“İrem Hanım merhaba,
Ben 28 yaşındayım, 1 senedir evliyim. Eşimle birbirimizi çok seviyoruz ama bir türlü cinsel ilişkiye giremiyoruz. Deniyoruz, deniyoruz… ama sanki vücudum kilitleniyor. Acıdan korkuyorum, kasılıyorum. Açıkçası artık ikimiz de paniklemeye başladık. Bu işin çözümü var mı, yoksa evliliğimiz sonsuza kadar ‘oturma odasında film izleyerek’ mi geçecek?”

Değerli okurum,
Önce şunu bil: Yalnız değilsin! Vajinismus, kadınlarda görülen en sık cinsel işlev bozukluklarından biri. Ama ne yazık ki bizde hâlâ “gelinlikten korktu, yataktan kaçtı” gibi esprilerle geçiştiriliyor. Halbuki ortada tamamen bedensel bir refleks ve zihinsel bir şartlanma var.

Vajinismus, vajinanın giriş kaslarının istemsiz şekilde kasılması. Yani beynin “kaç kurtul” diyor, bedenin de “emredersin komutanım!” diye refleks gösteriyor. Aslında bu durum senin suçun değil, eşinin de değil. Daha çok çocuklukta duyulan “kızlık zarı patlar”, “çok acır”, “ilk gece kabusu” gibi korkutucu hikâyelerin vücudunda bıraktığı iz.

Çözüm mü? Tabii ki var! Bunu bir “hastalık” gibi değil, bir öğrenme süreci gibi gör. Yani yanlış öğrenilmiş bir refleksi, doğru bilgilerle değiştirmek mümkün.

Cinsel terapi ve egzersizler en nokta atışı çözüm. Parmak egzersizleri, nefes çalışmaları, gevşeme teknikleriyle kasların yeniden eğitilebiliyor. Profesyonel bir cinsel terapist eşliğinde ilerlemek süreci çok hızlandırıyor.

Eşinle takım ol. Sakın “hadi dene artık” baskısı yapma. Bu işi bir “ortak oyun” gibi gör.

Kısacası, evliliğin sonsuza kadar film gecesi olmayacak. Belki biraz terapi, biraz sabır, bolca sevgi… Sonrası sende! Hem düşün: Vajinismus, aslında sana ve eşine “ön sevişmenin önemini” hatırlatan gizli bir öğretmen.

Arkadaşımın erken boşalma ilacını ben de kullanabilir miyim?

İrem Hanım merhaba,
Ben 36 yaşında bir erkeğim, 3 yıldır evliyim. Eşimle birbirimizi çok seviyoruz ama yatak odamızda bir hız sorunu var. Ben start düdüğü çalar çalmaz finişe varıyorum! ‘Kısa sürdü ama çok güzeldi’ bahanesi bir yere kadar işe yarıyor. Arkadaşım, ‘Bunun ilacı varmış, alıyorsun mis gibi’ dedi. Sizce o ilacı ben de alıp kullansam işe yarar mu? İşin doğrusu, ikimiz de mutsuzuz. Bu hız trenini nasıl yavaşlatabilirim?”

Değerli okurum,
Bu “erken boşalma” durumu sandığından çok daha yaygın. Erkeklerin üçte biri hayatında en az bir dönem bunu yaşıyor. Önce şunu söyleyeyim: Erken boşalmanın tek çözümü “hap yutmak” değil. Ama evet, tedaviler mevcut. Altını çiziyorum: Bunların hiçbiri kafana göre alınacak şeyler değil. Doktor kontrolü şart. Çünkü ilaçların yan etkisi de var, ayrıca senin durumuna uygun olup olmadığına uzman karar vermeli.

Ve unutma: İlaç bir “sihirli değnek” değil, daha çok “destek kolu.” Asıl iş davranış terapileri ve nefes/dur-kalk egzersizleriyle çözülüyor. Yani spor salonuna gidip kas çalışmadan sadece protein tozu içmek gibi düşün: İlaç tek başına kalıcı çözüm getirmez.

Kısacası: Arkadaşın kısmen haklı, ama “ilaç var, içince mesele biter” o kadar kolay değil. Sen en iyisi profesyonel destek al, gerekirse hekimle ilaç seçeneğini konuş.

Orgazm kadınlar için bir şehir efsanesi mi?

İrem Hanım merhaba,
Ben 32 yaşında bir kadınım, 5 yıldır sevgilim var. Onu çok seviyorum, yatakta da gayet uyumluyuz ama işin sonu bana gelmiyor! O tıkır tıkır mutlu oluyor, ben ise her seferinde yarıda kalıyorum. Çevremdeki kadınlar ‘Ay ben dün akşam 3 kere oldum’ diye hava atıyor. Acaba bende bir sorun mu var? Yoksa ‘orgazm’ denen şey kadınlar için bir şehir efsanesi mi?

Değerli okurum
Kesinlikle yalnız değilsin! Kadınların yaklaşık %30’u düzenli olarak orgazm olamıyor. Yani “şehir efsanesi” değil ama “şehir trafiği” gibi: doğru yol, sabır ve biraz pratik gerektiriyor.

Kadınların orgazmı bir labirent gibi: sağa dön, sola dön, bazen çıkmaz sokak, bazen gizli geçit…

Peki yol haritan ne olmalı? Kendi bedenini keşfet. Orgazm, dışarıdan değil içeriden başlar. Aynanın karşısında bakmak, dokunmak, mastürbasyon yapmak utanılacak şeyler değil. Kendini tanımazsan sevgiline nasıl rehberlik edeceksin?

Kadınların büyük çoğunluğu sadece vajinal birleşme ile orgazm olamıyor. Klitoris ise 8.000 sinir ucu ile vücudun “Wi-Fi anteni.” Onu es geçme. Her şeyden önemlisi performans baskısını bırak. Orgazm hedef değil, yolculuğun tadı. “Olmak zorundayım” kaygısı seni daha da kilitler.