbul’dakiler, kanun açık, görevsizlik kararı verdiler, Ankara’ya yolladılar. Buraya açılanlar, oradan gelenler birleştiler. Buradaki mahkemeler normal sürecinde işledi. Tedbir talepleri, yani kayyım, bütün mahkemeler reddetti. Dediler ki ‘Seçimle gelene kayyım olmaz. Baştan tedbir olmaz’ ama nihayet dokuzu kapıdan kovulanlar maalesef 10’uncusunu buldular.

“İstanbul İl Başkanlığına kayyım atayan hakim, AKP rozetiyle sınava girdi!”

İstanbul 45’inci Asliye Hukuk Mahkemesinde birini buldular. Kim o biri? Kim o biri söyleyeyim. 5 yıl boyunca eşi İstanbul Büyükşehir AK Parti’deyken, İstanbul Büyükşehir’de avukat olarak çalışan, kendisi AK Parti referansıyla Karayolları Genel Müdürlüğü’nün avukatlığına giren, Ulaştırma Bakanlığının davalarını alan, AK Parti kimliği, AK Parti rozeti taşıyan birisi açılan sınava girdi. Biri değil ikisi birden sınavı da mülakatı da geçti. Karı koca hakim yapıldılar. Avukatlar avukatlıktan hakimliğe geçerse, 5 yıl o ilde görev yapmazlar. Hemen İstanbul Gaziosmanpaşa’ya karı koca atandılar. 3-4 yıl orada durup sonra Malkara’ya gittiler, üçüncü bölge olacak Malkara’da en az dört yıl durması gerekirken hemen İstanbul’a geri getirildiler. Uygun mahkemeye yerleştirildiler. Nisan’da belli oldu, Ağustos sonunda nöbetçi mahkeme 45’inci Asliye Hukuk oldu. Onun gününü beklediler. Talimatı almış bir avukat, gününde başvurdu. Talimatı almış bir mahkeme, normalde o davayı Ankara’ya gönderecekken orada kabul etti. Eylül sonunda ‘mahkeme açtım’ demişken adli tatil dönüşü ilk gün işlemini yaptı ve İstanbul İl Başkanlığına kayyım atadılar.

“Erdoğan ne ilgim var diyor, şikayeti hazırlayan senin adliyedeki AK toroslar çeten!”

Şimdi Recep Tayyip Erdoğan, ‘Şikayetçi CHP’li, şikayet edilen CHP’li, benim ne ilgim var’ diyor ya. Söyleyelim, şikayeti hazırlayan senin adliye koridorlarındaki AK Toroslar çeten, hazırlığı yapan yargı kolları başkanın, bulduğunuz iş birlikçi mahkeme eski üyen, atadığınız kayyım heyetini valilik emriyle, polis eliyle baba evine sokmaya çalışıyorsunuz.

“1 milyonun üzerindeki destekçimizle, demokratla birlikte buradayız”

Tandoğan’da elbette emek mücadelesi için, özgürlük mücadelesi için, demokrasi için muhteşem bir buluşma gerçekleştirdik. Ama bu meydanda arkadaşlarımız, 1 milyonun üzerindeki destekçimizle, demokratla birlikte buradayız. Gerekli başvuruyu yapacağız, dünya tarihinde bir Milli Takıma maçtan önce, bir başka ülkede, bir başka şehirde verilen en kalabalık destekle hep birlikte tarihe geçiyorsunuz. Milli Takıma başarılar diliyoruz. Ve son sözüm: Hep birlikte yürümeye devam edecek miyiz? Başarana kadar, bu iktidarı değiştirene kadar, bu mücadelede, bu yolu birlikte yürüyor muyuz? Ekrem Başkan’a, arkadaşlarımıza sahip çıkmaya devam edecek miyiz? Yolumuz uzun, zor. Ama sonu güzel. İktidara yürüyor muyuz? İktidara yürüyor muyuz? İktidara yürüyor muyuz? Haydi, o zaman. Yürüyelim arkadaşlar.”

ÇOK OKUNANLAR