Bugün 10Haber’in bir numaralı haberi, eğer okumadıysanız kaçırmayın, 1880 yılında Osmanlı arkeologların Kudüs’te bir su kanalında buldukları 2700 yıllık bir kil tabletin bugün Türkiye ile İsrail arasında son kavganın konusu olmasıyla ilgili.
Hazır tarihte 2700 yıl kadar geriye gidilmiş ve bir kavga konusu daha bulunmuşken, ben de bir malumatfuruşluk yapmak istedim.
Biliyorsunuz İsrail, 1967 yılındaki Arap-İsrail savaşında Kudüs’ün doğusundan başlayıp Ürdün sınırını belirleyen Şeria ırmağına kadar olan Filistin topraklarını da işgal etti. Ama bu adı üzerinde işgaldi, İsrail bu bölgeyi (Batı Şeria) ilhak etmedi, kendi toprağına katamadı.
Ama katmak için ilk günden beri de uğraşıyor, bugün dahil Batı Şeria’daki Filistin toprakları dönüm dönüm, tarla tarla İsrailli “yerleşimci” denen dini fanatikler tarafından ele geçiriliyor, bu eli silahlı haydutlar İsrail polisi ve askeri tarafından da korunuyor.
İsrail Adalet Bakanlığının bürokratları 70’li yıllarda bu yerleşimcilerin işgallerini legalleştirmek için hukuki formül bulmaya, yani bölgeyi ilhak etmeye çalışırken bir eski Osmanlı kanunnamesine rastladılar.
Ta Kanuni Sultan Süleyman zamanında yazılan bir kanunnamede ekilip biçilmeyen, kullanılmayan toprakların “sahipsiz” kabul edilip bunlara el konulacağına dair bir kural buldular ve bu kural uyarınca, yani Osmanlı hukukuna dayalı olarak Filistinlilere ait tarlalara, topraklara el koymaya başladılar.
Tabii bunun için önce Filistinlilerin el konulacak birkaç dönüm tarlasını ekilemez, kullanılamaz hale getiriyor, Filistinli sahibi kendi toprağına gidemeyip orayı işleyemeyince yeterince bekleyip o tarlayı “sahipsiz” ilan ediyor ve oraya kendi binalarını dikiveriyorlar.
İsrail böyle bir devletin adı işte.